17

40 11 1
                                    

Ancak her ne kadar uyanmak istenilmese de her akşamın bir sabahı vardır.

Üstüme sıkıca örttüğüm örtüyü çekerek kalktım yatağımdan. Bir süre oturduğum yerden izledim boş odayı. Yırtılan duvar kağıtlarını,çok korkunç duran o duvar saatini izledim. Sonra dışarıdan kapının dışından gelen ayak sesleriyle durdum ve o yöne döndüm. Kapının önünde duran seslerle hiç beklemeden açtım kapıyı.

Kimi beklediğimi bilmiyordum.
Ancak karşımda bulduğum sam'di. Onun bir eli yumruk şeklinde havada kalmıştı. Eğer kapıyı açmasaydım o çalacaktı zaten. Hemen elini indirip arkasına sakladı.

"Şey sorucaktım istersen,aşağıya inip yemekden önce benimle biraz yürümek ister misin?."

Bu seferde beni baştan aşağıya süzmüştü. Yutkundu ve yeniden gözlerini bana odakladı.

"Elbette" dedim ve onayladım onu. Bir süre daha öylece kaldıktan sonra gözlerimi kaçırdım.

"Ah tamam öyleyse ben aşağıda bekleyeyim en iyisi" dedi ve hızlıca merdivenlerden indi.

Kafamı iki yana sallayıp karşıda köşedeki kapısı açık banyoya attım kendimi. Musluğu açıp elimi yüzümü yıkadım. Ve biraz elimle su içtim.

Ayna da kendime bile bakmadan geri çıktım. Ellerimle saçlarımı bir yana topladım ve hızlıca aşağıya indim.

Acaba saat erken miydi? Kimseler yoktu. Dışarıya çıkarken havanın bulutlu olması biraz canımı sıksada devam edip dışarı çıktım.

Hava sakindi tahmin edilebilecek bir esinti vardı sadece.

Merdivenlerden de inip arabayı tamir edene yürüdüm. Arabadan bir müzik sesi yükseliyordu.

Ve yürüdüğüm kişinin dean olduğunu anlamam kısa sürmüştü. Elleri müzikle birlikte hareket ediyor bunu ayakları ve kafası da uyum sağlıyordu.

Ve müziğin yükseldiği yerde ağzıda tabiki de.

Yüzüme yerleşen gülümsemeyle onu izlemeyi sürdürdüm. Biraz daha yürüyüp yanında durdum. Beni henüz fark etmemişti.

Galiba müzik bitene kadar da etmeyecekti. Ancak onu böyle masumca görmek önyargılarımdan birini daha kırmıştı.

Müzik yavaşça sona geldiğinde elimi açık kaputun üstüne koydum ve ona eğilip konuştum.

"Günaydın."

Bir anda yerinden sıçradığında kafasını kaputa çarpması bir olmuştu. Hızla elini kafasının arkasına götürdü ve kontrol etti kafasını.

"Aman tanrım özür dilerim seni korkutmak istemezdim."

"Korkmadım" dedi bana dik dik bakarak.

Tek kaşım havalanıp 'öyle mi?'der gibi ona bakarken yarım ağız gülümsüyordum.

"Tamam biraz endişelenmiş olabilirim." dedi ve gözlerini benden kaçırdı.

Bende uzatmak istememiştim. "Ne dinliyorsun?" arabanın açık radyosunda çalan müzikle biraz öylece kalmıştım. Bu bir klasikti.

"Bu çok güzel bir ses."

Arada bir rahibe rain genç kızları odasına toplar her seferinde bunu çalardı. Ancak yine de dinlemek için öyle heyecanlanırdık ki bazen haftalar boyunca bu müziği beklerdik.

"Beğendin mi?" dedi ve elindeki eldivenleri çıkartıp arabanın kapısını açtı ve içine girdi. Oradaki bir tuşu sağa çevirip sesi biraz daha yükseltmişti.

Gözlerimi kapatmak istemiştim o an. Bulutların üstünde olmak hatta uzayda bir gezegende olmak. Bu müzik ve ben. Sadece ikimiz...

Belki yanımdaki adamı da kabul edebilirdim.

"Beğendin" dedi sırıtarak. Öyle güzel gülmüştü ki bende gülümsemek istemiştim. Onun güzel gülümsemesinin yanında benimki bir hiçti.

Müziği dinlerken ikimizde sadece birbirimize bakıyorduk. Oldukça yakın hissetmiştim onu kendime ilk defa. Tanrım beni affet.

"Günaydın bebeğim"

İleriden bize yaklaşan sam ve anne'ydi. Anne sarı saçlarını bağlamıştı. Sam az önce ortadan yok olmuştu. Şimdi elleri ceplerinde bana yaklaşıyordu.

Dean sinirle nefes verdi. Ona baktığımdaysa gözlerini benden kaçırdı, bir süre sonra da zaten yanındaki koltuğa yerleşmişti anne.

"Biraz yürüyelim istersen?"

Kafamla onaylaydım. Sam beni beklemeden ilerledi bir an arkamı dönmek istedim arkamı döndüğümdeyse onu öptüğünü görmüştüm. Belki de tanrı bana doğru yolu gösteriyordu.

Derin bir soluk alıp sam'in yönüne çevirdim bakışlarımı. Evet tanrı bana doğru olanı gösteriyordu. Tanrı beni ölçüyordu belki de.

"Kardeşimin sevgilisi bazen fazla gıcık olabiliyor onu takma." dedi.

Gözlerimi büyüttüm"Siz kardeş misiniz?"dedim. Bana hayrete düşmüş gibi baktı.

"Bunu biliyorsun diye biliyordum." dedi ve izledi beni. Kafamı iki yana salladım. Demek onun bir kardeşi vardı.

"Bana kimse söylemedi ki" dedim ve ellerimi önümde bağladım. Bu bir alışkanlıktı. İstemsizce oluyordu.

"Bir aileniz var mı?" dedim ve cevap vermesi için bekledim. Aslında cevabı biliyordum. Bakışları uzaklara dalıp gittiğinde düşünceli görmüştüm onu.

"Aslında var-dı..."

Dişlerini sıktı çenesi kasılmıştı. Gözlerini uzaklardan alıp bana çevirdi. Çaresizdi. Bu bakışlar, bana birşeyi hatırlatıyordu. Kendimi.

"Onları aldı bizden." elleriyle samanlığı gösteriyordu. Gözlerim hayretle büyüdü. Kimden bahsediyordu?

"Kim?" dedim. Bir anda susmuştu. Şimdi bana onca şey söylüyordu gözleri. Ancak ağzına kilit vurmuştu kelimeler.

"Bunu sana ben anlatamam kath" dedi ve arkasına bakmadan gerisine döndü ve eve doğru ilerledi.

Neler oluyordu bu evde?aslında güvenmek üzere olduğum herkes kimdi?

Yavaşça ilerledim bende eve doğru. Sam çoktan gözden kaybolmuştu. Taş merdivenlerine geldiğimde bu koskoca evden bir kez daha korkmuştum.

İçeri girdiğimdeyse belli belirsiz bir duyguyla dolmuştu aklım. İç düşüncelerim sessizliğini bozmak ister gibi beynimi doldurmuştu.

"Yemek hazır ellerini yıka ve mutfağa gel" konuşan beveryn'di. Ellerinde bir kaç beyaz porselen tabakla kafasını uzattığı yere geri soktu ve yeniden kayboldu.

Merdivenlere yöneldiğimdeyse rebecca'yı görmüştüm. O da beni inceliyordu. Siyah ayak bileklerine kadar elbisesi dar bir elbise olmasına rağmen onun üzerinde bol bile olmuştu. Elbisenin omuzları açık olmasına rağmen altına boğazlı siyah bir kazak giymişti.

"Günaydın" dedim. Siyah başlığını düzeltti. Ve merdivenlerden bana yaklaştı. Bende bir kaç adımla ona yardımcı olmuştum.

"Gitmemiz gerek" dedi ellerini arkasında bağlayarak. Kaşlarımı çatmıştım bu haraketi her zaman birşeyler sakladığı zaman yapardı.

"Neden?"

Yutkundu önce yere odakladı bakışlarını ardından bana.

"Dün...dün buraya birkaç polis geldi. Ve..." mutfağa doğru döndü.
"Oradaki yaşlı adam onları gönderdi. Ama polisler tekrar geleceklerini söylediler" rebecca'nın yüzündeki saf korkuydu.

Gözlerini büyütmüş ellerini endişeli bir şekilde avuşturmaktaydı şimdi.

Ellerimi omzuna koydum ve oldukça sessizce söyledim.

"Üçümüz birlikte gideceğiz buradan."

_________________

İyi okumalar güzel insanlar💜 bizimkiler yine kaçışta.

sessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin