Bölüm 20: Küllerinden Doğmak

41 2 0
                                    

:)))


medya: fleurie - sirens

| Bölüm 20: Küllerinden Doğmak

Alışılagelmiş bir kavram olan sessizlik kelimesi, aslında birçok noktaya dikkat çekebilir. Bir kelimenin sadece bir anlamı yoktur; tıpkı söylenen her cümlenin altında yatan mananın bambaşka olması gibi.

Sessizlik..

Ortada olan şey buydu. Kalpler sustu, ruhlar sustu, bedenler sustu, gözler, dudaklar sustu, doğa, kuşlar, hatta zaman bile sustu.

"GÜNEŞ!"

Orman boyunca yankılanan koca sessizliğin içerisinde sadece bir kelime, bir isim vardı. Herkesin dudaklarından dökülen bu kuru isim yaklaşık 1 saattir boş ve devasa ormanda yankı bulup kendilerine çarpıyor, ama onlar yine de söylemekten vazgeçmiyorlardı.

Berk yanındaki Atalay'a döndüğünde, yüzü o kadar çok ifade barındırıyordu ki ne hissettiğini çözmek imkansızdı.

"Haber yok mu?"

Alay Berk'in yanına ulaştığında gözlerini çevreden çekip kendisine çevirdi. "Yok, Berk. İki dakika da bir aynı soruyu sorup duruyorsun. Ayrıca bir haber gelse hemen duyacağını biliyorsun. Lütfen biraz serin tut kendini."

Gözlerini sıkıca kapatıp açtığında sert bir nefes verdi. "Nereye gidebilir, Atalay? Bu koca ormanda nereye gidebilir!"

"Bilmiyorum... Bak, herkes arıyor onu. Bulacağız. Bulduğumuzda da bırakmayacağız." diyerek Atalay, bilemediği ama gerçekleşmeyecek bir tanı koydu ortaya.

"Evet," dedi Berk yeniden önüne dönüp yürümeye devam ederken. "Bırakmayacağız."

*

"GÜNEŞ!"

Aras Ekin'le beraber ormanda bir oraya bir buraya yürürken tıpkı diğerleri gibi bağırıyor, Güneş'ten en ufak bir iz bulma umuduyla çırpınıp duruyordu. 

"Aras!" Ekin Aras'ı birkaç saniye soluklandırmak adına önüne geçip durdurduğunda Aras'ın bakışları hala ormanda dolaşıyordu hızlıca.

"Aras lütfen," dedi nefes nefese. "Lütfen biraz dur. Hem Güneş'i arayıp hem seni kontrol edemiyorum, lütfen biraz sakinleş. Çıldırmış gibi davranıyorsun!"

Aras düşen omuzlarıyla beraber gözlerini kapattığında titrekçe bir nefes verdi dudaklarından. "Durdurma beni Ekin, yeterince zaman kaybettik. Durdurma beni."

Aras Ekin'i dinlemeyerek yeniden önünden geçip gittiğinde Ekin endişeli gözlerle arkasından bakakaldı. Aras'ın yol boyunca tekrarladığı cümleler onu fazlasıyla korkutuyor, Aras'ın kontrolünü kaybedeceğini düşündürüyordu.

"Nasıl yalnız bıraktım?"

"Neden yaptım?"

Bu cümleleri Aras söylüyordu ama Ekin söylediklerini duymadığını düşünüyordu o an. Delicesine bir merak ve korku içerisindeyken aslında Aras'ın kendini kaybetmek üzere olduğunu biliyordu, Ekin.

*

"GÜNEŞ!"

Aynı ismi bağıran bir diğer kişiler daha Kaan ve Demir'di.

Kaan iyi değildi. Demir bunu görüyor ama onu durdurmak adına bir girişimde bulunmuyordu. Durmayacağını biliyordu. Kaan kendini bu durumdan fazlasıyla sorumlu tutuyorken aptal telafi cümleleri onu iyi hissettirmeyecekti.

"Demir!"

Demir ismini duymasıyla arkasına döndü. Mahşer ve Kumsal koşar adımlarla buraya geliyorlardı. Demir önüne dönüp hızlıca Kaan'a yetiştiğinde beraberinde onu da durdurdu. "Kaan, dur. Kızlarla konuşalım, belki haber vardır."

Kayıp Bedenler (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin