0.3

3.1K 16 0
                                        

~Ashton
Lena'yla aramızda yaşanan gecenin ardından yaklaşık bir hafta geçmişti ve her şey normale dönmeye başlıyormuş gibi hissediyorum artık. birkaç kez istediğimle ilgili sinyal verdikten sonra ondan karşılık almadığımı fark ettim ve olayı unutmaya karar verdim. sabah Lena'nın sakin sesiyle uyandım. "Ash, iyi misin? saat 10'a geliyor. hiç bu kadar uzun süre uyumazdın. merak ettim." yatağa doğru yaklaşarak yanıma uzandı ve yüzünü eline yerleştirerek bana baktı. "çok yorgun görünüyorsun." öyleydim. muhtemelen grip oluyordum.
"öyleyim. ateşim var mı?" dudaklarını anlıma dayadı ve "birazcık var. kahvaltı et, sonra ilaç çıkarayım iç." yataktan hızla kalktı ve kısa süre içinde elinde bir tepsiyle tekrar geldi. Tanrım, güzel kızım benim. "hadi dikel, seni doyuralım." ah, beni başka şekilde de doyurabilirdin... kulağa en yakın arkadaşını becermeye kafayı takmış bir adam gibi gelmek istemem ama onda beni ona çeken bir şeyler vardı. "teşekkür ederim güzel kızım." ellerini minnettarım anlamında sıkıp bıraktım. bu dünya için fazla güzeldi.

elinde ilaçla döndüğünde düşüncelerime dalmıştım. avcunu bana açıp konuştu "bunu iç, akşam için de sana güzel bir çorba yaparım. hiçbir şeyin kalmaz, hemen iyileşirsin." Tanrım, gerçekten bu dünya için fazla iyiydi. gözlerine bakarak elinden tuttum ve yatağa doğru çektim. "biraz yatalım, sonra yaparsın." yanıma oturdu ve kafamı karnına koydum. saçlarımla oynarken huzurdan ölebilirdim. kısa süre sonra uykuya daldım. 

uyandığımızda Lena'nın kafası benim kafamın üzerindeydi ve telaşla yerinden fırladı. "bak işte Ash. neredeyse hava kararıyor. hemen çorbanı yapacağım dur." diyerek yerinden kalktı. arkasından "bana iyi geldin. çorbaya gerek yok." diye mırıldansam da beni duymadı. bir saatten biraz fazla bir süre sonucunda elinde tepsiyle tekrar geldi. "en sevdiğinden, yoğurt çorbası. umarım beğenirsin." ah güzel kızım benim, sen yaparsın da ben beğenmez miyim? açıkçası Lena'ya küçüklüğümüzden beri inanılmaz bir şekilde hayranlık duyuyordum, ama sanki o geceden beri bu hayranlığım artmıştı.

ilk kaşığımı aldıktan sonra Lena'nın meraklı gözlerini fark ettim. çorba ciddi anlamda lezizdi. "ewww, Lena. çok kötü olmuş. umarım çok uğraşmamışsındır. " yüzü asıldı. "gerçekten mi? ver götüreyim o zaman." elini uzattığında eline hafifçe vurdum ve ardından çenesini okşadım. "bu annemin çorbasından sonra kesinlikle içtiğim en leziz çorba. " tıpkı senin tadın gibi. "hem sen neden endişe duydun ki? senin ellerin hep çok lezzetlidir." samimi bir şekilde gülümsedi. "beğenmene sevindim, çünkü daha kocaman bir tencere var ve ölene kadar bu çorbayı içeceğiz. " gülerek gözlerimi kapattım. beni izlediğini hissedebiliyordum. gözlerimi açmadan "beni mi izliyorsun?" dedim. onu sinirlendirmek, sıkıştırmak hoşuma gidiyordu. "h-ha b-ben şey yok. neyse ben şu tabağı bırakayım." hızla kalktı ve tepsiyi aldı. gürültüyle kaşık yere düştüğünde gözlerimi açtım. kaşığı almak için eğildi. Tanrım, kulağa sapık gibi gelmek istemem ama, güzel kalçaları ve güzel bir fiziği vardı. ona hayran olmamak elde değildi. hızla odadan çıktı ve ayak sesleri gittikçe uzaklaştı. odama tekrar avucunda bir ilaçla geri geldi "bunlar son. bunu iç, iyileşeceksin. ben de şimdi yatacağım. iyi geceler." dudağını anlıma dayadı ve "ateşin de düşmüş zaten. " yanılıyorsun Lena, ateşim var. söndürebilecek tek şey de sensin. "iyi geceler Lena. " yavaşça odamdan çıktı ve birkaç saniye sonra odasından gelen kapı sesini duydum.

best friends//a.i +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin