Bölüm 24: Sır

25 1 0
                                    

iyi okumalar :)

medya: chase atlantic - friends

bittikçe başa sarın lütfen.

| 24: Bölüm: Sır

Öldü.

Kaan'ın annesi.

Benimle tanıştırmak istediği annesi.

Kalakaldım. Düşünemediğim anlardan birinde, kalıplarım parçalanmak üzere, kalakaldım.

Kaan, sadece annesinin son anlarını iyi yaşaması için burada kalıyor, Nevzat'ın ona bakmasını kabulleniyordu.

Şimdi, giderdi belki.

Kurtarırdı kendini. İşinin başına geçer, kendine bir hayat inşa ederdi.

Gitmeliydi.

"Güneş," dedi Mahşer bana bir adım daha yaklaşıp, elleri omzumu bulmuş, gözlerini çehremde gezdirmişti uzunca.

"Bakma böyle! Bir şey söyle!"

İstemsizce yükselen sesiyle çatık kaşlarım gevşedi. "Nerede?" dedim sadece.

Bir süre gözlerini kapatıp derince nefes alıp, verdi. Yeniden gözlerimi bulan gözlerinin ardından ise bir adım geriye çekilmiş ve geçmeme izin vermişti.

"Odada. O-onu götürmelerinden önce, yanında olmak istiyor s-sanırım." Burnunu çekti. "Sen, Nevzat'ı görsen iyi olur. Daha sonra Kaan çıktığında ona uğrarsın." Ardından arkasını dönüp gitmiş ve beni yalnız bırakmıştı.

Sormadım başka bir şey. Birkaç dakika yerimden bile kıpırdamadım. Zihnimde çok ses vardı, dinlemedim bile. Kulağıma ulaşmadı hiç biri. Dinginliğim, susmuşluğumdandı belki. Konuşmayışım ise ilk defa azap değil, huzur getirmeliyken, ölümü davet etmişti bu dört duvar arasına.

Yaşlı adam burada olsaydı ne derdi?

Bu evren, senin zihnine dar gelir, Yıldız. Konuşma, dinleme, ama kendini de bırakma. Çünkü şeytanlar... Şeytanlar sadece cehennemde yaşamaz. Özgür bırak şeytanlarını. Tanrı'nın emri, bugün senin için cennete ışık verdi.

***

Kapıyı çalmak üzere elimi kaldırıp, derin bir nefes aldıktan sonra tıklatmıştım.

İlk birkaç saniye ses gelmediğinde ısrar etmemek adına gidecektim ki o ses duyuldu.

"Gel."

"Emin misin?" dedim istemsizce. Şuan beni kovabilir, her şeyin benim yüzümden olduğunu bağırabilir, yaralı bile olsa bana elini kaldırmaya çekinmeyebilirdi.

Ruh halini anlamam, şuan için imkansızdı.

"Gitme."

Sessiz mırıldanışı bile öyle ciddi geldi ki kulağıma, ikiletmeden kapıyı açıp, girdim içeri.

Ah, bu manzara.

Önceden olsa, onu böyle görmek bana öyle büyük bir zevk verirdi ki karşısında onun bu haline gülerdim.

Ancak şimdi fark ediyordum ki, bu hali onun da dediği gibi, bana sadece 'ne kadar benzediğimizi' gösteriyordu.

Bizim bütün renklerimiz, birbirine karışıyordu.

Aynaya geçtiğimde ben, Nevzat'ı görüyordum.

O an bu hali, kazadan sonra bana evsiz kalan bir çocuk gibi hissettiren, ilk halimizdi.

Kayıp Bedenler (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin