1.8

1.4K 8 0
                                    

bildirim sesini duyduğum an elim telefonuma gitti. televizyondaki kanallarda gezerken sıkıntıdan patlamak üzereydim. mesajın Tyler'dan olduğunu gördüm. son görüşmemizden beri ilk kez yazıyordu.
Tyler: merhaba Lena, kusura bakma yeni yazabildim. işler çok yoğun. nasılsın?
Lena: merhaba. iyiyim, sen nasılsın?

Ashton elinde iki kupayla odaya girdiğinde telefonumu kilitledim ve masaya koydum. kupamı elinden aldım. "teşekkür ederim." kupamda buharı tüten kahve müthiş kokuyordu. " beğendin mi?" Ashton'a gülümsedim ve yudumlarken konuştum. "ellerine sağlık." gülümsedi. telefonun bildirim sesi ikimizin yüzünü de oraya çevirmemize sebep oldu. "kiminle konuşuyorsun?" omuz silktim. "Tyler." kafasını salladı.
Tyler: iyiyim ben de, dediğim gibi yoğunum biraz. daha önce yazacaktım ama başımı kaldıramıyorum.
Lena: yok, hiç sorun değil. sen biraz rahatlayınca görüşürüz.
telefonu tekrar masadaki yerine koydum. "görüşmek mi istiyor?" sorgularcasına baktı. "çok yoğunmuş, arayamamış." umursamazca dudaklarını büzdü.
-cinsellik var-
koltuğun iki kenarına sırtımızı dayamış otururken tek ayağı kızlığıma yaklaştı. ayağıyla okşarken hiç umursamadan kahvesini içmeye devam etti. inlememeye çalışarak ben de kahvemi bir çırpıda içtim. ayağını yan çevirip içime sokmaya zorlarken çamaşırımın su içinde kaldığını çoktan anlamıştım. en sonunda dayanamayıp inledim. "ah, Tanrım." alt dudağımı ısırırken bana yaklaştı. gözlerimin içine baktı. "sana doyamıyorum." dudaklarımız birleşti. elini kızlığıma yaklaştırırken tuttum. "kalçalarım hala sızlıyor Ash."  omuz silkti. "bu sefer daha kibar olacağıma, canını yakmayacağıma söz veriyorum." sırıtıp parmaklarını çamaşırımın üzerine getirdi. "nasıl da hemen ıslanıyorsun güzel kızım." çamaşırın üzerinden beni okşarken bir yandan bol tişörtümü çıkarttı. "benim tişörtlerimin içinde çok güzel görünüyorsun Lena." kıkırdadım. onun tişörtü olduğunu bile unutmuştum. kilodumu yana sıyırıp bir parmağını içime soktuğunda minik bir çığlık attım. parmağı içimde hareket ederken çoktan kendimi kaptırmıştım bile. parmağını içimden çıkarıp şortunu ve bokserını çıkarttı. sertleşmiş aletiyle tekrar karşılaşmaktan çok mutluydum. aletini içime soktu. çığlığım ikimizin kulağını doldurduğunda tırnaklarım da daha geçmemiş izlerinin üzerinden geçmekteydi. "ahh, Ash." kendini içimden çıkarmadan beni kucağına aldı ve yürümeye başladı. henüz gel-gitlere başlamasa dahi her hareket ettiğinde kendimi daha da kaptırıyordum ve çok fazla zevk alıyordum. beni tek eliyle kalçamın altından tutup diğer eliyle odasının kapısını açtı.

beni yavaşça yatağına bırakıp üzerime çıktı. bacaklarımı iki yana açıp kendini yerleştirdi. dudaklarımızı birleştirdi ve yavaş yavaş hareketlerine başladı. dillerimiz birbirinin üzerinde gezinirken o içimde gitgide daha da şiddetlendi. tırnaklarımla sırtını çizmem onun da inlemesini sağladı. birbirimizin ağzına inlerken zevkten kendimi kaybetmiştim. "ah, Ashton.." vücudum hareketleriyle inip kalkıyordu. sağ eliyle ağzımı doldurdu, sol eli ise kalçalarımı okşadı. dudakları göğüs uçlarımı yalarken kıvırcık buklelerini tuttum. göğüs ucumu ısırıp çektiğinde ben de ağzımdaki iki parmağını dişledim. bacaklarımın titremeye başladığını anlıyordum. "Ash, gelmek üzereyim." içimdeki hareketlerini hızlandırdı. "ben de güzelim. ben de gelmek üzereyim." içimden çıkıp aletini göğüslerimin arasına aldı. bir eliyle onu sabitlerken diğer eli kızlığıma gitti. üç parmağını sokarak boşalmamı sağladı. "ahh, evet." aletini göğüslerim arasında bir aşağıya bir yukarıya gezdirdi. ucu dudaklarıma değerken eğilip ağzıma aldım. ucuna tükürdükten sonra elimle iyice sıvazladım ve ağzıma aldım. Tanrım, çok lezzetli. ucunu ısırdım. kafamı kaldırdığımda kendinden geçen ve küfürler sallayan Ashton'u gördüm. bu manzaradan asla bıkmayacağımı iyi biliyordum. "ahh, evet kızım. çok iyisin." tamamını ağzıma aldığımda bir küfür daha patlattı. ağzımda git-gel yaparken bazen öğürmeme sebep oluyordu. tükürüğümle iyice ıslanmış aleti gittikçe daha da büyüyordu sanki. "Lena, gelmek üzereyim." kafamı sallayıp hareketlerimi hızlandırdım. tam kendini geri çekecekken geri çekilmesini engelledim ve ağzıma boşalmasını sağladım. ağzımdaki sıvısının tamamını yuttum. "ahh, Ashton. o kadar lezzetlisin ki.." kendimi yatağa atıp konuştum. o da karnıma yattı ve bana doğru baktı. "öyle miyim?" kafamı salladım.

kafasını iyice kaldırıp tek göğsümü ağzına aldı ve emmeye başladı. diğer eliyle de öbür göğsümü sıkıyordu. karnıma öpücükler bırakarak aşağıya indi. kendini tekrar bacak arama yerleştirip bu sefer diliyle girişimi keşfe çıktı. tek eli yukarıda göğsümle oynarken çoktan dilini içime sokmuştu. saçlarını çektim ve inledim. "ahh!" dil darbeleri gittikçe şiddetleniyordu. "mmhm Ash." muhteşem bir şekilde içimde hareket ederken kendimi bulutların üzerinde gibi hissediyordum. bacaklarımın titremesi ve sıvımın akmasıyla boşaldığımı anladım. kafasını kaldırdı. "bence sen daha lezzetlisin güzel kızım." bacak aramdan kalkıp yanıma yattı. "beni bırakıp Tyler ile buluşmazsın değil mi?" yavru köpek bakışlarını suratıma yöneltti. yanağına minik bir şaplak atıp kıkırdadım. "amacın bu muydu gerçekten?" omuz silkti. "hadi kalk seni temizleyelim, sonra kremleyelim." gülümsedim ve yerimden kalktım. çok yorulmuştum gerçekten.

ikimiz de banyoya girince eline şampuan döktü ve saçımı iyice şampuanladı. "gözlerini açma Lena." çocuk gibi bana bu uyarıyı vermesine gülmeden edemedim. parmakları kafama masaj yaparken sordu. "neye gülüyorsun?" gözlerimi açmadan konuştum. "hiç, bana çocuk gibi davranıyorsun bazen." suyu açtı. "evet canını yakmak istemiyorum sadece." kafamı yıkadığını anladıktan sonra gözlerimi açtım. "Tanrım, iki seferdir hiç acımıyorsun bana.." lifi vücudumda gezdirirken kıkırdadı. "o ayrı bu ayrı." ben durulanırken o da kendi banyosunu yaptı ve aynı anda duştan çıktık.

"git yat sen yatağına, ben de kremi alıp geliyorum." kafamı sallayıp odama gittim. havlumu yatağın üzerine serip yüzüstü yattım. kısa süre sonra geldi. getirdiği kremi kalçalarıma sürerken eli arkadan kızlığıma gitti ama hemen çekti. "Tanrım, kendimi durduramıyorum." kıkırdadım. kremi sürmeyi bitirince kalçalarımı iyice okşayarak yedirdi. ardından yutkunarak bana baktı. "sen bekle biraz böyle, kremi iyice emsin. benim işim var." koşa koşa yanımdan ayrılırken işinin ne olduğunu gayet iyi biliyordum. onu izlemek istiyordum. "Ashton gelsene burayaaa!" şirin bir sesle bağırdım. belindeki havlusuyla içeriye girdi. "noldu?" omuz silktim. "ne işin var?" göz devirdi. "halledeceğim." gözlerimle belli belirsiz yatağımın karşısındaki koltuğu işaret ettim. "hallederken seni izleyebilir miyim?" sırıttı ve belindeki havluyu yatağımın üzerine fırlattı. dikleşmiş aletini her görüşümde kendime engel olmakta zorlanıyordum. avcunu ağzıma yaklaştırdığında avcuna tükürdüm. zaman kaybetmeden elini aletine götürdü ve git-gel yaparken koltuğa oturdu. kollarımı yatağıma dayayıp kafamı koluma yerleştirdim. Ashton'u izlemekten asla sıkılmıyordum. önümde bana bakarak kendini tatmin etmesi çok hoşuma gitmişti. ben de avcuma tükürüp elimi kızlığıma götürdüm. yüzüstü yatarken ıslak iki parmağımı içime soktum. inlememek için altıma serdiğim havluyu dişlerimin arasına aldım. karşımda sessizce bana kilitlenerek işini halleden Ashton'a baktım. gözlerinin kaymasından ve kesik nefes alış-verişlerinden belliydi çok az kaldığı. ben de kendi içimdeki hareketlerimi hızlandırdım. "aahh, Tanrım." derin inlemesiyle boşalması bir oldu. parmaklarımla hareket ederken ve alt dudağımı ısırırken konuştum. "temizleyeceksin değil mi buraları?" kapıda bana baktı. "sen istedin burada yapmamı..yoksa banyoda halledecektim ben. temiz." gözlerim kaymaya başlarken tekrar konuştu. "hem her ne kadar kalıp devam etmek istesem de artık yeter. bugün seni görmesem iyi olur artık. yoksa kendimi tutamayacağım güzelim.." bacaklarım titrerken ben de boşaldım. "tamam ben temizlerim, git.." yatağıma doğru yaklaşıp beni yanağımdan öptü. odamdan çıkarak banyoya ilerledi ve yaklaşık 20 dakika sonra dış kapının sesi duyuldu.

ben de yattığım yerden kalkıp üzerime ince sadece kalçamı kapatacak bir tişört geçirdim. havlularımızı makineye attım. odamı silerken işim olmadığını fark edip tüm evi silmeye karar verdim. kısa sürede evi sildikten sonra masama oturup bilgisayarımı açtım. açılmasını beklerken Ashton'a mesaj attım.
Lena: ne zaman geleceksin?
Ashton: çocuklarlayız. muhtemelen geç. özledin mi yoksa? ;)
Lena: hayır. ;) evi sildim. ben uyuyacağım, gelince sen de süpürge tutar mısın? lütfen beni uyandırma lütfennn!!
Ashton: tabiki güzelim. şimdiden iyi geceler o zaman.
Lena: iyi geceler.

bilgisayarda taslaklarımı çizdim ve göndermem gereken mailleri gönderdim. ardından bir kase dolusu mısır gevreğini yedikten sonra kendimi yatağıma fırlattım.
-
bu ikili birbirine doyamıyor resmen.🥺❤️

best friends//a.i +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin