Ashton'un gözlerini üzerimde hissettim. bozuntuya vermeden yatmaya devam ettim. parmaklarını saçlarımda ve yüzümde gezdirirken gülmeme engel olamadım. " ne zamandır beni izliyorsun?" yüzüme doğru yaklaşıp alt dudağımı ısırdı. "manzaramın tadını çıkarıyordum, bunun için beni suçlayamazsın." gülümsedim ve yüzünü ellerimin arasına alıp kendime doğru yaklaştırdım. dudağından öpüp gülümsedim. "günaydın." üstüme çıkıp dudaklarını tekrar yaklaştırdı. "günaydın güzel kızım." beni tekrar öptüğünde ellerim saçlarına gitti. bu öpücük çok kibar ama tutkuluydu. şimdiye kadarki bütün öpüşmelerimizden farklıydı. onun yaptığı gibi gözlerimi kapatıp kendimi Ashton'a teslim ettim. ikimiz de nefessiz kaldığımızda gözlerimizi açıp birbirimize baktık. Ashton dudaklarını yalayıp çıplak göğsüme kafasını bıraktı. mırıldandı. "çok güzel koktuğunu söylemiş miydim?" kıkırdamamı tutamadım.
"bugün ne yapacaksın Ash?" yattığımız yerden sordum. parmakları karnımda daireler çiziyordu. "bilmiyorum, şu an canım hiçbir şey yapmak istemiyor. bütün gün burada kalsak nolur ki?" elim buklelerinde dolaştı. "güzel olurdu, ama dönmemiz gereken bir sosyal hayatımız var.." hafif iç çekişi kulaklarımı doldurdu. "bir şeyler yazmam lazım, ama yazamıyorum.. çocuklarla buluşacağız, belki onlar yazmıştır." gözlerimi kıstım. "ilham perinle biraz mesafeli misin?" tek eli bacaklarımı okşamaya başladı. "hayır, aslına bakarsan ilham perimle aram bu aralar çok iyi." yerimden dikelip yüzünün her yerine öpücükler kondurdum. "seni üzmeli miyim yani?" kafasını salladı. "böyle gitsin de, bir şey yazamasam da olur.." yanaklarımın kızardığını hissettim. yanımdaki komodinden telefonumu aldım.
Tyler: selam! uzun süredir görüşemiyoruz.. bugün yemeğe çıkalım mı?
göğsümde yatan Ashton'a baktım. buna olumlu cevap verirsem ne hissedeceğini düşündüm. umrunda olmaz muhtemelen diye düşündüm.
Lena: selam! bana uyar..8?
telefonu yatağa attım. ekranın ışığı yanıp da Tyler'ın ismi görününce Ashton'un iç çektiğini duydum. karnıma minik öpücükler bırakmaya başladı. "Lena, gitme.." dudakları yavaş yavaş göğüslerime çıkmaya başladı. bu işin nereye gideceğini iyi biliyordum. "Ash, yapma.." karnımdan kalkıp dolabını açtı ve kıyafetlerini aldı. bana bakmadan hızlıca giyindi. tişörtünü üzerine giyinirken konuştu. "çıkıyorum ben, kendine dikkat et." hızla evden çıktığını duydum.ağırlığının olduğu yer soğuduğunda yatağından kalktım. derin bir nefes alıp Ashton'u düşünmemeye karar verdim. duş alıp aklımı meşgul etmek için evi toparlamaya başladım. saat ilerledikçe aklımı meşgul etmem zorlaşıyordu. dayanamayarak Ashton'a mesaj attım.
Lena: küs müyüz?
Ashton: hayır, tabiki değiliz. gidip eğlen..görüşürüz sonra.telefonu yatağıma atıp giyineceğim kıyafetleri çıkardım ve hazırlanmaya başladım. kısa süre sonra Tyler'ı kapımın önünde gördüm. kapıyı açıp karşımdaki adama baktım. hoş giyinmişti ve iyi görünüyordu. "selam." dediğinde gülümsedim. eğilip yanağımdan öptü. arabanın kapısını açtı. "gidelim mi?" arabaya bindiğimde kapımı kapattı. Tyler gerçekten çok kibar biriydi, benden hoşlandığını da hissedebiliyordum. ama karşılıklı mıydı, ondan emin olamıyordum. Ashton kafamı çok karıştırıyordu. kısa süren bir yolculuktan sonra çok güzel bir restoranın önünde durduk. içeriye girip bizim için rezerve edilmiş masaya oturduk. Tyler konuştu. "çok hoş görünüyorsun Lena." gülümsedim. "sen de öyle Tyler, çok özenlisin." kafasını salladı ve sırıttı. "senin için en iyi görünümümde olmak istedim." yanaklarımın kızardığını fark ettim. "ne yiyelim Lena?" omuz silktim. "bilmem, buranın nesi iyidir?" parmaklarını menüde gezdirdi ve bana baktı. "somonu. ama makarnası da iyi.. sen bilirsin." kafamı salladım. gelen garsona somon istediğimi söyleyince Tyler'dan da aynı siparişi aldı. garson gittikten sonra konuşmaya başladık. "kusura bakma, uzun süredir seni arayamıyorum sadece işlerim çok yoğun. çoğu zaman yemeğimi bile bilgisayar başında yiyorum." kafamı salladım. "hayır, sorun yok. tahmin edebiliyorum." masamdaki şarap kadehini kaldırdım ve hafifçe onunkine çarptım. "o zaman bugün, bilgisayar başında olmamana.." aynı şekilde kadehini kaldırıp benimkine çarptı. "burada seninle olmama.." gülümseyerek içkimi içtim. tam mesaj atmak için telefonumu çıkardığımda, bu gece Ashton'u düşünmemek için kendime söz verdim. Tyler bunu hak etmiyordu, Ashton'da. Tyler konuşmaya başladı. "ee, kimlerle görüşüyorsun liseden?" veeee işte başlıyorduk. omuz silktim. "Camila, Aubrey, Luke ve Ashton. sen?" gülümsedi. "sen. hala kopmamış olmanız çok hoş." kafamı salladım. "evet, bir arkadaş grubumuz var." gülümsedi ve konuşmaya başladı. " yanlış hatırlamıyorsam Ashton lisede senden hoşlanıyordu." kıkırdadım. "hayır, sadece çok yakın arkadaş olduğumuz için herkes öyle sanıyordu." bir an için doğru mu diye düşünmeden edemedim. kafasını salladı. "evet. sahip olduğunuz şey her neyse, güzeldi." omuz silktim. Ashton'dan daha fazla bahsetmek istemiyordum, aklımın kaymasına neden oluyordu. konuştum. "şimdi bunu söyleyeceğim için muhtemelen lisedeki Lena bana küfür ediyordur.. lisede senden o kadar çok hoşlanıyordum ki.." Tyler'ın yüzünde şaşkınlık vardı, bunu bilmemesi için salak olması gerekiyordu. "nasıl yani?" dediğinde kafamı salladım. "çok kibardın, herkese karşı. derslerin çok iyiydi, insanlarla nasıl konuşman gerektiğini biliyordun, okulun en popüleri değildin ama asosyal de değildin.. üstelik gerçekten çok yakışıklıydın." Tyler sırıttı. "hala böyle mi düşünüyorsun?" omuz silktim. "yetişkin Tyler'ı tanımaya çalışıyorum sadece."gülümsedi. "bak ne diyeceğim, yarın benim evime gel. sana yemek yapayım ve sonra sohbet edelim. birbirimizi daha iyi tanıyalım. belki aramızdaki şey her neyse, onu bir sonraki seviyeye taşırız?" kafamı salladım. biraz daha sohbet edip kalkmaya karar verdik.
beni evin önüne bıraktığında indi ve yanağımdan öptü. "yarın için cevabını bekliyorum. 8'de yemekler hazır olacak." kafamı salladım ve gülümsedim. kapıyı anahtarımla açıp içeriye girdiğimde yüzüme doğru çarpan soğukla ürperdim. ev soğuktu. içeriye girip ışığı açtım ve evin içinde bağırdım. "Ashton!" cevap gelmedi. üstümü değiştirmek için odama girdiğimde yatağımın üzerinde bir not buldum. şaşkınlıkla notu elime aldım ve okumaya başladım. kendimi yatağıma bıraktım, ayakta duracak gücüm yoktu.
Lena, güzel kızım.
bana o güzel gözlerinle bakarken bunları nasıl söyleyeceğimi bilemediğim için ve tam bir korkak olduğum için, sana bu mektubu yazıyorum.
sana bir söz vermiştim bu işe başlarken, sadece fiziksel olacak diye. ama yapamadım.
yıllardır sana karşı hissettiğim duyguları fiziksel bağ bastırır sandım, ama işe yaramadı. saçma bir fikirdi zaten. her geçen gün sana daha da aşık olmaya başladım. üstelik gittikçe her şeyi daha da karmaşık hale getirdim. sen, senin her şeyiyle sevdiğin, seni her şeyiyle seven birini hak ediyorsun. seni her şeyinle seviyorum ama bunun karşılıklı olmadığını biliyorum. saçlarının kokusunu seviyorum, teninin yumuşaklığını seviyorum, yumuşak dudaklarını seviyorum, bana güzel güzel bakan gözlerini seviyorum. ama en çok, sana dokunduğumda benim için atışı hızlanan kalbini seviyorum. hani demiştin ya 'ikimizi hiç çift olarak hayal ediyor musun?' diye. ben seni tanıdığım günden beri ikimizi öyle hayal ediyorum. aklını karıştırmaya başladığımı farkındayım. bu yaptığımız şeyin arkadaşlığımızın sonu olacağını ikimiz de biliyorduk. ama bizim arkadaşlığımız hiç var olmadı Lena. ben sana başından beri umutsuzca aşıktım. sense, arkadaşlığımıza ve aramızdaki bu fiziksel bağa aşıktın. ama artık sana mutsuzluk ve karışıklık getirmek istemiyorum. sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun. her şey için üzgünüm. çok ımutsuz bir mektup oldu.. lütfen artık beni düşünme. seni tamamen seven, senin tamamen sevdiğin, yanında mutlu olduğun birini bul. evini bul. yüzüne söyleme cesareti gösteremediğim için özür dilerim. seni seviyorum.
-Ashtongözlerimden dökülen yaşlara engel olamadım. kağıdı elimde sıkıp hıçkırmaya başladım. bu kadar kör olduğum için kendimden nefret ediyordum, yüzüne baka baka ona bunları yaşattığım için kendimden nefret ediyordum. bir çocuk gibi kaçıp gittiği için ondan da nefret ediyordum, cesurca karşıma çıkıp bir mektupla her şeyi bitirdiği için ondan nefret ediyordum, benim adıma kararlar alıp onu sevip sevmediğimi söylemesinden nefret ediyordum. evin onsuz bu kadar soğuk ve bomboş olmasından nefret ediyordum. kalbimin ağrıdığını hissetmeye başladım. her şeyin sonuna gelmiştik. her şey bitmişti. yerimden kalkıp Ashton'un odasına girdim. dolabını açtığımda içini bomboş gördüm, çok sevdiğim tişörtleri yoktu. etrafa baktım. ona çok yakışan parfümleri yoktu. başının ucundaki resmimiz olan çerçeve yoktu. hiçbir izi yoktu, hiç var olmamış gibiydi. nerede olduğunu bilmeliydim, buna ihtiyacım vardı. telefonumu çıkarıp kızlara mesaj attım.
Lena: kızlar, Ashton nerede?
birkaç dakika bekledikten sonra cevabımı aldım.
Aubrey: Calum'daymış. yine neler oldu?telefonu baş ucuma koyup yatağa girdim. kendimi çok yorgun hissediyordum, ayakta durmaya halim yoktu. evdeki her şeyi kırmak, dökmek, parçalamak, Ashton'un yüzüne bağırmak istiyordum. bunu yapacak gücüm yoktu, karşısına çıkacak gücüm ve cesaretim yoktu. madem benden böyle kaçmıştı, evde olmadığım 3 saat içerisinde her şeyini toplayıp gitmişti, artık uğraşmayacaktım. önüme bakacaktım, dediği gibi 'evimi bul'acaktım. böyle bir şey mümkünse eğer.
-
çok şükür beklediğimiz itiraf geldi diyebilir miyiz?🤌🏻

ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friends//a.i +18
RomanceAsh ve ben çok yakın arkadaştık..doğum günüme kadar. +18 İÇERİR.CİNSELLİK İÇERİYOR. TAMAMLANDI.