Bölüm 4: Acılar

33 2 0
                                    

Yazar'dan:

1 saat önce

6 ay.

Koskoca 6 ay.

Güneş'i aylarca her yerde aramış, ama hiçbiri yerde bulamamışlardı. Delirmişlerdi. Hepsi delirmişti. Hastanede Güneş'i bulamadıkları anda hepsi kafayı yeme noktasına gelmişti.

Berk başını Ekin'in göğsüne daha çok yaslarken beline sıkıca sarılmaya devam etti. "Gitmek zorunda mısın?"

Ekin hafif tebessüm etti. "Biraz daha kalabilirim." Berk'in saçlarını okşamaya devam etti bir yandan. Berk başını kaldırıp Ekin'e baktı. Bu Sarışın aylarca her gün yanında olmuştu. İkisi birbirine sarılmış, hayatın onlar için durduğu günlerde birbirlerine destek olmuşlardı.

Berk başını Ekin'in omzuna bırakıp yüzüne bakmaya devam etti. "Birazdan daha fazla kalsan?" Ekin ona iyi geliyordu. Hatta... Hatta daha fazlasıydı. Onun için daha fazlasını hissediyordu. Çok daha fazlasını.

Ekin gülümsedi bu sefer. "Saatlerdir burdayım. Eve gitmem lazım biliyorsun. Söz veriyorum yarın geleceğim. Tamam mı?"

Berk hızlıca dudaklarını Ekin'in dudaklarına bastırdı. En çok sevdiği şeylerden birisi Ekin'i öpmekti. Dudaklarında bıraktığı tadı seviyordu. Geri çekilip Ekin'e sarıldı sıkıca. "Bekleyeceğim." diye mırıldandı kulağına.

İkiside zorlanarak ayrıldı birbirinden. "Seni ben bırakayım." Ekin itiraz edecek gibi olsa da Berk'in bunu kabul etmeyeceğini bilerek başını salladı. Birlikte evden çıkıp arabaya bindiler. Sessiz geçen yolculuğun ardından siteye yaklaşmışken Berk çalan telefonunu cebinden çıkardı. "Efendim?" dedi halsiz bir sesle.

Arayan adamlarından birisiydi. "Abi... Evi bulduk."

Berk ani bir frenle yolun ortasında durdu. "Buldunuz mu? Nerede!" Kalbi heyecandan hızlı hızlı atmaya başladı. Güneş'in zorla tutulduğu evi sonunda bulmuşlardı.

Adam yolu tarif ederken Berk hızla yönünü değiştirdi.

Aras bilmem kaçıncı bardağını devirmişti. Boş bardağa tekrar viskiyi doldurdu. Yatağın önüne oturup yerdeki fotoğraflardan bir tane aldı. Güneş'i uyurken çektiği onlarca fotoğraftan sadece bir tanesiydi. Aras'ın göğsünde usulca uyuyordu.

Şimdi bu hale nasıl gelmişlerdi? Güneş neredeydi? Nasıl gidebilmişti!

Gözünden bir damla yaş akıp fotoğrafa düştü. Güneş'i öyle çok özlüyordu ki... Bu özlem ona ağır geliyor, onu boğuyordu.

Telefonunun çalmasıyla istemeye istemeye cebinden çıkarıp arayana baktı. Berk'ti. Telefonu açarak kulağına tuttu. "Nerdeysen gel. Adresi buldum." dedi Berk nefes nefese. Aras hızla yerinden kalkıp kapıya yöneldi. "Neredesin?"

O sırada merdivenlerden inmekte olan Suzan endişeyle abisinin yanına ilerledi. "Ne oldu abi?"

Aras Suzan'a bakmadan dış kapıdan çıkarken Suzan'da onu takip ediyordu.

Berk Aras'a adresi söyleyince Aras telefonu kapattı ve arabaya doğru yürüdü. Onun ardından hızlıca Suzan'da arabaya bindi ve hızla ilerlemeye başladılar.

Berk arabadayken Atalay'ı da arayıp haber verdi. Güneş'in vurulduğunu öğrendiği anda gelmişti İstanbul'a. Elif'le beraber oturdukları kafeden çıkıp hızla Berk'in verdiği adrese doğru sürdüler.

Hepsinin içinde korku, endişe ve bolca özlem vardı. Güneş nasıldı? Nasıl görünüyordu? Değişmiş miydi?

Herkes aynı anda adrese gelince hızla arabalarından indiler. Anında kapıdaki korumlar önlerine yığılmışlardı.

Kayıp Bedenler (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin