Bölüm 15: Savaş

25 1 0
                                    

müziği açmayı unutmayın :)

Yazar'dan:

Ölü bedenlerden uçup giden ruhların sonsuzluğa karışamadığını, diğer yarıları olan ruhları bulamadan bu dünyadan uçup gidemediği söylenir. Ruhlar birbirlerini tamamlayınca huzura ererler, beden azap çekmeyi bırakır ve usulca ayrılır ona ait olan ruh parçasından.

Ama ne yazık ki ölen insanların çoğunun ruhlarının kendilerini tamalayamadığını, sonsuzlukta sıkışıp kaldıklarını ve diğer yarıları onları bulmadıkça sonsuz bir acıyla haykırdıkları söylenir.

Fakat ruh duymaz diğer parçasını, hisseder. Çektiği acıyı kendi içinde yaşıyormuş gibi hisseder ve o acı içinde kendisini ararken ruhu çoktan bedeninden uçup giderek, diğer yarısını bulup acısına son verir.

Peki ya ruhların ikiside kaybolup, farklı sonsuzluklarda birbirlerini arıyorlarsa?

Elbette bu da bir diğer seçenekler arasında. Her ruh birbirini tamalayabilir mi ki? Hayır... Birbiri için yaratılmış ama birbirinden habersiz iki insan bazen kadere yenik düşer ve bir daha da bulamazlar birbirlerini.

Aynı onlar gibi...

Şimdi sonsuzlukta sıkışan ruhları büyük bir acıyla haykırıyor; göz görüyor, kalp hissediyor, bedenlerindeki yaşam devam ediyor. Ama artık ölüyorlar... Ölümlü ruhların geri dönüşü yok, hiçbir zaman da olmadı.

Siz bilir misiniz, bu denli acıyı?

Şimdi aynı noktadalar. Birbirlerinde nefes bulmak için çırpınan ruhlar kadere yenik düşüyor ve öylece gidiyor işte.

Geri dönüşü olmayan bir şekilde.

Bu belki de bunca zamandır Güneş'in gerçekten de ipleri kopardığı ilk andı. Dudakları şaşkınlıkla aralandı, saniyesinde bir yaş süzüldü gözlerinden. İçini yangın yeri kapladı, yandı, yandı, kül oldu.

Artık her şey normale dönse bile kavuşacağı bir ruhu yoktu.

Aras Sevda'dan hemen ayrılırken hissetmiş gibi önüne döndü ve bakışları Güneş'e çevrildi. Burada, önlerinde durmuş onlara bakıyordu.

Aras nefesini uzun süre sonra ilk defa görüyordu. Bu halde, hayal kırıklığıyla dolu gözleriyle görüyordu. Nasıl gelmişti buraya? Nasıl bulmuştu onu?

Artık önemli değildi... Kalbi hızlanıp mantığını karıştırsa da o bozulmadan Sevda'ya döndü yavaşça. Onu kendine çekti ve kendisi bizzat, isteyerek öptü onu.

Sevda bir süre şaşkın kalırken toparlandı ve ellerini Aras'ın ensesine yerleştirdi.

Bir kitap düştü yere, camdan sayfalar kırılıp yerlere saçıldı. Hikaye sona erdi.

Güneş'in kalbi buz tuttu, içine acı yerleşti. Yerin ayaklarının altından kaydığını hissetti. Karşısında gördüğü onun en güçsüz anı, kırılma noktası oldu.

Birkaç gözyaşı daha süzüldü usulca. Gitmeliydi, daha fazla durursa ayakta kalamayacaktı. Titreyen bacakları hareket etti ve arkasını dönüp hızla koridora yürümeye başladı.

Kalbi yaşadığı şoktan hızlı hızlı atmaya başlarken o mantığını ele alamayacak kadar kötüydü. Karnına yüzlerce tekme yemiş de, ölmemiş gibiydi.

Savaşın ortasında yalnız kalmış, ölen onlarca insana bakıyordu şimdi. Hepsinin acısını o taşıyamazdı, bir yerden sonra dayanamayacaktı.

Aras yaptığı şeyin farkına vardığında hemen Sevda'dan ayrıldı. Ne yapmıştı? Ne yapmıştı! Hızlıca kalktı masadan. İnsanların arasında geçip içeriden çıktı ve dışarı koştu.

Kayıp Bedenler (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin