Yarım saatir gözlerime boş boş bakan iki adam da oldukça keyifsiz dururken. Köşede bana tiksinerek bakan adam sorduğum sorulara alamadığım cevaplara karşı gülümsüyordu şimdi.
"Sakin ol!kafanın arkasındaki dikişi yırtacaksın" dedi şişmanca olan adam. Ancak bu beni biraz daha sinirlendirmişti.
"Bana biriniz daha olanları açıklamazsa o dikişlerin patlaması veya yırtılması umrumda olmayacak." dedim.
Rahip ve yanındaki adam birbirlerine baktılar.
"İsterseniz ona herşeyi açıklayabilirim. Hem de bunu seve seve yaparım."
Köşedeki adam konuşmuştu. Ellerini göğsünde bağlamış tek kaşını havaya kaldırmış bana yaklaşıyordu.
"Hayır,bunu ona biz açıklamayacağız." dedi rahip.
Beveryn'e döndüğümdeyse bana bakıyor hatta hiç birşey olmamış gibi sakince izliyordu beni.
"Sen bilirsin." dedi.
Başım dönüyordu. Tansiyonum düşmüş olabilirdi. Ancak titrediğimi hissedebiliyordum.
"Sanırım geldiler." şişman adam beveryn'e bakarak onu hızlıca gerisinde bırakıp dışarı fırladı. Beveryn'de aynı şekilde çıkmıştı.
Bense donup kalmıştım. Önümde bana bakan adamla karşı karşıya kalmıştım. Şakaklarımdan akan soğuk bir ter titrememe neden olmuştu.
O'ysa yüzümün bir kenarına kilitlenmiş kalmıştı. Dışarıda sesler yükselince geldiklerini anlamıştım.
"Başın." dedi ve eliyle işaret etti yüzümü. Eliyle işaret ettiği yere dokunduğumdaysa elime yapışan ıslaklık ve acıyla kaşlarımı çattım.
Ellerimi çektiğimdeyse parmaklarıma yapışan kan damlalarına korkuyla baktım.
"Katharine"
Arkamdan gelen yumuşak sesle yavaşça arkamı döndüm. Bu sam'di. Elinde tuttuğu çantayı bir kenara indirip bana yaklaştı.
Ancak gözlerim onu çift görmeye başladığındaysa arkamdaki adama tutunmak zorunda kalmıştım.
"Başı kanıyor çabuk birşeyler getir." dedi arkasındaki birilerine ancak göremeyecek kadar çok başım dönüyordu.
Arkama bir sandalye çekildi ve ben oturtuldum.
Sam da önüme diz çöktü ve kafamdaki yaraya odaklandı.
Arkasında sarışın kadını gördüğümdeyse üzgündüm. Onu görmek beni fazla yaralamış gibi hissediyordum. Masaya getirilen bir kaç yara bandı,pamuk ve tentirdiyottu.
Sam ilk olarak tentirdiyotu pamuğa döktü. Ve kafama eğilip hem konuştu hem bastırdı.
"Bu biraz acıtabilir." dedi ve geri çekti. Acıyı hissedemedim o an zaten. Acı gözlerimin önündeydi. El ele tutuşmuş bana bakıyordu acı. Acı buydu.
"Tatlım sana kendini üzmemeni söylemiştik." beveryn endişeli gözleriyle bana bakıyor bir yandan da kendi acı çekiyormuş gibi izliyordu beni.
Ancak bu sahtekar bakışlara üzülmelere zamanım yoktu. Belki polis bile arkamızda olabilirdi. Zavallı rebecca şimdi nasıl korkuyordur?
Hızlıca ayağa kalktım ve sam'in şaşkınca beni izlemesine karşı boş boş baktım ona.
"Gitmem gerek,mia'yda alıp buradan gitmek zorundayım." dedim. Sam'in gözleri büyümüş beveryn'se hiç ciddiye almamış gibi bakıyordu bana.
Ve o sırada bir adımla içeriye dalan o adamla göz göze gelmiştim. Bana endişeli endişeli bakıyordu.
"Lütfen yerine otur da sam senin yaranı temizlesin."dedi beveryn.
Kafamı iki yana salladım ve kaşlarımı çattım. Bu bana acı verse de yapmıştım bunu.
"Gitmem gerekiyor sadece buraya mia'yı alıp gitmek için geldim. Şimdi mia'yı o ahırdan çıkartıp buradan gitmek zorundayım." dedim.
Beveryn tepki vermiyor öylece beni izliyordu şimdi.
"En azından yaranı temizlememize izin ver." dedi şişmanca adam. Neden bu kadar iyi davranıyordu ki?
"Katharine,bırak sizi iyileştirelim ve öyle götürelim sizi.”dedi dean.
"Sizden birşey istemiyorum." dedim. Bu onu affalatmıştı.
"Şimdi çekilin yolumdan." dedim ve her birini gerimde bırakarak ilerledim dışarıya doğru.
"O ahıra gitmesen senin için daha iyi olur." köşede bana bakan kadına gözlerimi kaldırıp bakamamıştım bile.
Ancak yoluma devam ettim. Dışarıya çıktığımda dışarıdaki rüzgar bütün vücudumu aniden çarpmıştı. Hiç beklemeden merdivenlerden indim.
Hızlıca ahıra ilerledim. Ancak ilk olarak orada beni bekleyen rebecca'ya ilerledim. Arkamdan kimse gelmiyordu bu daha iyiydi. Ancak üzgündüm.
"Onlar senin hiçbirşeyin" dedim kendi kendime. Daha çok doladım ellerimi kendime.
Ahırın arkasına geldiğimde rebecca'yı etrafta görememiştim. "Rebecca" dedim çok sesli bir şekilde ancak ses çıkmamıştı.
"Nereye kayboldu bu?" dediğim anda ahırdan gelen seslerle kulaklarıma ahıra kabarttım.
Duyduğum çığlık sesiyle koştum ahıra doğru.
O kadar hızlı koştum ki hatta yeniden başımın kanadığına emindim. Demir sürgülü kapıdan içeriye girdiğimdeyse bin kat daha karanlık gelmişti bana. Yavaş adımlarla ortadaki merdivenlere ilerledim.
Yerde bulunan bir kaç damla kana bakarak ne kadar kan kaybettiğimi anlamıştım.
"Rebecca"
Ses gelmeyince daha fazla bekleyemerek merdivenlerden yavaşça aşağıya inmeye başladım.
____ ___________
Oylayıp yorumlarsanız çok sevinirim😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz
HorrorKapıları sürgülü bir gerçekti. Kimse görmüyordu. Duvar siyahtı,kapı siyahtı. Kimse görmüyordu onun gördüğünü. Gözlerinin önündeki şeyi görememişlerdi. "O burada" dedi dean ve elindeki meşaleyi etrafa salladı. Rahip beveryn'se yıkılmış bir şekilde e...