34.

2.5K 274 235
                                    

Artık aşina olduğum eve girdim. Ceketimi asıp hemen ellerimi yıkadım.

"Aah, özlemişim seni Soyeon'un dekore ettiği Jungkook'un evi." diyerek kollarımı yana açarak esnettim. Ardından Jungkook çenesini omzuma yasladı ve kollarını belime doladı.

Aramızda bir yakınlaşma geçmişti. Bu birbirimize karşı hislerimizin olduğunu gösterirdi. Yani sevgili gibi davranabilirdik sanırım. Onca şey olduktan sonra diğer aptal kızlar gibi teklif olmadan olmaz falan demeyeceğim çünkü her şey ortada, teklife ne gerek var değil mi?

"Jungkook, bu arada söyleyeyim benim bir evin içinde yaşamak için prosedürlerim var." dediğimde beni kendisine doğru döndürdü. "Ne gibi prosedürler bunlar?" diye sordu. "İlk olarak evde kesinlikle süt bulunmalı. İkinci olarak cici bebe ve Nesquik yoksa ben yokum."

Gülümsedi. "Bebek misin sen?" dedi ardından da. Kaşlarımı çattım. "Ya! Cici bebe yemek için illa bebek mi olunması gerekiyor? Sadece bebekler mi yiyor?" dedim. "Evet, senin gibi bebekler yiyor." dedi burunlarımızı birbirine sürterek.

Sonra ise benden ayrıldı ve "Keşke gelirken söyleseydin. Alırdık." dedi. Omuz silktim. Dostum, hadi ama. Ben dışarı çıkarken kimliğini almayı unutan biriyim. Onların nasıl aklıma gelsin?

"O zaman sen git al." dedim koltuğa yayılırken. "Niyeymiş o? Ben niye gidiyorum?" dedi. "Çünkü sen ev sahibisin. Ben mi gidip alayım?" dedim. Açıkçası ben buraya kafa dinlemek için gelmiştim. Bana iş falan yaptıramazdı.

"Tamam o zaman. Ben gidip alayım." dedi ve evden çıktı. Ben de telefonumu alıp eski fotoğraflara bakmaya başladım. Yılbaşında bir sürü fotoğraf çekinmiştik ama hiçbirini paylaşmamıştım. Eskileri yad etme amacıyla onları paylaşmaya karar verdim.

Mano_Lisa

Yıl başından bir parça 💛☃⛄ @MrJeonSwag

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yıl başından bir parça 💛☃⛄ @MrJeonSwag


Fotoğrafı paylaştıktan sonra telefonumu bırakarak Jungkook'un odasına ilerledim. Sadece merak ediyordum. Başka yanlış anlayabileceğim neler vardı? Ona sorup şimdiden sorunu ortadan kaldırmak istiyordum.

Odası oldukça sadeydi ama hoştu. İki kişilik bir yatak, bir çalışma masası, kocaman aynası olan bir gardırop, bir de kitaplık vardı. Tabi bir de yeğenleriyle fotoğrafları.

Masadaki kocaman defter gibi bir şey dikkatimi çekti ve onu alıp yatağına oturdum. Sanırım bu bir albümdü. İçini açtığımda yeğenleriyle fotoğraflarını gördüm. Cidden birlikte çok tatlılardı.

Min Joon olmalıydı bu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Min Joon olmalıydı bu.

Taehyung ile bile fotoğrafları vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Taehyung ile bile fotoğrafları vardı.

Gerçi, biz neden Jungkook ile hiç karşılaşmamıştık? Arkadaş ortamımız aynıydı. Aslında bizimkilerle çoğu zaman buluşmazdım, o da vardı. Eskiden hep konserler olduğu için bazen ülke bile değiştirirdim ve bizimkilerle çok nadir buluşabilirdik. Bu yüzden olabilirdi.

Bu da Harin olmalıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu da Harin olmalıydı.

Bu fotoğrafta da Min Joon ve Harin birlikte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu fotoğrafta da Min Joon ve Harin birlikte.

İstemsizce yüzümde bir gülümseme oluştu. Çok tatlılardı. Bizde de vardı böyle bir albüm. Benim ve Lucas'ın bebeklik fotoğrafları vardı. Anıları bu şekilde ölümsüzleştirmek çok iyi geliyordu. O fotoğraflara bakınca geçmişinizi hatırlıyordunuz en azından.

"Ya! Ben orda sana senin istediğin şeyleri almaya gideyim sen gel burda eşyalarımı karıştır. Oluyor mu böyle?"

Jungkook'un sesiyle irkildim.

"Ya! İnsan bir haber verir. Kaçtır sinsi sinsi yaklaşıyorsun ödüm kopuyor." dedim albümü kapatarak. Yanıma oturdu ve başını omzuma koydu. "Şimdi kim derse girecek de öğrencilere ders anlatacak?" dedi.

Aslında öğretmenlere de yazık oluyordu. Bu durumda herkes mağdurdu.

"Bu arada ders demişken sen okumuyor musun Lisa? Neden derse girmiyorsun?"

İşte bu konuya gelmemeliydik.

"Şey, ben derslere girmiyorum." dedim. Başını omzumdan kaldırdı. "Ne demek girmiyorum?" Annem gibi o da mı başlayacaktı şimdi? "Girmiyorum demek işte Jungkook. Çok boş yapıyorlar ya." dedim yüzümü ekşilterek.

"Olmaz öyle şey. Ben bilgisayardan ders işliyorum. Sana laptopu vereyim. Derslerine gir." dedi ve ayağa kalktı. Dostum ben buraya kafa dinlemeye geldim, kafa ütülemeye değil. "Ya gerek yok Jungkook-ah, cidden." dedim ben de onun gibi ayağa kalkarak.

"Lisa, itiraz kabul etmiyorum. Sen nasıl bir öğrencisin? Bir de gelmiş bir öğretmenin karşısında pişkin pişkin derslere girmediğini söylüyorsun." dedi kaşları çatık bir halde.

Ben buraya seninle vakit geçirmek için geldim be adam! Beni derse sok diye değil.

"Jungkook-"

"İtiraz kabul etmiyorum." dedi ve odadan çıktı. Maalesef ki ben de derse girmek zorunda kaldım.

Math Teacher | Lisk∞k ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin