⪥ Final ⪥

2.5K 242 312
                                    

"Ben mi sevgilime karşı trust issues a sahip olduğumu belli ettim? Niye bunu yapmaya zorlanıyorum?"

Taehyung'un sızlanmasıyla göz devirdim. "Çünkü Malyung o gün kız kardeşiyle buluşacağını söyleseydin bunlar yaşanmazdı."

"Sen salaksan ben ne yapabilirim?"

Tam ben davranacakken Lucas elindeki yastığı Jungkook'a fırlatmıştı. "Ablamla düzgün konuş."

"Abla kardeş psikopatlar yemin ederim."

Lucas yanıma gelip yanağıma bir öpücük kondurdu. Ardından elini omzuma atıp "Bakma sen şuna. Her şey güzel gidecek." demişti. Gülümseyerek ona baktım.

"Anlamıyorum böyle olmalarının sebebi sen değil misin? Ne bu şimdi korumacı tavırlar?"

Taehyung'u duymazdan gelmeye karar verdik. Kendine kendine konuşup durabilirdi.

O gün Rosé'nin evinde olanlardan sonra bir posta ağlamıştım. Ardından bir gün Jungkook'un sinirinin dinmesini beklemek amacıyla hiçbir şey yapmadan öylece günümü geçirdim. Sonra ona yazdım, aradım, evine gittim ama hiçbir şekilde bana geri dönmedi. Evine gittiğimde de evde yoktu. Ailesinin evine gidebileceği düşüncesi geldi aklıma.

Birkaç gün daha böyle devam edince ben de Lucas'ı aradım ve beş posta da ona ağlayınca dayanamayıp Kore'ye, yanıma döndü.

Benim ne kadar üzüldüğümü gördüğünde o da beyaz bayrak çekti ve ne yaparsam yapayım yanımda olacağını ve Jungkook ile aramın düzelmesinde yardımcı olacağını söyledi.

Bu yüzden Taehyung'un evindeydik. Süsleme gibi şeyler yapmak yerine evi olduğu gibi bırakmıştık. Taehyung Jungkook'u takılmak için eve çağıracaktı ve o geldiğinde oturup adam akıllı konuşacaktık. Bize lazım olan buydu.

"Birazdan gelir bu arada." dediğinde stresten karnıma ağrılar girmeye başlamıştı. Beni reddetmesi muhtemeldi. O zaman ne yapacaktım?

"Sakin ol." dedi Lucas elimi tutarak. Keşke öyle denince sakinleşebilsek ama o öyle olmuyordu.

Kapı çalındığında Taehyung kapıyı açmaya gitmişti. Biz de kanepede otuyorduk. Ölecektim heyecandan.

Jungkook içeri girdiğinde beni gördüğüne şaşırmamıştı. Aksine bekliyor gibiydi burada olmamı. Onu şaşırtan Lucas'tı.

"Sen Çin'de değil miydin ya?" diyerek tekli koltuklardan birine oturdu. Taehyung da benim yanıma geçti.

"Geri döndüm." dedi Lucas kısaca. Jungkook da anlarcasına başını salladı.

"Ee, ne oldu? Neden çağırdın beni buraya?" diye sorarak bana döndü. Ses tonu beni germişti.

"Jungkook böyle yapma. Seni neden buraya çağırmış olabilirim? Özür dilemek için elbette. Ama bu şekilde konuşursan kırılırım."

Sesim titremişti. Ama o benim dediklerim karşısında güldü.

"Ben de kırıldım Lisa." dedi. Haklıydı. İlk olarak kendi kararlarıma başkalarının karışmasına izin vermiştim. Ona güvenmeyip saçma sapan bir düşüncenin aklımı çelmesine de izin vermiştim.

"Jungkook özür dilerim. Gerçekten. Bak dediğin gibi ben dünyanın en büyük aptalıyım. Bana kızmakta, kırılmakta her şeyde haklısın. Ama ben kararımı verdim. Seninle olmak istiyorum."

Ağzını açacak gibi oldu ama bir şey demedi. Bunu gören Taehyung "Lucas hadi biz çıkalım." diyerek ayağa kalktı. Lucas da onu takip etti.

"Diyebileceğim tek şey sadece ablamın mutlu olmasını istediğim. Bu seninle olacağı anlamına gelse de bir şeyi değiştirmiyor. Umarım orta yolu bulursunuz."

İkisi de evden çıktığında bir süre sessiz kaldık. Ardından Jungkook bana baktı ve "Gel buraya." dedi ellerini uzatarak.

Onu ikiletmeden yanına gittim. Ellerini belime sararak beni kucağına oturttu. "Buraya gelmeden önce sana milyon saat trip atmaya karar vermiştim ama seni görünce hemen yumuşadım."

Başını omzuma yasladı.

"Çok ağladıysan özür dilerim ama sinirliydim ve kırılmıştım. Kafamı toparlamam lazımdı."

"Jungkook ben-"

"Sözümü bitireyim. Eğer bana güvenmiyorsan bana güvenmen için elimden geleni yaparım. Her şeyi yaparım. Bu benim için sıkıntı olmaz. Ama ben ve bir tane daha seçenek sunulunca önüne kararsız kalıp kesin olarak beni seçemiyorsan yapabileceğim hiçbir şey olmaz Lisa."

Uzunca gözlerimin içine baktı. Çok çaresiz görünüyordu.

"Ben, ben özür dilerim." diyebildim sadece. Başımı yere eğdiğimde çenemden tutup başımı kaldırdı ve ona bakmamı sağladı. "Seni seviyorum Lisa." dedi.

"Ben de seni seviyorum Jungkook." dedim. "Artık başka seçenek diye bir şey yok. Sadece sen varsın."

Ellerimi boynuna sardım ve dudaklarımı onunkilere bastırdım. Yavaş ama derin bir öpüşme başlamıştı aramızda.

Aptaldım, kabul ediyordum. Ama o da aptaldı o yüzden ortada büyük bir sorun yoktu. Sadece beraber birbirimize uyum sağlayarak yaşamayı öğrenmeliydik.

"Barıştık mı yani?" dedim ondan ayrılıp alnımı alnına yasladığımda. Gülümsedi. "Evet ama bir daha aynı şeyler yaşanırsa seni ısırırım."

Ben de güldüm. Ardından ona kocaman sarıldım. Burasıydı işte olmam gereken yer, bana iyi gelen yer...

Bu bölüm silinip baştan yazılmıştır.

Math Teacher | Lisk∞k ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin