1.7

1.7K 12 3
                                        

Ashton'un ağırlığıyla kendime geldim.kendini üzerime atmıştı her zamanki gibi. gece olmuştu resmen. "Lena..hadiiii! anlat artık ne kadar nazlandın." iterek yanıma düşmesini sağladım ve ben de ona doğru dönüp bir kolumu yastığımın altına yerleştirdim. göz gözeydik. "neyi anlatayım?" minik bir tebessüm gördüm. "geceni. seni çok özledim." elimi yanağına götürdüm. "ben de özledim seni. anlatılacak çok bir şey yok aslında, bardan sonra Tyler'ın evine gittik. bana giyinmem için kız kardeşinin kıyafetlerini verdi. sonra tost ve kahve yaptı. saat 7'ye kadar sohbet ettik. sonra bana yatağını verdi uyumam için. uyudum biraz. kahvaltı yaptık ve beni eve bıraktı. bu kadar." yumuşak bir sesle bir çırpıda anlattım. "düşünceli birine benziyor. istemediğin bir şey olmadı değil mi?" gözlerimin içine baktı. "hayır, sadece dediklerim..senin nasıldı?" dudaklarını büzdü. "fena değildi." tek kolunu kafamın altına uzattı. sıkıca sarıldı. "bu kadar mı? anlatsana." sessizce saçlarımı okşamaya başladı. göğsüne sinmişken çok ufak görünüyor olmalıydım. "bilmiyorum, beklediğim gibi değildi." iç çekti. neden tadının bu kadar kaçtığını anlayamamıştım. "benden sonra hayal kırıklığına uğraman normal tabii." kıkırdadı. "senin kadarını beklemiyordum, buna rağmen hayal kırıklığına uğradım gerçekten." duyduğum şey beni memnun etmişti. "demek ki burada olduğum için şanslısın." kafamı öpüp beni daha da sıkı sardı. "sana sahip olduğum için şanslıyım." gülümsememe engel olamadım. huzur benim için bu kadar basitti.

kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Ashton, sen iyi misin?" bana gülümsedi. "şu an iyiyim." onu neyin neşelendireceğini iyi biliyordum. "pizza isteyelim mi Ash?" masum bir sesle sordum. asla hayır diyemeyeceğini biliyordum. gözleri kapalıyken gülümsedi. "isteyelim, ama biraz sonra." kafamı kaldırıp suratını inceledim. "film de izleyelim mi?" gözlerini açmadı. "izleyelim güzelim." yanaklarını okşadım. "ne izleyelim?" beni daha da sıktı. "sen ne istersen onu.." sırıttım. "şikayet etmeyeceksin ama." gözlerini açtı. "tamam etmeyeceğim." kollarının arasından sıyrıldım. üzerime geniş bir tişört giyip alttan sütyenimi çıkardım, yere attım. çantamın içinden dün giydiğim elbiseyi çıkartıp onu da attım. Tyler'ın verdiği eşofmanları da üzerine atınca minik bir tepecikle karşı karşıya kaldım. "Ash, kirli çamaşırın falan var mı?" olumsuz anlamda kafasını salladı. minik tepeciğimi alıp banyodaki kutunun içine fırlattım, elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Ashton yatağımı düzeltirken kapıyı açtım. "aa, teşekkür ederim. ben pizzayı istiyorum o zaman. her zamankinden mi?" kafasını salladı.

hep istediğimiz menüden isteyip film arayışına girdim. bu sefer Ashton'un seveceği bir şey bulmak istiyordum, o bilim-kurgu severdi. kısa süre sonra geldi. "film bulabildin mi?" kafamı olumsuz anlamda salladım. "senin izlemek istediğin bir şey var mı?" yanıma oturdu. "bilmiyorum ki." kumandayı elimden alıp bir film ismi yazdı. "konusuna bak. ben uzun süredir izlemek istiyordum, beğenirsen izleyelim." benim beğenip beğenmemem çok umrumda değildi açıkçası, onun daha iyi hissetmesini istiyordum. "evet merak ettim açsana." gülümsedi. " 5 dakika bekler misin? hemmmmen geleceğim." koşa koşa mutfağa gittim ve iki paket cips açıp kaselere koydum. ardından birazcık musır patlattım. bir şişe şarabı da alıp koşarak odaya geri döndüm. o arada pizzayı alan Ashton onu masaya yerleştiriyordu. "oo gelmiş." masadaki şeyleri tabaklarımıza böldük. Ashton koltuğa uzandı. kendimi onun üzerine attım. sırtımı göğsüne yasladım ve bacaklarımı bacaklarının üstüne koydum. tek eli göğsüme düştü. yavaş yavaş tabaklarımızı yedik. Ashton odaklamış bir şekilde filmi izliyordu. ben de beğenmiştim.

-cinsellik var-
bir süre daha izledikten sonra sıkıldığımı hissettim. tek eliyle göğsümde daireler çizerken onun da sıkıldığını anlamıştım. sessiz 'off'lamalarımı duydukça benden cesaret alarak yavaş yavaş göğsümü sıkmaya başladı. kafamı kaldırıp suratına baktım, her zamanki minik sırıtmasıyla o da bana bakıyordu. ona doğru yaklaştım. "hep böyle yapıyorsun." sessizce fısıldadım ve dudaklarımızı birleştirdim. elini tişörtümün içine soktu ve göğüslerim soğuk teniyle buluştu. ürperdim. yavaş başlayan bu öpücük gittikçe ateşli bir hal alıyordu.dudaklarımız birbirine kenetliyken kucağına yerleşip ona doğru döndüm. yüzünü okşayarak aç dudaklarına karşılık verdim. "beni deli ediyorsun, güzel kızım. senin için deli oluyorum." neredeyse ağzımın içine fısıldadı. üzerimdeki tişörtü seri bir hareketle çıkardı. aynı hızla beni ters çevirdi ve üste o geçti. boynumdan başladı ve öperek göğüslerime indi. göğüslerimi ısırırken bir eliyle külodumun üzerinden beni okşamaya başladı. diğer elinin iki parmağıyla da ağzımı doldurdu. "çok ıslaksın güzelim." parmaklarını emerken kafamı salladım. yukarıya doğru gelerek dudaklarımı öpmeye başladı. tek eliyle külodumu kenara sıyırıp bir parmağını girişime soktu. parmağı yavaşça git-gel yapmaya başladı. sessizce ağzına inledim. dillerimiz dans ederken elim şortunun içine girdi. sertleşmişti bile. parmak sayısını üçe çıkardı. nefesini verdi ve dudaklarımızı saniyeliğine ayırdı. "Tanrım, yanımda sen varken sabaha kadar sürsün istiyorum." bu ayrılığı fırsat bilip elimi yaladım ve bokserının içine soktum, okşamaya başladım. "bütün gece seninim." beni öperken sırıttı. "umarım bunu söylediğine pişman olmazsın." ben de sırıttım. "beni pişman etmeyeceğini biliyorum." ona doğru yaklaşıp şortunu ve bokserını indirdim. ayağa kalkıp ikisini de çıkarttı. yüzünü bacak arama yerleştirdi. kilodumu iyice sıyırıp önce baş parmağıyla okşadı. ardından çamaşırımı iki eliyle yırttı. "o kilodu seviyordum." bana bakmadan gülümsedi. "sana yakışmıyor, böyle daha güzelsin." dilini girişime yerleştirmesiyle ürpererek inlemem bir oldu. dilinin her hareketi beni daha da yükseltiyordu ve kendimi kaybetmemi sağlıyordu. boğuk inlemelerim ikimizin de kulaklarını dolduruyordu. bir elimle saçlarından tuttum. doruk noktama ulaşmama çok az kalmıştı. "gelmek üzereyim." kendini hemen geri çekti. "gelme." derin bir nefes aldım. altında resmen kıvranıyordum. koltukta dikelip ona doğru yaklaştım. dikleşmiş penisine dokundum. bir kalp gibi atıyordu resmen. "benim sıram sanırım.." elimi yalayıp biraz git-gel yaptım. ardından ucunu ısırdım. Ashton'un inlemesi kulağıma en güzel müzik gibi geliyordu. ucunu yalayarak iyice ağzımın içine aldım. tek eliyle saçlarımı toplarken bir yandan hafifçe kafamı oynatıyordu. ben iyice hızlanmışken onun da nefesi hızlanmıştı. beni yavaşça iterek koltuğa düşmemi sağladı ve karnımın üzerine boşaldı. ardından bacaklarımı iki yana açıp kendini bacak arama yerleştirdi. kendini yavaşça itti. acıyla inledim. tek eliyle boğazımı tutarken diğer eliyle koltuktan kuvvet alıyordu. bana yaklaştı ve dudaklarımı öperken hareketlerini hızlandırdı. turnaklarımı sırtına geçirdim. vücutlarımız birbirine şiddetle çarparken birbirimizin ağzının içine inliyorduk. "o kadar güzel görünüyorsun ki Lena..seni aylar boyunca bu şekilde izleyebilirim." ağzının içine konuştum. "beni istediğin zaman bu şekilde izleyebilirsin." ikimiz de boşalmadan içimden çıktı. bu sefer koltuğa o yatınca kızlığım ona doğru gelecek şekilde üzerine çıktım. ben onun penisiyle ilgilenirken o da aynı ilgiyi kızlığıma gösteriyordu. bacakları titremeye başladıktan sonra ağzıma boşaldı. sıvısını yutup kalçam yukarıda kalacak şekilde kendimi bacaklarına attım. parmaklarım hizamdaki penisiyle oynarken inlemelerim sürüyordu. birkaç saniye sonra ben de boşaldım.

yerimden kalkıp kucağına oturdum. kalçamı penisi üzerinde oynatırken öpüşmelerimizi sürdürdük. göğsümü sıkarken birazcık yükselmemi sağlayıp penisini içime soktu. inlemelerim yine başlamıştı. yavaş yavaş üzerinde zıplarken dudakları göğüslerimi buldu. uçlarını ısırırken parmaklarıyla ağzımı doldurmayı ihmal etmedi. sessizce inledim. zıplamayı hızlandırarak dudaklarımızı yine birleştirdim. göğüslerime küçük şaplaklar atarken dillerimiz birbirine kenetlendi. dilini dudağımla emdim. bacaklarım titrerken tekrar boşaldım. alt dudağımı ısırdığında zevkten dört köşeydim. zıplamalarımı hızlandırarak onun da boşalmasını sağladım. sıvısı kızlığımdan aktı. beni kalçalarımdan tutup koltuğun üzerinde domalttı. "sana ne zaman doyacağımı çok merak ediyorum." kendini yine boşluğuma yerleştirdi ve hızla vücudunu vücuduma çarptı. minik şaplaklarını unutmadı. inlemelerim iyice artmıştı ve saçlarım terden dolayı ıslaktı. hareketlerine devam etti. "canını yakarsam söyle." canım yanmıyordu ve zevk alıyordum ama kalçalarımın biraz kızaracağını biliyordum. kısa süre sonra sırtıma boşaldı. beni iki eliyle ters çevirdi ve yatay pozisyona getirdi. iki parmağını içime soktu. gerçekten yorulmuştum ama bitsin istemiyordum. o kadar iriydi ki benimle bir oyuncak gibi oynuyordu. hareketleri sertti ama camdan yapılmışım gibi özenliydi. parmakları içimde gidip geldi. vücudum inip kalkarken bacaklarımın da titremesiyle bir kez daha boşalmış oldum. parmaklarını yalayıp kendini göğsümün üzerine attı. sabahın ilk ışıkları göründü. "pişman olmadın değil mi?" sırıttığını sesinden anladım. "kalçalarıma günlerce krem sürmek zorunda kalacaksın, burayı da sen temizleyeceksin. umarım sen pişman değilsindir." parmakları karnımda dans ediyordu. "kalça kısmına o kadar hevesliyim ki..özür dilerim canın yandıysa bu arada." ellerim saçlarıyla oynamaya başladı. "yanmadı.. Naomi daha iyidir tabi ama benim elimden bu kadarı geliyor maalesef.." yapay bir şekilde sesimi incelttim. "hiçkimse senin gibi olamaz.sen çok başkasın..." gülümsedim. karnımdaki ağırlığıyla ve aşırı yorgunlukla uykuya daldım.
-
bu aşırı +18 ve aşırı uzun bölüm için hepinizden özür dilrm dostlr, sizi seviyoreeee

best friends//a.i +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin