10

50 9 0
                                    

"Acıktım"

Başımı gömdüğüm kitaptan kaldırıp bana seslenen rebecca'ya döndüm. Uzandığı yataktan bana söylemişti.

"Bu saate kilere izin vermezler." dedim. Elbette izin vermezler. Zaten zorla iki öğün yemek veriyorlardı.

"Haklısın" dedi sustu yeniden.

"Acaba mia orada mutlu mudur?" dedi. Bir anda. Eğmek üzere olduğum başımı kaldırıp ona baktım. Kafasını tavana dikmiş tavanı izliyordu.

"Nereden çıktı bu soru?" dedim. Uzun süre olmuştu mia'yı aklımdan değil dilimden geçirmeyeli. Belki bir ay belki daha fazla.

"Bilmem. Sadece merak ettim. Umarım o bizden daha mutludur." dedi ve sustu.

Cevap vermek yerine sustum.

"Peki o oğlanlar?çok yakışıklı değiller mi?eğer rahibe Olmasaydın biriyle evlenirdim." dedi ve kıkırdadı.

Ben de gülümsedim. Uzun süredir gülümsemesini duymamıştım. Elimdeki kitabı bir kenara indirip bende uzandım yatağa onun gibi.

"Hangisiyle evlenirdin peki?" dedim ve dinledim onu.

"Mmmm belki uzun boylu olanıyla ya daaaa kumral saçlıyla." dedi ve sustu.

Bende kıkırdadım. "Onunla evlenmek istemezsin." dedim.

Sonra o da gülümsedi ve bana döndü. "Belki bir gün evlenebilirsin kath" dedi. Benimde yüzümdeki gülümseme donuklaştı.

"Hayır evlenmek bana göre değil " dedim ve yeniden yarım ağız gülümsedim. O da kıkırdamıştı bu söylediğime.

"Küçükken resim yapmayı çok severdim."

Bir anda kendinden bahsetmesi garip gelmişti. O kadın asla kendiden bahsetmezdi. Rebecca hakkında hiç bir şey bilmezdik. Sadece çok katı bir rahibe olarak yetiştirildiği dışında hiç bir şey. Zaten rahibe rain'nin en sevdiği dostuydu kendisi.

"Neden resim yapmıyorsun artık?" dedim.

Gözlerini küçülttü ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Ancak buna rağmen konuştu.

"Eskidendi nina,çok eskiden." dedi ve sustu. Artık daha fazla konuşamayacağını incelen sesinden anlamıştım.

"Haklısınız benimki de soru işte." dedim ve yatağın örtüsünü kaldırıp içine girdim.

"Kath seni kırmak istemedim." dedi.

Biliyordum beni kırmak istemediğini anlamıştım onu. "Önemli değil rebecca." dedim.

Bir süre sessiz kaldı ve tavanı izlemeyi sürdürdü. Ardından heyecanlı bir şekilde bana çevirdi bakışlarını.

"Gidelim buradan kath. Kaçabiliriz biliyorsun değil mi?" dedi.

Heyecanına karşı sadece izledim onu. 'Kaçmak'bu kelime çok yalnız kalmıştı beyninin bir köşesinde. Aylar geçmişti o olaylardan sonra.

Uzun süredir hiçbirşey yaşamamıştık. Ve henüz neler döndüğünü bulamamıştım. Benim  asılı suratıma karşı o da yüzündeki heyecanı silip yerine yattı.

"Aylardır birşeyler olmadı. Kaçmak için bir bahanemiz olmalı." dedim ve yeniden bana dönen yüzü izledim.

"Birşeyler olmasını mı bekliyorsun? Daha ne olması gerek?peder o bahçede öldürüldü bu bahane değil mi?" dedi ve yatakta ters ters bana bakmayı sürdürdü.

Haklıydı, ama onun bu tavırları herşeyi bozuyordu. Gün geçtikçe iyileşiyor derken iyice yaralanıyor gibiydi.

"Ne yapabiliriz ki?" dedim. Dudaklarını geriye doğru itip beni izledi.

Aniden yataktan kalkıp yanıma yaklaştı. Üzerime eğildi. Ve fısıldadı. "Kaçabiliriz!"

Dudaklarımda gereksizce bir kıpırdanma oldu. "Nereye?" dedim ve sustum.

"Şehire." dedi aniden. Sanki günlerdir düşünmüş gibiydi.

Cevap vermediğimdeyse gözlerini küçültüp beni küçümseyici bakışlarla izledi. "Seni korkak...ne kadar da korkuyorsun" dedi.

Onu daha fazla kırmamak için yatakta arkamı döndüm. Ve gözlerimi kapadım. Yarın neticede ayin vardı erken kalkmam gerekti.

.....

Sabah olduğunda gözlerimi yarım aydınlanmış gökyüzüne kaldırdım. Daha ortada güneş yoktu ancak sabah yavaş yavaş belirtiyordu kendini.

Hemen sıcak yatağımdan çıkıp üzerimdekileri çıkardım. Ve beyaz giysilerimi giyip rebecca'yı hiç uyandırmadan çıktım.

Artık umrumda değildi. Tek güvenmem gereken insanda yaralamıştı beni. 

Tören salonuna geldiğimde etraf dolmuştu bile. Bütün rahibeler sıraya girmiş yerlerine yerleşmeyi bekliyorlardı.

Bende hemen arkalarında sıraya girdim. Ve bekledim. Sıra ilerlemeye başladığında sessizce bekledim. Ve boş olan sıraya yerleştim.

Oturduğumda kürsüde gördüğüm rebecca'ydı. Şaşkınca onu izlerken o ağzını ikiye ayırmış gülümsüyordu.

"Günaydın sevgili rahibeler bugün dua'mızı rahibe rain yapacak." gülümsedi ve geriye bir adım attı. Arkasında rahibe rain belirdiğinde daha da şaşkındım.

Onu haftalardır günlerdir görmüyorduk. Şaşkındım.

Bakışlarını etraflıca gezdirdi herkesi kontrol etti. Ve gözleri şaşkın yüzümle buluştuğunda bana baktı.

"Günaydın." dedi. Yüzümdeki şaşkınlığı toparlamaya çalışarak baktım gözlerine.

"Herkesin burada olmasına çok sevindim. Dua etmek için uzun süredir yastaydım. Ancak bugün kapımı çalan bu genç rahibe sayesinde uyandım ve bu kürsüye geldim. Ancak bu kürsüde dua etmeyi hak eden tek kişi o." dedi ve rebecca'yı gösterdi.

Şaşkınlığım bu sefer ikiye katlanmışken dudaklarımı yaladım ve yutkunmaya çalıştım. Çok yorucu bir sabaha uyanmak istememiştim.

Rebecca tepki vermiyordu. Öylece kitlenmiş kalmıştı. Kendine bakan herkese karşı o sadece rahibe'ye bakıyordu. Hem de o öfkeli gözlerini belerterek.

Aniden hızlandı ve elinde parlayan metali rahibe'nin kalbine sapladı.

Aniden korkuyla ayağa fırladığımda kürsüden hızla inip kolumu kavrayan kolla koşmaya başladım.

İkimizde aralık kapıdan dışarı fırlamıştık. Nereye gittiğimizi bilmeden koşuyorduk. Kilisenin uzun demirli kapısını da açık ve boş bulduğumuzda kendimizi hemen ormana atmıştık.

Ayaklarımız altında ezilen çimen ve yaprak sesleri dışında kuşların ötüşmeleri dolduruyordu nefes boşluklarımızı.

Sonunda nefesimin daha fazla dayanamayacağına inanarak durdum ve yere yıkıldım. Endişeli gözlerle ellerinin arasından kayan bana baktı rebecca da.

Uzun ağaçların arasında uzanan gökyüzü beni küçücük hissettirmişti. Sanki küçücük bir karınca olmuştum. Elime dokunan elle dünyama döndüğümde de karınca kalmak isterdim.

"İyi misin?" dedi gözlerime tepeden bakan rebecca. Alnından damlayan teri yavaşça yanaklarına süzüldü ve yok oldu.

"Ne dememi beklerdin?" dedim. O da bu kadar sakin karşılamama şaşkın gibiydi. Ancak büyük bir tepki verecek halim de yoktu.

Ne yapsam yanlış hissettiriyor beni daha çok yanlışa itiyordu.

"'Geri dönmek istiyorum!'ya da' onlar benim ailem' demeni mesela" dedi

Dudaklarımda aniden bir deli sırıtış peydah olurken hayretle izlemeyi sürdürdü beni.
"Az önce biri bıçakladın" dedim. Hayret edici bakışları utandığını belli eden şekilde eğildi sustu ve konuşmadı.

Yerden kalkıp yavaşça yürümeye başladım. Yine ve yeniden ilerledim o kapıya doğru.  Yine ve yeniden...

....




sessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin