Bugün okula hiç gitmediğim kadar erken saatlerde gitmeyi planlıyordum. Nedeni fazlasıyla açıktı. Okula Aden için gelmiştim. Dün birbirimize sarılacağımız konusunda sözleşmiştik. Kısa saçlarımı özenle yapmış, sabah sigara içtikten sonra üzerime çokça parfüm sıkmıştım. Adımlarımı hızlandırdığımda hava fazlasıyla soğuk olduğundan dolayı şişme montumun içinde yok olmak üzereydim.
Tam parktan geçerek okula gidecektim ki bankta oturan Aden'i görmemle duraksadım ve şaşkınca suratına baktım. Fazlasıyla durgun gözlerle yere bakıyordu. Düşünceler denizinde boğuluyormuş, bir şeyler hayal ediyormuş gibiydi. Normalde bana babamı hatırlattığından dolayı parktan uzak dururdum ancak Aden için değerdi.
Adımlarımı hızlandırarak yanına oturduğumda aynı zamanda suratına bakıyordum. "Günaydın," dedim gülümseyerek.
Aden ışık hızıyla bakışlarını bana doğru çevirdiğinde zorla gülümseyerek, "Günaydın," dedi.
"Neden burada oturuyorsun?" diye sorduğumda şirince gülümsüyordum.
Aden birdenbire elini belime götürdüğünde fazlasıyla ciddiydi. "Sarılalım mı?" diye sordu kadife sesiyle. "Ya da sormuyorum." Aniden yaklaşıp kollarını belime sımsıkı doladığında yüzü boynumdaydı. Sıcak kolları öylesine güvende hissetmeme sebep oluyordu içim bir anda huzurla dolmuştu.
Kollarımı yukarıya kaldırarak ensesine sardım. Şişme montumun içerisinde kaybolmuş gibiydim. Aden dudaklarını saçlarımın arasında gezdirirken aynı zamanda öpücüklere boğuyordu. "Bu an için ne kadar bekledim bilemezsin," dedi fısıldarken. "Şimdi her şeyin bu kadar hızlı gelişmesi çok saçma. Çok fazla bekledim ben seni. Çok."
Dudaklarımı boynuna bastırırken sessizce konuşuyordum. "Aden, sözlerin içimi acıtıyor. Lütfen böyle konuşma."
"Sigara içmişsin," dedi fısıldarken. Yavaşça geriye doğru çekildiğinde gözlerimin içine bakıyordu. "Bırak şunu demiştim sana."
Omuzlarımı yukarıya kaldırarak, "Alışkanlık," diye mırıldandım. Aynı zamanda elimi yüzüne götürüp yanağını okşamaya başlamıştım. "Sen bunları düşünme, nasılsın?"
"Şu an parktayız, baş başa." dedi Aden gülümserken. Yeşil gözleri öylesine sıcak bakıyordu ki bu soğuk havada içimi ısıtmıştı. "Benim için ne kadar anlamlı olduğunu hayal ile edemezsin."
Hafifçe gülümsedim. "Ne anlamı?"
"Hiç," dedi Aden başını iki yana sallayarak. Aynı zamanda sertçe yutkunmuştu. Badem elmasının titrediğini fark edebiliyordum. Bana söylemek istediği bir şey vardı ancak çekiniyor gibiydi. Dudaklarını aralamıştı, her an bir şey söyleyecek gibiydi lâkin kelimeler boğazında düğümleniyordu. Bu hâli içimin yanmasına sebep oldu.
Elimi koluna götürdüm ve telaşlı gözlerle suratına baktım. "Aden, bir şey mi oldu?"
Başını iki yana sallayarak ayağa kalktı. "Ben gidiyorum Denisa. Derse giresim yok, görüşürüz."
"Ne oldu birden?" diye sorduğumda fazlasıyla üzgün hissediyordum. Resmen beni ekiyordu, benden kaçıyordu. Beni sürekli beklerken neden şimdi benden uzaklaşma çabasına girmişti anlayamıyordum.
"Üzgünüm," dedi Aden gözlerimin içine bakarken. "Bazı şeyler ağır geliyor Denisa. Biraz kendimi dinlemem lazım. Zihnimden geçen düşünceler yorucu. Geçmiş..."
"Ne geçmiş?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
Yeşillerini irislerime kadar ulaştırarak, "Geçmiş, geçmiş." dediğinde gözleri git gide parlaklaşıyordu. Hafifçe gülümsedi. "Konuşuruz, dikkat et hemen okula git. Yazacağım."
Arkasını dönerek hızlıca yürümeye başladığında ardından öylece bakakaldım. Kımıldamaya dermanım bile yoktu. Ne söyleyeceğimi ya da ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Tek bildiğim, hayal kırıklığının pençesine düştüğümdü.
Sen beni anlat soranlara, sevmemiş gibi yaparsın.
📌
İyi geceler 🥺
İrem Aydın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
inci kolye
Teen FictionKır beni ama sonra sarıl bana, hiçbir şey yapmamış gibi. Ben yine affederim seni. ©2021 | İrem Aydın