karnımda dans eden parmak soğuk parmak uçlarıyla gözlerimi açtım. derinden gelen, gevşek sesiyle konuştu. "günaydın, gün ışığı." gülümsedim. "günaydın Ash." karnımdan kalktı ve banyoya yöneldi. "önce duşa ben giriyorum. su tasarrufu yapmak istemiyorsan tabii.." cümlesini bitirmesiyle telefonumun çalması bir oldu. dudak büzüp arkasından kapıyı kapattı. arayan annemdi. "günaydın anneciğim." her zamanki neşeli ses tonuyla cevap verdi. "günaydın kuzum. nasılsın?" şefkatli ve sevecen ses tonunu duymak her zaman çok iyi gelirdi. "çok iyiyim anneciğim, sen nasılsın? babam? Zac?" üniversite için taşındığımdan beri ailemi sık göremiyordum ve onları özlüyordum. "çok iyiyiz. müsait misin? babanın iş gezisi var. hazır baban gelecekken Zac ve ben de gelmeyi düşünüyoruz. sizde kalırız? yani hem senin için hem de Ashton için uygunsa." Ashton çocukluk arkadaşım olduğu için ailem onu çok iyi tanıyordu. "tabiki anne. ne zaman geleceksiniz?" babamla konuştuklarını duydum. "yarın akşam gelecekmişiz tatlım, 2 gün kadar kalacağız sanırım." telefonu omzum ve kulağım arasına sıkıştırıp dün gece dağıttığımız odayı düzenlemeye başladım. "tamam. bana haber verirseniz çok iyi olur." Ashton kapıyı açar açmaz parmağımı ağzıma götürüp 'sus' işareti yaptım. "tamam kızım, yarın görüşürüz." Ashton'un beline havlu sarmış ıslak vücudunu gördükten sonra annemin dediklerini duymamıştım bile. kısa süre sonra telefonun kapanma sesini duydum.
kafamı sallayarak düşüncelerimden kurtuldum. odayı temizlerken seslendim. "annemler gelecekmiş." cümlemi bitirdiğim saniyede ıslak saçlarını havluyla kurularken kapıda bana baktı. "kaç gün kalacaklar?" omuz silktim. "3 gün, bulaşıkları bıraktım. yıkar mısın? benim de duş almam lazım." saçlarını kurulamaya devam ederken konuştu. "tamam" hızlı adımlarla banyoya gittim. Ashton'a ait olan geniş tişörtümü çıkartıp, kirliler kutusuna attım. banyoya girdikten sonra elime birazcık şampuan alıp saçlarımı köpürtmeye başladım. ardından vücudumu yıkamaya başladım. kısa süre sonra kapının açıldığını duydum. şeffaf banyo camlarından kapıya baktığımda Ashton kapıya yaslanmış beni izliyordu. bacaklarımı durularken sırıtarak konuştum. "ne zamandır beni izliyorsun?"
-cinsellik var-
belindeki havluyu atarak bana doğru yaklaştı. "güzel göğüslerine duş jeli sürdüğünü görecek kadar." kapıyı açıp içeriye girdi. dudaklarıma minik öpücükler kondurmaya başladı. "Ash, yapmamalıyız." dudaklarımızı ayırıp gözlerimin içine baktı. "3 gün yapamayacağız zaten, tadını çıkaralım bari güzel kızım." çenemden tutup beni dudaklarına yaklaştırdı. dilini dudaklarıma değdirdiğinde ağzımı açtım. gürültülü ve ıslak bir şekilde öpüşüyorduk. dillerimiz birbirine girmiş dans ederken elini kızlığıma götürdü. sadece elini hissetmem bile titrememe neden olmuştu. bir yandan beni öperken bir yandan parmaklarıyla git-gel yapıyordu. elimi uzunluğuna götürdüm, sertleşmişti bile. okşamaya başladım. ikimiz de hızlanmıştık. bacaklarımın titremeye başladığını hissettim. Ashton kalçalarımdan tutarak beni destekledi. elimi daha da hızlandırarak nefes alış-verişlerinin hızlanmasına sebep oldum. ağzıma inlediğinde bacaklarıma değen
sıvısına baktım. bana bakıp gülümsedi ve eline şampuan sıktı. elimden tutup arkamı kendine çevirdi ve saçlarımı yıkamaya başladı ve duruladı. beni yine kendine doğru çevirdi ve göğüslerimi masaj yaparak yıkadı. karnımı, kalçalarımı, bacaklarımı milim milim okşayarak yıkadı. yaklaşık 10 dakika sonra ikimiz de çıktık duştan.
konuşmadan odalarımıza gittik. üzerimi giyindim ve Ashton'a seslendim. "okula gidiyorum, akşam görüşürüz." cevap vermesini beklemeden evden çıktım, okula sürdüm. kızların yanına gittim. "günaydın kızlar." hepsi aynı anda kafasını çevirip bir ağızdan "günaydın." dediler. çantamı masanın üzerine koyup kafamı çantaya gömdüm. Cami konuştu. "dün gece birileri çok iyi uyuyamamış galiba." kafamı kaldırıp gözlerimi devirdim. "aa size söylemedim. yarın annemler gelecek." Aubrey bana bakıp güldü. "uykusuz gecelere son desene." derin bir nefes verip kafamı tekrar çantama gömdüm. "kızlar uzatmayın lütfen." Olivia ayaklanıp beni kolumdan çekiştirdi. "hadi dersimiz başlıyor." Camila ve Aubrey'i kantinde bırakıp dersliğimize doğru yürüdük."eee siz şimdi sevgili falan mısınız Lena?" seri şekilde 'hayır' anlamında kafamı aşağı yukarı salladım. "hayır ya, ondan hoşlanmıyorum. o da benden hoşlanmıyor. sadece fiziksel." omuz silkti ve sınıfa girdik.
okuldan çıkar çıkmaz eve gittim ve evi iyice temizlemeye başladım. annemin söylenmesini istenmiyordum. evdeki fazla odayı annemle babama verecek, Zac'i de koltukta yatıracaktım. evi düzenlerken Ashton geldi. anahtarını masanın üstüne attı. "napıyorsun Lena." elimle etrafı işaret ettim. "düzenli duruyor mu? gözüne gelen bir şeyler var mı?" gözlerini kısıp bakışlarını evde gezdirdi. "hayır. nerede kalacaklar?" koltuğu işaret ettim. "Zac, annemlere de boş odayı vereceğim." çekingen bir şekilde devam ettim. "Ash, bu yaşadığımız şeylere annemler buradayken ara versek çok iyi olur. seni tabiki çok seviyorlar ve güveniyorlar ama kızlarının ev arkadaşı artı çocukluk arkadaşıyla seks yapma fikrinin hoşlarına gideceğini düşünmüyorum." Ashton yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı. dudaklarımdan öpmeye başladı. karşılık verdim. "kendimi tutmayı deneyeceğim Lena. senin için." beni öpmeye devam etti. dillerimizin uyumlu dansı gittikçe daha da vahşileşiyordu. bir anda kendini geri çekti ve göz kırptı. "ben de odamı toplayıp uyuyayım o zaman." arkasından seslendim. "bunu yaptığın için pişman olacaksın Fletcher." odasından sesini duydum. "cezamı öğrenmek için sabırsızlanıyorum, güzel kızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friends//a.i +18
RomanceAsh ve ben çok yakın arkadaştık..doğum günüme kadar. +18 İÇERİR.CİNSELLİK İÇERİYOR. TAMAMLANDI.