0.8

2.2K 12 0
                                    

kızların yanına taşınalı bir aydan fazla olmuştu ve yavaş yavaş her şey normal haline dönüyordu. eskiden olduğumuz gibi grupça takılıyorduk ve Ashton ile aramızda herhangi bir gariplik yoktu. kendimi onu düşünerek ara sıra tatmin etmem dışında. yine beraber yemek yemeye ve gezmeye çıkmaya başlamıştık. ama asla baş başa kalmamıştık. öğlen telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim.

Ashton: selam, bu gece müsait misin?
Lena:birkaç ufak işim var ama akşama kadar bitecek. neden soruyorsun?
Ashton:görüşmek istiyorum. bir yemek yiyebilir miyiz?
Lena:tamam. nerede?
Ashton: Rose's?8?
Lena:tamam.
telefonu kilitleyip komidinimin üzerine koydum. daha fazla erteleyemezdim. onun etrafındayken istemsizce geriliyor, saçmalıyordum. kaçınılmaz sonu erteliyordum ve bu anın eninde sonunda geleceğini biliyordum. kaçamayacağımı kabullenerek yatağımdan kalktım ve hazırlanmaya başladım. duş alıp saçlarımı yaparken saat geçmişti.

 duş alıp saçlarımı yaparken saat geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


çiçekli elbisemi giymeye karar verdim. beni güzel görmesini istiyordum. sessizce aşağıya indim ve kızlara haber vermemeye karar verdim. tam evden çıkarken Camila'ya yakalanacağımı düşünmüyordum tabi ki. "Aubrey! Lena'ya bak! bahse varım ki Ashton'la buluşmayacak!" Aubrey koşa koşa kapıya geldi ve beni zorla kendi etrafımda çevirdi. "tabi ki Ashton'la buluşmayacak." Camila ıslık çaldı ve Aubrey de popoma bir şaplak attıktan sonra beni kapıda bırakıp içeriye gittiler. 

buluşacağımız yere girdiğimde Ashton çoktan oturmuş beni bekliyordu. üzerinde beyaz bir gömlek vardı ve ciddi anlamda çok iyi görünüyordu. o kadar iyi görünüyordu ki, ona bakmak bile canımı acıtıyordu. beni görünce ayağa kalktı ve gülümsedi. Tanrım, onu özlemiştim. beni öperken kolumdam tuttu ama titrediğime yemin edebilirdim. masaya oturduk. bir süre beni süzüp lafa başladı.
"Lena, açlıktan ölüyorum. sipariş verebilir miyiz?" elimdeki menüyü kapattım ve "klasik Ash." diyip gülmeye başladım. masanın başında duran garsona "ızgara tavuk alabilir miyim?teşekkürler." dedikten sonra kollarımı masaya koydum ve yüzümü ellerimin içine aldım. Ashton'un konuşmasını bekledim. "çok hoş görünüyorsun Lena." gülümsedim ve onu süzerek konuştum. "gömleğin yeni sanırım,ilk kez görüyorum. sen de iyi görünüyorsun." kafasını salladı ve güldü. "gardrobumu ezbere bildiğini unutmuşum." dedi. Tanrım, korktuğum konu yaklaşıyordu. kısa süre sonra yemekler geldi ve yemeklerimizi yerken kıpırdandığını hissettim, başlıyorduk.

ellerini birbirine kavuşturdu ve gözlerime bakarak konuştu. "sikeyim Lena! seni özledim, her şekilde. arkadaşlığını özledim, yanımda olmanı özledim, seni yanımda hissetmeyi özledim." nefes almak için sustuğunda kafamla 'devam et' işareti yaptım. söyleyeceği şeyleri merak ediyordum. tam olarak neyi özlemişti?
"Tanrım, biliyorum yaptığım şeyler yanlıştı. o işe en başından başlamamamız gerekiyordu. ikimiz de arkadaşlığımızı tehlikeye atacağını biliyorduk. yanlış anlama, pişman değilim ama bir hata olduğunun farkındayım, fakat gerçek şu ki sensiz olmuyor. sensiz hiçbir şey olmuyor." sözlerindeki ciddiyet beni susturmuştu, ben de onsuz yapamıyordum ama bu kadar açılacağını tahmin etmemiştim. sustuğumu ve konuşmasını dinlediğimi fark ettiğinde derin bir nefes alıp devam etti. "bu söyleyeceğim şeyi yanlış anlamanı istemiyorum. seni özlediğim için çağırdım bugün, bir çözüm yolu aradığım için.. fakat, en son seviştiğim kişi sensin, senden sonra kimseyi öpemedim bile. bunu söylemekten pek hoşnut değilim ve söylemem ne kadar normal bilmiyorum ama o geceden beri tek yardımcım bu ve senin fotoğrafların, anıların." sağ elini bana kaldırdığında yüzümü buruşturup "eww" dedim.

bir şey söylememi bekliyordu. yüzümü ellerimin arasına aldım ve gözlerine baktım. "sanırım bir kadeh daha alacağım." dedim ve gülümsedim. onun düşüncesiyle kendimi tatmin ettiğimi söyleyecek kadar cesur değildim henüz. şarap kanıma karışıyordu ama buna yetecek kadar değildi. uzun süren sessizlikten sonra yalvarırcasına bana baktı. "Lena, lütfen bir şey söyle." şarabımdan bir yudum aldım.
"ne diyebilirim ki? ben de seni özledim Ash. her anlamda. ama ne hale geldiğimizi gördün, ya devam edersek ve daha kötü olursa her şey?" ellerini iki yana açtı ve gülümsedi. "şu an tek istediğim şey sana yakın olmak." bir anda gelen deli cesaretiyle itiraf ettim. "ben de, seni düşünerek kendimi tatmin etmekten bıktım artık. seninle de olmuyor sensiz de." yüzünde kocaman bir gülücük belirdi. "benimle olur Lena. sadece fiziksel bir şey olacak, istediğin kişiyle çık, istediğin kişiyi gör. ama birbirimize ihtiyacımız olduğunda yan yana olalım. nasıl anlaşma?" bu fikri biraz kafamda tartmalıydım. "ya birine aşık olursak, ikimizden biri?" önceden enine boyuna düşünüp geldiği çok belliydi, bekliyormuş gibi hemen cevabımı verdi. "anında bırakır, sadece arkadaşlığımıza geri döneriz." biraz çekinsem de içimden bir ses kabul etmem gerektiğini söyledi. hem duygusal bir şey olmadığı için arkadaşlığımıza zarar vermeyecekti hem de cinsel anlamda Ashton her istediğimdi. "uyar." dedim kararlı bir şekilde.

yerimden kalkıp arka tarafına geçtim ve dudaklarımı kulağına değdirerek fısıldadım. "bu geceden başlasak nasıl olur mesela?" sırıttığını anlayabiliyordum. "o kadar güzel olur ki güzel kızım." tuvalete gittim, çıktığımda hesabı ödüyordu. beni görünce sırıttı ve ayağa kalktı. "gidelim mi?" beraber arabaya doğru yürüdük.

best friends//a.i +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin