Öğle güneşi gökyüzünde parlamasına rağmen soğuk bir ürperti kaplamıştı bütün yanımı. Tanımadığım bu iki yabancı oğlana güvenebilir miydim?
"Götürün beni ona" dedim. İkisi birbirine bakıp yeniden bana döndüler. Gözleriyle anlaşmışlardı sanki.
Cevap vermeden arkalarını dönüp ilerlediklerinde öylece kalmıştım.
'Gitme'diye fısıldayan her yanım ve onlara inat yaparmış gibi beni ilerleten ayaklarım arkalarından gitmemi sağlamıştı.
Kilisenin taşlı bahçesinden içeri girerken içimi saran bir uğuldama oldu. Kulağımın içinde bir gürleme oldu sanki. Bu korku değildi.Bu bugün işlediğim günahların ağrısıydı.
İçeri girdiğimde herkes birşeylerle uğraşıyordu. Kimi ağlaşanları dizginliyor kimi rahiple konuşuyor kimi de doğruca ve öylece boş boş izliyordu.
"Rahibe temple" diyen kalın sesle gözlerimi açtım ve başımı yukarıya kaldırdım. Diğerine göre uzun olan adama baktım.
"İyi misin?"
Başımı sallamakla yetindim. Hafif bir tebessüm edip önümden ilerlemeye başladı. Her yanım, ağırıyordu ağır bir yük taşıyordum sanki sırtımda.
Sır saklamak... bunlar günah şeylerdi. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. 'Rahip beveryn hayatta' diye.
Cenaze sahipleri rahiple konuşurken rahibelerde onlarla ilgileniyordu. Birine söylemem gerekir miydi bu durumu?
Söylememeliydim. Evet söylersem rahibi aldatmış olurdum. Eğer hayattaysa o değerli adamın güvenini sarsmak istemezdim. Bana güvendiyse özellikle...
Kimseye çaktırmamaya çalışarak öylece aralarından geçtim ve büyük süslemelerle kaplı kapıya ilerledim.
Kilisenin kapısından dışarıya uzanan kafamla birlikte güneşin gözlerimi almasıyla gözlerimi kıstım. O sırada koluma dolanan eller duraksamama neden oldu.
"Nereye katherine?"
Kız kardeş rain benden aldığı bakışlarını dışarı uzattı. O iki oğlana bakıp bana döndü.
Bende onun baktığı yöne çevirdim bakışlarımı. Kapının önünde bindikleri araba eski bir model arabaydı. Ancak şık bir siyah rengi olması o arabanın hoşluğunu gözler önüne seriyordu.
"Hey sana diyorum.!"
Uyuşuk şekilde gözlerine çevirdim bakışlarımı. Evet,yalan söylemek istemiyordum ne yapmalıydım?
Arkasından bana bakan diğer rahibe adaylarına baktım. Herkes bana şüpheyle bakarken parmaklarımı avuçlarıma geçirdim.
Rain'nin yeşil gözleri hiddetle gözlerime bakarken onun gözlerine o kadar boş bakıyordum ki!
Çenesi gerilmiş ağzı hafif ayrılmış kolu benden çekilmişti.
"Bunlar bay ve bayan hiddsonların çocukları değil mi?" dedi arkadan rahibe mia.
Onun gözlerine baktım doğruca onaylamamı beklemeden rahibe rain'nin önüne geçip arabaya doğru baktı. "Evet onlar" ve el salladı onlara doğru.
Arabadakiler şüpheyle bize baksalarda onlarda zor durumda olduğumu gördüklerinde el salladılar.
Sonra bana döndü "bayan hiddson bugün de seni mi çağırmış?ne kadın ama oğullarına araba alacak paraları var temizlikçi tutacak parası yok." sırıttı ve rahibe rain'e baktı. Sanki onu ikna etme gibi bir çabası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz
HorrorKapıları sürgülü bir gerçekti. Kimse görmüyordu. Duvar siyahtı,kapı siyahtı. Kimse görmüyordu onun gördüğünü. Gözlerinin önündeki şeyi görememişlerdi. "O burada" dedi dean ve elindeki meşaleyi etrafa salladı. Rahip beveryn'se yıkılmış bir şekilde e...