Bölüm 3: Değişmek

34 2 0
                                    

Hayatım bundan daha kötü ilerleyemezdi. Tehditle Nevzat'ın evinde kalıyor, hiç bilmediğim insanları boş yere anlamaya çalışıyordum.

Gece boyunca duvarın dibine çökmüş ve sabaha kadar, gözlerim şişene kadar ağlamıştım. Hıçkırıklarımın yerini sessiz iç çekişlerim almıştı. Sırtımı yasladığım duvardan başımı kaldırıp dizlerimi kendime çektim ve kollarımla sarıp başımı üzerine yasladım.

Defalarca kabus olmasını diledim. O gece Aras'ın kolları arasında uyanmayı ve kabus görmeyi diledim. Hayatımın en huzurlu günlerinden birisinin sonunda resmen cehennemi yaşıyordum. Aynı anda o kadar çok duyguyu yaşamıştım ki artık bir şeyleri kavramakta güçlük çekiyordum.

Bir süre sonra kapı açıldı. Başımı kaldırmadan ileri geri sallanmaya devam ettim. "Gelmeyecek misin?"

Kumsal'ın sesi.

Cevap vermeden sallanmaya devam ederken tekrar kapı sesini duydum. Yanımdaki haraketlilikten yanıma oturduğunu anlasam bile başımı kaldırmadım.

"Aslına bakarsan seni en iyi ben anlıyorum."

Hadi ordan diye geçirdim içimden. Sessizliğimin üzerine devam etti. "Nevzat'ın kuklası olmaya başladığımda 18 yaşındaydım. Şimdi sende benim olduğum yerdesin Güneş. Hislerini en iyi ben anlıyorum. Bir süre sonra zihninin içi bile dar geliyor insana. Kaçacak yerin kalmadığı zaman tek yapabildiğin şeyin ağlamak olduğunu anlıyorsun. Merak etme, bizimkiler sana iyi geleceklerdir."

Ağır ağır başımı kaldırıp yüzüne baktım. Yangından sonra çok daha sağlıklı görünüyordu. Bana gülümseyip oturduğu yerden kalktı ve elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım. Kumsal'la beraber odanın kapısına doğru yürüyüp dışarı çıktık. Tüm camlar açık olduğu için içeriye ışık vuruyordu ve gözümü almıştı. Yüzümü buruşturup elimle gözlerimi kapattım.

Başımı tekrar önüme çevirdiğimde onları gördüm. Kaan'ı, diğer adamı ve yanında ki kızı. Gülüşerek kahvaltı yapıyorlardı. Kumsal masaya oturunca bana baş köşe kalmıştı. İstemeye istemeye oturunca gözler bana döndü. Boş bakışlarımı onlarda gezdirdim. Kız olan gülümseyerek öne atıldı. "Merhaba!" Elini bana doğru uzatınca tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Elini sıkmayacağımı anlayınca elini çekip önünde birleştirdi. "Daha sonra el sıkışırız önemli değil." Yeniden kocaman gülümsedi. "Benim adım Mahşer. Tanıştığıma memnun oldum." Eliyle yanında ki genç adamı gösterdi. "Bu da kardeşim."

Yanındaki çocuk gözlerini devirdi. "Ben kendimi tanıtabilirim." Sonra bana doğru döndü. "Ben Demir." Gülümsedi. "Sonunda seninle tanışabildik. Hep uzaktan izlemek gerçekten yoruyordu."

Anlamayarak kaşlarımı çattım. "Uzaktan izlemek derken?"

"Ya aslında şöyle," diyerek öne doğru geldi Mahşer. "Biz sizi izliyorduk. Her şekilde. Ve gerçekten," Omuzlarını indirdi. "Uykusuz kaldığımız geceler oluyordu. Niye bu kadar hareketlisiniz?"

Gözlerim şaşkınla açıldı. "Şaka yapıyorsun değil mi? Sapık gibi takip mi ettiniz?" diyerek bakışlarımı diğerlerinde gezdirdim. Kaan hafif gülümser gibi oluyorsada bunu gizlemeyi başarıyordu. Demir ve Mahşer ise hiç uğraş vermeden gülüyorlardı. Kumsal ise bir o kadar ifadesizdi.

"Zorundaydık." dedi Mahşer. "Ayrıca sizin hayatınızda hep bir aksiyon var. Normal insanlar gibi yerinizde oturmuyordunuz ki. Ordan oraya sürüklendik."

Dirseklerimi masaya yaslayıp elimle yüzümü kapattım. "Kabus..." diye mırıldandım bininci kere. "Kesinlikle kabus."

"Hayır gerçekler." Kaan'ın sesi düşüncelerimi böldüğünde elimi yüzümden çekip ona baktım. "Alışman lazım. İlk günden bu kadar dayanıksız olursan eğitimlere başladığına ölürsün."

Kayıp Bedenler (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin