Hazırlanmış bir şekilde Jungkook'u bekliyordum. Aslında ona sormadan ona tavır almam saçmaydı ama yine de kendimi haklı görüyordum. Yanlış anlaşılmamak için bana olayları daha net anlatabilirdi.
Bir de bu sefer önceden kimliğimi almam için bana mesaj atmıştı. Ona kimliğimi almayı hep unuttuğumu söylediğimi hatırlıyor olmalıydı.
"Sen yine nereye gidiyorsun?"
Lucas'ın sesiyle ellerimle oynamayı bıraktım. "Saçlarımı yaptıracağım." dedim. Hala bana tavırlıydı velet ama kendi bilirdi. 7/24 onun peşinde koşamazdım.
"İyi, sana kolay gelsin." dedi ve odasına gitti. Her şey üst üste geliyordu. Zaten kötülükler geldi mi cümbür cemaat gelir. Yine de Lucas ile bir ara aramızı düzeltmeliydim.
Dışarıdan bir korna sesi geldiğinde ayakkabılarımı giydim ve "Ben gidiyorum!" diye bağırdım. Yavaşça merdivenleri indim ve dışarı çıktım. Jungkook dışarı çıkmış, arabasına yaslanmış telefonuna bakıyordu.
Lanet çocuk şuan o kadar yakışıklıydı ki.
"Selam." dedim yanına giderek. Sesim istediğim gibi soğuk çıkmamıştı. "Selam." dedi Jungkook da telefonunu kapatıp. "Atla bakalım." O arabanın sürücü koltuğuna geçerken ben de yan koltuğa geçtim.
"Nereye gidiyoruz güzel hanımefendi?" diye sordu sanki bir taksici gibi. "Düz gidelim, ben size yolu tarif ederim." dedim ben de oynadığımız oyuna uyarak yolcu rolü yapıp. Arabayı çalıştırdı. Şuan kendimi gergin hissediyordum.
"Lisa." dedi Jungkook. "Konuşmak istemiyorum." dedim ben de. Bana bir bakış attı ama ben istifimi bozmak istemiyordum. Büyük ihtimalle sonradan vicdan azabı çekecektim ama istemiyordum işte.
"Şurdan sağa dön." dedim yol ayrımına geldiğimizde. "Nereye gidiyorduk?" diye sordu Jungkook. "Saçlarımı boyatacağım için kuaföre." diye cevap verdim ben de. Başıyla beni onayladı.
Karantinadan o da nasibini almışa benziyordu. Siyah saçları uzundu ve alnına düşüyordu. Her haliyle nefes kesici gözüküyordu cidden.
"Şimdi nereye giriyoruz?" diye sorduğunda "Ha?" dedim. Anlamamıştım. Giriyoruz derken? "Yol olarak diyorum Lisa, hangi kavşağa giriyoruz?" Düşündüğüm şeyin utancını yaşarken önüme döndüm ve "Öyle desene." diye mırıldandım.
"Düz git sen."
Başımı kaldırıp ona baktığımda yüzünde güzel bir gülümseme vardı. "Ya! Gülme." dedim kaşlarımı çatarak. "Niye? Gülerken giremiyor muyuz?" diye sordu yüzünü bana çevirip. "Kavşağa yani." dediğinde de kahkaha attı.
"Çok komik." dedim göz devirerek ama biraz utanmıştım.
"Ah, Lisa. Daha önce senin gibisine rastlamadım." dedi yüzünü yola çevirdiğinde. "Bunu daha kaç kişiye söyledin acaba?" dedim ben de. "İlk defa sana söylüyorum çünkü hayatımda bu kadar çatlak birine daha önce hiç rastlamadım cidden." dedi.
Omzuna bir tane geçirdim. "Ben miyim çatlak!? Bana diyene bak önce." dedim sinirle. "Al işte, hangi aklı başında biri araba kullanan birine vurur ki?" dedi o da gülerek. "Ya! Burda suç senin tamam mı? Bana laf atmayacaktın." dedim.
Araba yavaşça dururken ben ona bakıyordum çatık kaşlarımla. Ardından emniyet kemerini çıkarıp bana döndü ve birden yüzlerimizi yakınlaştırdı. Kalbim hızlanırken geriye doğru gittim ama koltuk beni durdurdu.
"Farklı şeyler de başlatırsam devam edeceksin yani öyle mi?" diye sordu baştan çıkarıcı bir sesle. Kendine gel Lisa. Bu adam evli ve iki çocuğu var. Kendine gel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Math Teacher | Lisk∞k ✔
FanficLucas'ın ablası Lisa, karantina yüzünden evde oldukları süre içerisinde Lucas uzaktan eğitimdeyken onu izler ve matematik sorularını bildiği halde cevaplamaya utandığını görür. Çözümü matematik hocası Jeon Jungkook'a yazmakta bulur. Bilinmeyen numar...