41.

2K 247 71
                                    

Camdan yağan kara baktım. Çok fazla yağıyordu ve iyi yanı da tutmuş olmasıydı. Çıkıp oynamak istiyordum.

Jungkook beni şirkete bırakmış ve gitmişti. Ona yanımda durmasını söylemiştim ama o dersim var demişti. Normal görünmüyordu. Pratik odasına girdiğimizde bu soğuğa rağmen terlemiş ardından da nefes alış verişi hızlanmıştı. Ne olduğunu anlayamadan da gitmişti.

Taemin oppa gelmeyeceğini, işinin olduğunu söylemişti. Yani Changa ile baş başa olacaktık.

Kendimi farklı hissediyordum. Jungkook'a biraz kırılmıştım. Sonuçta zorlandığımı biliyordu ama beni bırakıp gitmişti. Ayrıca bir bilinmezin içindeydim. Ona karşı nasıl davranacağımı bilmiyordum. Eskisi gibi zorbaydı büyük ihtimalle. Oturup ağlar mıydım bilmiyordum ama onun kazandığını göstermemek için her şeyi yapardım.

"Günaydın ve hoş geldin." diyerek girdi içeri Changa. Yüzünde aptal bir sırıtış vardı. "Hiç hoş gelmedim. Koreografiyi göster ve gideyim." dedim camdan ayrılarak. "Hızlıyız. Acaba önemli bir nedeni mi var?" diye sordu çantasını sandalyeye koyarak.

"Bu seni hiç ilgilendirmez Jeon Changa." dedim sertçe. "Merak ediyorum. Acaba Jeon fantezin mi var? İlk Jeon Changa sonra Jeon Jungkook." dediğinde sinirlenmeye başlamıştım. "Changa, uzatma. Lütfen koreografiyi göster ve bitsin gitsin bu iş. Daha fazla seninle yan yana kalmak istemiyorum." dedim.

"Neden? Çekiniyor musun? Yoksa eskiyi mi hatırlatıyorum?" dedi bana yaklaşarak. Kalbim hızlanmaya başlamıştı sinirden ama bozmadım kendimi. "Saçmalama lütfen. Şu dışarıya bak. Hemen çıkıp kar oynamak istiyorum." dedim dışarıyı göstererek.

"Önceden de karı severdin. Hatırlıyor musun, bir keresinde beni kar oynamaya çağırmıştın." dediğinde geçmişe dönmek zorunda kaldım. Onunla ilgili hiçbir şeyi unutmamıştım çünkü acı verici olaylardı. "Evet, ve sen beni terslemiştin." dedim ben de sertçe.

"Özür dilerim." dediğinde şaşırmıştım çünkü o asla böyle biri değildi. Umursamazdı ve insanlara acı çektirmeye bayılırdı. "Daha önce bu güzel vücudunu fark etmediğim için." dediğinde amacını anlamış oldum. "Asıl ben özür dilerim." dedim duruşumu dikleştirerek. "Bu kadar acınası bir varlık olduğunu daha önceden fark edemediğim için."

Boş ifadelerle yüzüme bakmaya başladı. Aslında burdan koşup çıkmak istiyordum ama yapmayacaktım. Üzerimde böyle bir etkisi olduğunu ona göstermeyecektim. "Evet, koreografiyi göstersen artık?"

Benden uzaklaşıp montunu da çıkarmıştı. Hala yakışıklı ve uzundu. Tatlı bir yüzü vardı ve kimse bu yüzünün altında öyle bir karakter olduğunu tahmin edemezdi.

"O zaman başlayalım."

Şarkıyı açıp bana koreografiyi göstermeye başladı. Yine de dansta iyiydi ve işini yaparken disiplinliydi. Güzel bir şekilde koreografiyi göstermişti. "Şimdi sıra sende." dediğinde şarkıyı başa sardım. Koreografileri çabucak öğrenebiliyordum o yüzden sorun çıkmadan ilk denememde başarmıştım.

"Tamam, şimdi birlikte." demişti. Gözlerim dolmaya başlarken gözlerimi kapattım. Birlikte yapamazdık çünkü dokunma sahneleri vardı. Onun bana dokunmasını istemiyordum.

Jungkook'un buraya gelip elimden tutup götürmesini o kadar çok isterdim ki... Ama gelmeyecekti çünkü dersi vardı, biliyordum. Keşke gitmeseydi.

"O zaman bu dansı bana lütfeder misin?" diye sorarak elini uzattı Changa. Lütfetmek istemiyordum. Bu eller sadece Jungkook'un elini tutmak istiyordu.

"Kusura bakma ama lütfedemez. Şuan oynamamız gereken kar meseleleri var."

Jungkook'un sesiyle başımı kapıya çevirdim. Jungkook kapıda duruyordu. "Hadi Lisa, bizimkileri de getirdim. Çok güzel kar yağıyor. Oynayalım." dedi ve yanıma gelip elimden tuttu. Hayal olup olmadığını düşünürken de alnıma sıcak bir öpücük bıraktı. Ardından montumu gösterdi ve "Giy bakalım." dedi.

Montumu giydikten sonra elimden tutup koşarak beni şirketten çıkardı.

"Lisa! Hadi gel! Kar topu savaşı yapalım!" diye bağırdı Rosé. Jungkook'a baktığımda gülümsüyordu. Ardından bakışlarım pratik odasının camına döndü. Changa sert bir yüz ifadesiyle bize bakıyordu.

Jungkook'un elini bırakıp Rosé'ye doğru koştum. Koşarken birkaç kar topu yedim. Birlikte kar topu oynamaya başladık. O an korkmamam gerektiğini anladım çünkü benim için burda olabilecek bir sürü kişi vardı.

"Özür dilerim. Hangi akla sığınarak seni bıraktım bilmiyorum." diyerek arkadan sarıldı Jungkook bana. "Aptalca bir nedenden dolayı seni bıraktım. Cidden çok üzgünüm." Ona dönüp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. "Aptallaşma. Tam zamanında geldin ve kurtardın beni. Tıpkı bir süper kahraman gibi."

"Iron man gibi." dedi gülümseyerek. "Evet, onun gibi." dediğimde kafama kar topu yemiştim. "Ya! Savaşta aşk olmaz. Ayrılın!" Jungkook'dan ayrılıp ona bir kar topu atmıştım.

Hayatta bazı olumsuzluklar olacaktı. Önemli olan onları giderebilecek arkadaşlarının olmasıydı.

Rosé solo is coming yorubuuun

Rosé solo is coming yorubuuun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Math Teacher | Lisk∞k ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin