3.9

10.1K 838 355
                                    

Gece vakti yatağımda beşyüz otuzla birlikte oturarak keyif çatmak en sevdiğim aktivitelerden biriydi. O kadar rahattım ki sanki ona sarılıp tüylerini okşadığımda tüm dertlerimi rafa kaldırıyormuşum gibi hissediyordum. Beşyüz otuz bana gerçekten çok iyi gelmişti. Ruhumu okşuyor, içimdeki yalnızlık hissini bastırmama yardımcı oluyordu.

Okuldan geldiğim gibi yatağıma uzanıp telefonumla uğraşmaya başlamıştım ve birkaç fotoğraf çekilmiştim. Her zamanki gibi ders çalışmayı ertelemiştim. Mezuna kalmaya güvenerek ders çalışmıyordum. Sanırım içimden gelmiyordu, kalemi elime aldığım an aklımdan binbir türlü tilki geçiyordu.

Aniden birinin odamın camına vurmasıyla irkildim ve beşyüz otuzla birlikte geriye doğru yaslandım. Şaşkınca cama doğru baktığımda, perde çekik olduğundan dolayı kimin vurduğunu göremiyordum. Giriş katta oturduğumuzdan dolayı muhtemelen kedi falandı.

Yavaşça perdeyi açtığımda Aden'i karşımda görmemle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yere çökmüş şirince suratıma bakarken birdenbire beyaz bir A4 kağıdını kaldırarak bana gösterdi. Üzerinde 'Duydum ki Niloya bana kırılmış.' yazıyordu. Gülmeye başladığımda sessiz olmaya çalışarak elimle ağzımı kapattım çünkü annem uyuyordu ve uyanıp Aden'i görürse, bana fazlasıyla kızabilirdi.

Bunu yaptığına inanamıyordum. Geçen gün ona 'İyi geceler.' demiştim. Mesajlaşmalarımızda 'İyi geceler.' ifadesi kırgınlığın sembolü haline gelmişti.

Aden gözlerimin içine bakarken yüzünde hafif bir gülümseme hakimdi. Birdenbire arkasından Niloya oyuncağını çıkarıp cama dayadığında kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Elimle ağzımı kapattım. Manyağın tekiydi.

Gülmemek için kendini sıkarak sessizce yatağımda duran tospik oyuncağını tuttum ve ben de cama dayadım. Aden'le Niloya ve Tospiği öpüştürüyorduk. Aden Niloya'nın başını bir sağa bir sola hareket ettirdikçe gülmekten ağlayacak gibi oluyordum. Kafayı çoktan sıyırmıştık. Aden öylesine içten gülümsüyordu ki yeşil gözleri parlıyordu, ağlıyormuş gibiydi. Gözlerimiz birleştiğinde bakışlarına içim gidiyordu. Birbirimize öylece bakmaya devam ettik. Dudaklarımız susmuştu, sadece gözlerimiz konuşuyordu. Hatta gözlerimiz öyle uzun soluklu konuşuyordu ki nefesim çoktan kesilmeye başlamıştı. Kalbimde hiç olmadığı kadar hızlı atıyor, damarlarımda gezinen kan çekiliyordu.

Camı açarsam ve konuşmaya başlarsak muhtemelen annem uyanırdı. Odaya gelirse işim biterdi. Bu yüzden camı açmadan öylece bakmaya devam ettim. Aden aniden cebinden telefonunu çıkardığında bana mesaj atacağını anlamam kısa sürmüştü. 

Kalp Kırıcı: 70'li yıllarda kavuşamayan âşıklar gibiyiz ama âşık olan tek benim

Ben: şu an sana sarılmak istedim.

Başımı kaldırıp Aden'e baktığımda gülümsediğini gördüm. Onunla mesajlaştığım anlarda nasıl hissettiğini sürekli merak ediyordum. Şimdi gülümsediğini görmek içime bitmek tükenmek bilmeyen bir heyecan aşılamıştı. Göz göze geldiğimizde bakışlarımı direkt kaçırarak telefona çevirdim.

Kalp Kırıcı: yarına erteleyelim mi sarılma olayını?

Ben: hani 2. seçenek olamazdın? cidden benimle olmak istiyor musun?

Kalp Kırıcı: sadece söylediğim kötü cümleleri hatırlıyorsun sanırım.

Kalp Kırıcı: sana sadece birkaç gün kırgın kalabilirim sonra unuturum demiştim. küs kalamam. sana özel özellik. ✔️

Suratına baktığımda ne kadar ciddi ve samimi olduğunu anlamıştım. Hâlâ üzgün gibi gözükse de beni mutlu etmeye çalışıyordu. Bu adamın âşkını kelimelerle anlatmak mümkün değildi. Kendi kırgın olsa bile hâlâ beni düşünerek mutlu etmeye çalışıyordu. Onu acılar içinde bıraktığım gecelere rağmen hâlâ bana karşı şefkatliydi. Benim ona yaptığımı, o bana yapmıyordu. 

inci kolyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin