eve giderken kızlara mesaj atmak aklıma gelmişti, beni merak etmelerini istemiyordum. Lena:kızlar, ben eve gidiyorum. merak etmeyin, sorunu çözdük. Aubrey:birileri bu gece eğlenecek anlaşılan.. Lena: yarın geleceğim. iyi geceler kızlar.xx Camila: iyi geceler Lena.
yol boyunca Ashton da ben de konuşmadık. kaçamak bakışlarını fark ediyordum ama. eve gidince kendimizi koltuklarımıza attık. yüzüme bakmadan televizyona bakarak konuştu. "seni özledim..." cevap vermek için ağzımı açmıştım ki konuşmaya devam etti. "günlerce bir hatam mı oldu diye düşündüm, canını yaktığını sandım..seni kaybettiğimi düşündüm..." sesinden ne kadar kırgın olduğunu anlayabiliyordum. konuşmak istedim ama sesim çıkmadı. cevap gelmediğini anlayınca sakince yerinden kalktı. "iyi geceler, Lena" cevap beklemeden odasına gitti.
onu kırmıştım ve haklıydı. bir açıklamayı hak ediyordu en azından. yavaşça kapısını çaldım. çoktan yatağa girmişti. çekingen bir şekilde yatağının kenarına oturdum. "özür dilerim, bir şeyler söylemeliydim." yanını işaret etti, yatağın içine girip uzandım. gözlerimin dolduğunu hissediyordum. kendimi tutamayarak sessizce ağlamaya başladım. arkamdan sarıldı "ağlama güzel kızım, bak evine döndün." huzurlu hissediyordum. Ashton hep huzur verirdi zaten. sabah kalktığımda Ashton hala uyanmamıştı. yavaşça yanından ayrıldım ve kahvaltı hazırlamaya başladım. bir süre sonra ayak seslerini duydum. "günaydın." kafamı çevirip baktım. "günaydın Ash. kahvaltı hazırlıyordum." yanıma gelip tezgaha yaslandı. "yardım edeyim mi?" kafamı 'hayır' anlamında salladım. "tamam o zaman bulaşıkları yıkarım sonra." tabakları masaya koydum ve kafamı salladım. "benim okula gitmem lazım zaten, sonra kızlardan eşyalarımı alacağım."
kahvaltıdan sonra giyinirken odamın kapısından seslendi. "seni okula bırakayım mı, yoksa kendin mi gideceksin?" kapıyı açtım. "ben giderim, teşekkür ederim. çıkıyordum zaten." kapıya doğru ilerledim. "görüşürüz." gülümsedim ve kapıyı çekerken konuştum. "görüşürüz Ashton."
okula gittiğimde kızlar kantinde oturuyordu. "selaaam!" diye bağırıp boş sandalyeye oturdum. Aubrey gülerek soru sorar bir biçimde konuştu "çok neşelisin bugün?" omuzlarımı silktim "evime dönüyorum sonuçta." Camila dudaklarını büzdü. "aşk olsun, bizim evimiz ev değil miydi?" ayağa kalkarken onlara bakarak konuştum. "ya kızlar ne alakası var, evim orasıydı sonuçta." sınıflarımıza ayrıldık. dersten sonra kızlarla buluşup onların evine gittik. geçici olarak kullandığım odadaki eşyalarımı valizime yerleştirdim. işim çok da uzun sürmemişti. valizimi alıp aşağıya, kızların yanına indim. Aubey ve Cami'ye sarılıp "kızlar teşekkür ederim, çok." minnettar gözlerle ikisine baktım. valizimi kapıya koyup yanlarına geri döndüm. kızlarla biraz daha konuştuktan sonra hepsini öpüp evden ayrıldım.
eve gider gitmez kendimi yatağıma attım. canım yatağım, çok özlemişim. eşyalarımı özenle odama yerleştirmeye başladım. yaklaşık birkaç saat sonra kapı sesi duydum. koltuğumdan seslendim. "Ashton?" elinde bir pasta ve bir şişe şarapla kapıda durdu. "evine hoşgeldin kutlaması?" kıkırdayıp yerimden kalktım ve getirdiklerini elinden aldım. "tamam sen üstünü değiştir, ben de şunları hazırlayayım." kafasıyla onayladıktan sonra odasına doğru ilerledi. mutfaktan iki kadeh aldım ve pastayı tabaklara böldüm. "bulaşıklar sende!" diye seslenmeyi ihmal etmedim. mutfağa geldi ve "tabiki hanımefendi." diyip kafasıyla selam verdi. güldüm. üstüne bir şey giymemişti ve altında şort vardı. Tanrım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"yardım edeyim mi?" tabakları işaret ettim. "ben de şarabı getireceğim." o önde ben arkada oturma odasına girip elimizdekileri masaya bıraktık. "teşekkür ederim, çok düşüncelisin." gülümsedi ve kadehlerimizi doldurmaya başladı. birini bana uzatıp kendi kadehini tokuşturdu. "evine dönmenin şerefine o zaman?" gülümsedim. "şerefe Ash." pastamı yemeye başladım. "çok güzelmiş, teşekkürler." -buradan sonrasında cinsellik var- dudağımın kenarını işaret etti. dilimle ağzımın etrafını yaladım. tekrar işaret etti. "krema var." tekrar temizlemeye çalıştım, başaramadım. bana doğru yaklaştı ve ağzımın kenarını yaladı. ardından dudaklarıma sulu ve uzun bir öpücük bahşetti. kendimi karşılık vermemeye zorlasam da, engel olamadım. beni sırtımdan tutarak sırt üstü koltuğa yattı. üstündeydim ve çok tutkulu bir şekilde öpüşüyorduk. ıslandığımı şimdiden hissedebiliyordum. "Tanrım, Lena. bunu çok uzun zamandır bekliyorum." elleri tişörtümün üzerinden sütyensiz göğüslerimle buluştu. ben de ellerimle vücudunu keşfe çıkmıştım. sert kaslarına her dokunduğumda daha da yükseldiğimi hissediyordum. üzerimden tişörtümü çıkarttı ve bir kenara attı. sadece külotum kalmıştı. seri bir şekilde şortunu çıkarmaya çalıştım. penisi çoktan sertleşmişti bile. "Ash, çok sertsin." bir yandan şortunu çıkarırken öpüşmeye devam ediyorduk. elleri vücudumun her yerindeydi ve değdiği noktayı resmen yakıyordu. sonunda şort ve bokserından kurtulmuştuk. çok güzeldi. dudakları boynumdan yavaşça aşağıya iniyor, dili göğüslerimde geziyordu. elleriyse külodumun üzerinden kızlığımı okşuyordu. "çok ıslaksın, benim için mi?" inlemelerim arasında cevap vermeye çalıştım. "ah evet, senin için.hepsi senin için." külodumu kenara sıyırdı ve iki parmağını soktu. "ohhh, Ashton." yattığım yerde nefes nefese bir şekilde karnım kalkıp iniyordu. Tanrım, durmasını istemiyordum. "Ash, hızlı." iki parmak daha ekledi ve git-gellerini hızlandırmaya başladı. "ahh, evet." güldüğünü duydum. "beğendin mi?" cevap vermeye halim ve isteğim yoktu. inlemekle meşguldum. kendimi çok kaptırmıştım.
birden gözlerimi açıp yüzüne baktım. "Ash, içime gir." sorgulayan gözlerle baktı ve elini kızlığımdan çekip teker teker parmaklarını yaladı. "emin misin Lena?" resmen yanıyordum ve çok istiyordum. "evet , eminim. lütfen. istiyorum. bir kadeh bile içmedim, sarhoş değilim." gözlerinde bir ışık yanıp söndüğüne yemin edebilirdim. yavaşça kendini yerleştirdi ve sakin hareketlerle içimde git-gel yapmaya başladı. bir yandan bana bakarken sordu "canını yakarsam söyle, tamam mı?" zevkten deliye dönerken Ashton'un sırtına sarılmıştım. "ahh Ash,hızlan." dediğimi yapıp biraz daha hızlanmaya başladı. göğüslerimi sıkıyor, durmaksızın öpüşüyorduk. tırnaklarımı sırtına geçirmeye başlamıştım. "Ashton." ismini inlerken gözlerime bakıp konuştu. "adımı çığlık atma şeklime bayılıyorum Lena." inlemelerimiz birbirine karışmıştı artık. ben gelmiştim. çok iyiydi, gerçekten iyiydi. "Lena, gelmek üzereyim." içimden çıktı ve karnımın üzerine boşaldı. masanın üzerindeki peçetelerden birini aldı ve karnımı sildi. ardından kendini karnımın üzerine bıraktı. "canını yaktım mı, güzel kızım?" saçlarıyla uğraşırken konuştum. "hayır, çok iyiydin. ama sırtına izler bırakmış olabilirim." kıkırdadığını duydum. "iyi geceler Ash." sakin bir ses tonuyla bacaklarıma sarılırken konuştu. "iyi geceler Lena."