"Uyumaya biraz daha devam edersen okula geç kalacaksın"Alnımda oluşan ağırlıkla gözlerimi açtım. Ceren alnını alnıma yaslamış gözü gözümün dibindeydi. Gülerek yüzünü ittim.
"Neden normal insanlar gibi uzandığın yerden beni izlemek yerine dibime girmeyi seçtin?"
"Çümkü normal değilim yavrum"
Geriye yatıp ne ara aldığını bilmediğim sigarasını yaktı. Üstümdeki çarşafı çıplak bedenimi kapatması için biraz daha yukarı çektim. Dün gece olanlar aklıma gelince gülmeye başladım. Sürekli olarak bana bi gülmeler geliyordu.
"Neye gülüyorsun?"
"Hiç, sen niye gülmüyorsun?"
"İçimden gülüyorum ben"
Parmakları arasındaki sigarayı dudaklarıma yaklaştırdığında uzun bir nefes alıp geri çekildim.
"Sana da günaydın Ceren"
Gülümseyip "Günaydın aşk" dedi.
İçim bir hoş olurken ona doğru dönüp yanağını sayısız öpücük bıraktım. Sonunda öpücüklerim bittiğinde kafamı omuzuna yasladım.
"Geç kalacaksın" dediğinde üstümdeki örtüyü tutarak doğruldum ve komodinin üstündeki telefonumu aldım.
"Saat daha altı buçuk"
"Tamam, kalk hazırlan. Bizimkiler saat yedi gibi kahvaltıyı hazırlar. Kahvaltıdan sonra çıkarız"
Ailesi ile kahvaltı fikri beni germişti. Daha önce ailesinden biri ile tanışmamıştım. Dün eve geldiğimizde görünürde kimse yoktu ve direkt Ceren'in odasına çıkmıştık.
"Sevgilim olarak tanışmayacaksın Ayça, sakin ol"
"Onlar sevgili olduğumuzu bilmeyebilir ama ben biliyorum"
Ofladım. Beni sevmeyebilirlerdi, bu düşünce beni germişti. Omuzumdan tutup beni kendine çekti. Kafamı göğsüne yaslayıp kolumu ona sardığımda saçlarımdan öptü.
"Bizi annene söylediğin zaman inan bana çok değerli hissettim ve mutlu oldum. Ben de söylemek isterdim ama ben senin gibi ailemle yakın değilim ve"
Muhtemelen beni sevgilisi olarak tanıştırmadığı için yüzümün düştüğünü düşünmüştü. Bu düşüncesini bozmadım ve sonrasında diyeceklerini merakla bekledim. Nefesini sertçe dışarı verdiğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Gözlerini kapatmıştı ve fazla ciddi duruyordu.
"Benim annem ve babam boşandı. Annem başka bir adamla evliliğinde ayağına bağ olmayayım diye beni dokuz yaşımda babama bıraktı. Uzun süre babamla tek yaşadıktan sonra o da evlendi. Sedef abla iyi biri, üvey kardeşim Ali de öyle"
İlk defa duyduğum onun hakkındaki bu gerçekler ben de şok etkisi yaratmıştı. Şaşkınlığıma gülüp dudağıma küçük bir öpücük bıraktı.
"Daha önce kimseye bunları anlatmamıştım"
Gözlerimden süzülen yaşları parmaklarıyla sildikten sonra alnımı öptü. "Neden ağlıyorsun?"
"Bilmiyorum" diyip ona sarıldım.
Bir anda çok fazla duyguya maruz kalmıştım ve bu gözümden yaş gelmesine sebep olmuştu. Onun bu kadar kapalı olmasının sebebi çocukken yaşadıklarıydı ve bugün bana kendini açmıştı. İçimde hem mutluluk hem de garip bir hüzün vardı.
"Çok duygu doldum ondan galiba"
Geri çekilip ona baktığımda gözlerimin altını öptü. "Olsun, yinede ağlama"
Gülümsemesiyle gülümsedim. O karşımda bana hep böyle güzel bakacaksa tüm hayatım boyunca ağlamayabilirdim. "Tamam, ağlamam"
"Tuzu uzatır mısın bebeğim?"
Ceren'in söylediği son sözle şaşkınlıkla ona döndüm. Gülümsedi. Ailesiyle aynı kahvaltı masasında bana bebeğim demişti, baya olağan.
Kardeşi "Al abla" diyip tuzluğu uzattığında sonunda şaşkınlığım geçti ve önüme döndüm.
"Ayça, Ceren bu aralar fazla mutlu. Sen sebebini biliyor musun?"
Sedef ablanın sorusuyla Ali "Beni lunaparka götürdü" diye bağırdı.
Ali'nin dediği şey gülmeme sebep olmuştu. O da haklıydı, Ceren normalde birini durduk yere lunaparka götürmezdi. Mutluluğunda etkim olması beni daha mutlu yapıyordu.
"Bilmiyorum. Artık okula gitmiyor, belki ondandır"
Sedef abla gülerek "Olabilir" dedi.
Tatlı ve samimi bir insandı. Bakışlarım babasına kaydığında onun hiç öyle olmadığına emin olmuştum. Yüzü fazla ciddiydi ve çok az konuşmuştu. Ceren uzun süre ciddi ve sessiz olan bu adamla yaşamıştı, belki de zamanla babasına benzemişti.
Ceren "Kahvaltın bittiyse kalkalım mı?" diye sorduğunda onu dönüp evet anlamında kafamı salladım.
"Ali'yi lunaparka götürmüşsün" eli elimi bulup tuttuğunda "Evet" dedi.
"Kıskanıyor gibiyim"
"Yedi yaşındaki çocuğu mu kıskanıyor gibisin?"
Durup "Olamaz mı?" diye sordum.
"Olabilir ruh hastası"
Omuzuna vurmamla güldü. "Beni de lunaparka götür Ceren Atay"
"Tamam, hemen şimdi gidelim Ayça Yıldırım"
Sevinçle ellerimi çırpmamla "Saçma sapan konuşma be" diyip yürümeye devam etti.
Olduğum yerde durup şaşkınca arkasından kısa süreli baksamda sonrasında koşup ona yetiştim.
"Bugün iki sınavınız var, unuttunuz galiba okul birincisi olan hanımefendi"
Onun hatırlattığı bu gerçek alnıma vurmama sebep olmuştu. Aşk ben de zeka geriliği oluşturmuştu, elveda okul birinciliğim.
"Sınavların bitince gideriz"
Omuzuna sarılıp "Söz mü?" diye sordum.
"Söz"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız |gxg|
RandomBazen kendinizi o kadar çok inandırırsınız ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığınız olacak olanı oldurtmaz.