Karanlık odaların, zindanların bile dili vardır aslında. Sana yalnızlığı hatırlatırlar sessizliği umutsuzluğu.
Katharina küçük pencereden yüzüne vuran hafif güneşi son defa içine çeker gibi izledi.
Buraya nasıl geldiğini ise pek anlamamıştı. Canı yanıyordu. Pek canı yanmaz gibi. Suratındaki öfke iç yüzündeydi aslında hem dışarıdan öfkeliydi,hem de kabulsüzdü.
Eğer bir ailesi olsaydı bir yere ait hissederdi kendini. Ama şimdi hiç kimsesizdi. Sesi soluğu sadece iç düşünceleriydi. Aklı darmadağın,öfkesi bir sis gibi görüşünü engelliyordu.
Düşüncelerden kurtulmak için kendini silkeledi ve etrafına baktı. Güneş kaybolmuş,etraf artık kararmıştı.
Farelerin sesleri yükselmeye başlamıştı şimdiden.
Gözleri görmesede pek ertafı hafifçe seçiyordu.
Bir anda kapı yüksek bir gürültüyle açıldığında. Anlamazca sesleri dinledi. Merdivenlerden inen sessiz ayakların sonunda koridorda küçük adımlar duyuldu.
Ve sonunda elinde el feneriyle bir genç gözüktü.
Kendini görmemişti öylece geçip gitmişti önünden.
Sonunda ışık bir yerde sabitçe kaldığında ayağa kalktı ve zindanın parmaklıklarına gitti ve izledi genç adamı.
Oradaki vazoları karıştırıyordu. Bunlar rahibe temple'nin özel tablolarıydı. Rahibelerin bile dokunmasına izin vermezdi.
"Hey!" dedi bütün gücüyle. Çocuk burada kimseyi beklemediğinden hafifçe yerinden sıçradı.
Çocuk feneri eline aldı ve kendine doğrulttu.
İlk başta korkmuş olsa da yüzünü hemen düzeltti.Böyle güzel bir genç hanımın yanında korkak olmak istemezdi.
"Sizde kimsiniz?" dedi yeniden genç kız. Kaşlarını çattı. Beklenmedik bu misafirin kim olduğunu anlamaya çalıştı.
Çocuk kendine doğru yaklaştı ve önünde durdu.
"Ustam bunları almam için gönderdi beni."dedi. Çocuk ve önüne geldiği kızın güzelliğinden çok etkilenmişti.
Kız yüzüne vurulan fenerden rahatsız olmuş gözlerini kısmıştı.
İndirdi feneri ve kızın gözlerini daha net gördü.
"Senin...burada ne işin var?" dedi parmaklıkları gördü ve kaşlarını çattı.
Genç kızsa onu izleme fırsatı bulmuştu. Omuzlarına uzanan saçların rengini seçemese de kahve gözlerini ve biçimli yüzünü incelemişti.
"Bu bir ceza" dedi gözlerini küçülttü ve adama baktı.
"Çağ dışı bir şey bu" dedi gözlerini devirdi.
Genç kız cevap vermedi.
"Neyse ben işime döneyim." dedi. Kız cevap vermedi ve arkasını dönüp yeniden yere oturdu.
"Burada ışıklandırma olsa daha güzel olurdu bir yandan feneri tutup bir yandan istenilen tabloyu bulmak zor olucak." dedi bağırarak ve işine döndü yeniden.
Kız cevap vermedi.
Ardından bir ses yükseldi yeniden zindan'nın kapısından, açıldı ve yüksek gürültüyle adımlar çalındı koridorda.
Ardından büyük gaz lambasıyla rahibe temple göründü.
Ona ne olmuştu?neredeyse on kilo almıştı yüzü şişmişti diye geçirdi içinden kız. Acaba rahatsız mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz
HorrorKapıları sürgülü bir gerçekti. Kimse görmüyordu. Duvar siyahtı,kapı siyahtı. Kimse görmüyordu onun gördüğünü. Gözlerinin önündeki şeyi görememişlerdi. "O burada" dedi dean ve elindeki meşaleyi etrafa salladı. Rahip beveryn'se yıkılmış bir şekilde e...