Gün ışığı iyice silinmişti gökyüzünden. Artık baktığım camdan sadece yansımam ve arkamdaki gaz lambası gözüküyordu.
"Herkesin uyumasını beklemek zorundayız öyle değil mi?"
Dışarıdan bakışlarımı alıp yatağımda oturan rebecca'ya çevirdim. Bana bakmıyordu yere bakıyordu. Halbuki planı ona binlerce kere anlatmıştım.
Tek kaşımı havalandırıp iyice çevirdim ona yüzümü. Bakışlarını yerden alıp bana çevirdi. Yüzümdeki ifade onu biraz korkutmuş olacak ki hemen konuştu.
"Tamam tamam" dedi ve ellerini teslim olur gibi bana kaldırdı.
Yeniden pencereden dışarıya çevirdim bakışlarımı ve ağırlaşan durumumuza tedirginlikle bakmayı sürdürdüm.
Bazen istediğiniz herşeyin kolay olmadığını bilirsiniz ancak vazgeçemezsiniz de. Öyle bir durumdaydım.
Bir anda omzuma yerleşen ellerle camdaki yansımama baktım. Gözlerim gördüğüm şeyle büyürken ağzım iki karış açıldı. Dudaklarım titremeye başladı. Ve vücudumdaki bütün kan çekildi.
O rahibe rain'di. Tek fark gözlerindeki o bakışlar dı. Bana sanki bir yemekmişim gibi bakan gözlerine ağlamaklı olan yüreğimle birlikte ona bakmayı sürdürüyordum. Kaçamıyordum sanki ayaklarının altına zincir vurulmuş gibi...
"Seni görüyorum "dedi nefesini enseme üfleyerek.
Titreyen ayaklarım beni daha fazla tutamadı ve yere düşürdü. Kalbimdeki hızı kulaklarımda duyabiliyordum.
Aniden arkama döndüğümde odada kimseyi bulamadım. Rebecca neredeydi?
Hızlıca ayağa kalkıp kapıyı açtım. Ve onunla göz göze geldim. Bana oldukça boş bir şekilde bakıyordu. Karşı odadaki odanın açık kapısına yaslanmış kollarını önünde bağlamış bana bakıyordu. Hatta içeride olan herkes bana bakıyordu.
Gözlerimi hemen üzerlerinden çekip yeniden kapımı kapadım. Rebecca'ya haber vermeliydim.
Birşeyleri tek başıma çözmekten hatta çözememekten bıkmıştım. Hızla atan kalbim hala aynı şekilde atmaya devam ediyordu. Az önce olan şeyleri neye yormalıydım?
Yarım saattir yanımda oturan o şey neydi peki?ya rebecca?
Hızla kapıyı açtım. Karşı odadaki herkesin bana bakmadığını umut ederek koştum merdivenlerden. Nöbet sırası onundu.
"Neler oluyor?"
Arkamdaki bağrışmayı hiç umursamayarak evden ayrıldım. Hiç hızımı düşürmeden koştum."Rebeccaaaa"
Ahırdan içeri girdiğimde gördüğüm şeyle donup kaldım.
"Rebeccaaa"
Olduğum yerde acizce izledim onu. Sadece bağırışlarım sarıldı onun bedenine. Ellerini her iki yana açmış gözlerini büyütmüştü.
"Aman tanrım"
Ses anne'nin di kafamı soluma çevirdiğimde karanlık merdivenden bir hareketlilik gördüm. Hala gitmemişti.
"Buradayım, aşağılık beni de al" dedim en güçlü sesimle.
"Delirdin mi sen?orada kimse yok"
Ona en boş bakışlarımı atıp yeniden bağırdım.
"Buradayım işte, gel ve al beni" ve gölge büyüdü o anda çekti içine aldı beni.
"Sıra sıra güzel kızım en son yeniden bana dönene kadar"
Geri savruldum bir anda ce belki yarım metrelik bir yükseklikten yere düştüm. Gölge bir duman oldu ve kayboldu gözlerimin önünden.
Ve yeniden yerdeki beden ve ben kaldık. Saçlarını tarafı ellerim. Kadife gibi saçları ellerimin arasından geçip gitti. Gözlerimdeki yaşlar yeniden hızlanmaya başladığında onun üzerine damlatmamaya çalışarak sildim.
"Katharina"
Arkamdaki seslere çevirdim bakışlarımı. Gelen dean'dı.
"Dean" dedim sessiz bir çığlık gibi adeta. Beni anlayan bakışlarını gözlerime dikti. Beni anlıyordu o bakışlar. Yargılamıyordu beni.
"Yanındayım" dedi ellerini arkadan bana sararak. Göz yaşlarım hızlanırken yer kaydı ayaklarımın altından ve yuvarlandım onun kucaklarına.
Kararan gözlerime inat gözlerimi açık tuttum. Bu acıdan kaçamazdım. Bu sefer yalnız bırakamazdım onu.
"Kendine gelmelisin,ayakta kalmalısın kath."
Kulaklağıma fısıldanan sözlerle kendime gelmeye çalıştım. Hıçkırıklar kaçan dudaklarımı kapadım. Akan göz yaşlarımı duruladım.
Ve dean'nın kolları arasından çıkıp ona eğildim. Ellerini karnının üzerinde üst üste yerleştirdim. Açık kalan gözlerini kapadım ve eğilip açık alnına uzun bir öpücük bıraktım.Soğumuştu bedeni. Bu kadar erken mi terk ediyordu beni?
Daha vedalaşamamıştık.
Kapalı gözlerine yüzüne bakmayı sürdürdüm. Unutmak asla istemiyordum onu.
"Rahat uyu güzelim," dedim ve gözlerimi üzerinden çektim. Kafamı karanlık merdivenlere çevirdim. Son kez yerdeki bedene bakıp merdivenlerden aşağıya ilerledim.
"Nereye gidiyorsun?"
Bir kaç saniye sonra kapının önüne geldiğimde kapıyı açtım ve içeriye baktım.
Sandalyesinde yoktu. Gözlerim iyice büyüdü. Bu olamazdı. İkisi birden olamazdı.
#kısa bir bölüm olması daha iyi olur diye düşümdüm. İyi okumalar:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz
HorrorKapıları sürgülü bir gerçekti. Kimse görmüyordu. Duvar siyahtı,kapı siyahtı. Kimse görmüyordu onun gördüğünü. Gözlerinin önündeki şeyi görememişlerdi. "O burada" dedi dean ve elindeki meşaleyi etrafa salladı. Rahip beveryn'se yıkılmış bir şekilde e...