Güneş ışıklarının yüzüme vurmasıyla gözlerimi araladım. Oldukça uyumuş olmalıydım.
Hemen ayağa kalkıp yatağı düzelttim. Rahibe rain beni kesin öldürecekti. Yatağı iyice düzenlediğime inanarak yatağın önünden çekilip saçlarımı ellerimle düzeltip baş örtümü taktım.
Kapıyı hızla açıp hemen kapadım. Koridor boştu kimsecikler yoktu. Kapı açıktı. Kapıya koşup dışarıya baktım.
Koskoca bir bahçe karşıladı beni. Hala alışamamıştım büyüklüğüne. Halbuki daha dün görmüştüm. Dün.
Hafif rüzgar yüzüme vurduğunda yürümek için ilerledim. Merdivenlerden indiğimde ellerimi arkamda birleştidim.
Evin arkasında olan ahırda sam'i gördüm. Ellerinde sarı eldivenler oldukça bir şeye dalmış duruyordu.
"Günaydın" dedi tanıdık bir ses. Beveryn'di. Kafamı hafifçe arkama çevirdim. "Günaydın efendim" dedim bende.
Gözlerini kısıp gülümsedi. Sonra yeniden önüme döndüm.
"Beğendin mi buraları?" dedi. Kafamı merdivenlerden inen beveryn çevirdim. 'Hayır,burası çok ürkütücü ve hastalıklı bir ev. Sanki şeytanın yuvası gibi'demek vardı ama bu beni ağırlayan bu adama haksızlık olurdu.
Kafa salladım yalan konuşmak istemiyordum.
"Artık kiliseye gitsem daha iyi olur efendim." dedim konuyu hemen değiştirip. Mavi gözlerinin altı şişmişti,gözlerimi biraz indirip dünkü kıyafetlerinin kirliliğine baktım biraz.
Gün ışığıyla belli oluyordu her leke.
"Peki,sam'i çağırayım da seni götürsün" dedi.
Gerime doğru çevirdi bakışlarını ama çağırmadı. Sustu. Ve gözlerini alaycı bir ifadeyle bana çevirdi."Rahip iyi misiniz?" dedim gözlerine bakarak.
mavi gözlerini kıstı. Öyle korkunç bakıyordu ki sanki karşımdaki o değilmiş gibiydi. Sanki daha önce beni görmemiş gibi.
Bir adım geriye gittim. Yüzü git gide mora çalarken "rahip" diyebildim korkuyla.
"Sen..." dedi işaret parmağını bana salladı. Gözlerim kocaman oldu. İşaret parmağı beni işaret ediyordu. Gözlerim benden habersiz dolmuştu. Ama şimdi ağlamak istemiyordum. Korkuyordum.
Eve ardından az önce sam'i gördüğüm yere doğru haykırdım."İmdat!yardım edin"
Rahip'in kulakta çığlık gibi öten sesiyle başımı yardım dilenmek yerine gözlerine çevirdim. Kahkaha atmaya başladı.
"Çaresizlik...korku...mmm kokusu bile lezzetli" gözleri kapalıydı bunları söylerken.
Zevk alıyordu adeta."Rahip" dedim yeniden sesim içime kaçmıştı. Gözlerini araladığında korkuyla geri bir adım attım. Gülümsedi. Gülümsediğinde dişlerinin kanadığını fark ettim. Ardından gülmeye başladı.
Bense öyle dona kalmıştım.
Gülmesi durduğunda eliyle gözlerinden akan kanı sildi. Dehşete düşmüştüm. O kadar korkuyordum ki kalbimin sesi kulaklarımdaydı adeta.
Yüz ifadesi korkunçlaştı.
O sırada arkamı dönüp koşmaya başladım. Ahıra ve ya nereye koştuğumu bilmeden koştum. Kafamı ona çevirdim görebilmek için onu, beni izliyordu. Bunu hissedebiliyordum. Omzumda bir yük vardı adeta.
"Yardım edin!" diye bağırdım yeniden. Ayaklarım birbirine dolanıyordu koşamıyordum bile. Sonunda yalpalayarak yere yuvarlandığımda bana doğru gelen silüetini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz
HorrorKapıları sürgülü bir gerçekti. Kimse görmüyordu. Duvar siyahtı,kapı siyahtı. Kimse görmüyordu onun gördüğünü. Gözlerinin önündeki şeyi görememişlerdi. "O burada" dedi dean ve elindeki meşaleyi etrafa salladı. Rahip beveryn'se yıkılmış bir şekilde e...