"Salakça bir şey yapma" göz devirdim."Duru, gelmesine bir saat kaldı ve ben ne giysem karar veremiyorum" dolabıma bıkkınca bakmaya devam ettim.
"Elbise giysem çok mu abartı olur?"
"Yoo Ayça. Evinde ders çalışacaksınız. Bence elbise gayet doğal"
Gülerek siyah bir tişörtümü alıp baktım. "Şu an üzerinde ne var?" diye sormasıyla kafamı eğip üzerime baktım.
"Pembe renk üzerinde ayı deseni olan pijama takımım, ayaklarımda ise tavşan pandiflerim. Ve saçım da baya baya dağınık topuz. Bence böyle de çok güzelim" güldü.
"Kesinlikle. Yalnız şansın ne kadar mükemmelse annen de evde yok. Şimdi sen eve kız mı atıyorsun?"
"Aynen Duru. Ceren'i eve atıyorum" siyah tişörtü katlayıp yerine koydum. Kapının çalmasıyla ofladım.
"Açtın şom ağzını işte. Kesin annem geldi" masanın üzerindeki telefonu alıp cevap vermesine izin vermeden yüzüne kapattım.
Söylenerek kapıyı açtım.
Elinde poşetle ve tüm güzelliğiyle karşımda duran Ceren ile göz göze gelince gülümsedim. Kesinlikle annem gelmemişti.
"Hoş geldin" geri çekilmemle içeri girdi.
Kapıyı kapatıp ona doğru döndüm. Beni süzmesiyle gülümsedim. Bana bakması hoşuma gidiyordu.
"Pijamaların güzelmiş" demesiyle gözlerim olabildiğince açılırken kafamı eğip kıyafetlerime baktım. Odama koşmak için hamle yaptığımda kolumdan tuttu.
"Değiştirmene gerek yok" elini kolumdan çekti. "Topuzunu beğendim" gülümseyerek bakışlarımı kaçırdım.
"Lavabo nerde?" en doğal halimi de beğendiğine göre artık evlenebildik.
"Lavabo nerde Ayça?" kafamı kaldırıp Ceren'e baktım. "Koridorda ilk kapı"
Elindeki poşeti elime tutuşturup çantasını çıkarttı ve yere bıraktı. Yanımdan geçip giderken poşetin içine baktım. Cips ve çikolata almıştı. Kesinlikle evlenmeliydik.
Suyu masaya bırakıp masaya doğru eğildim. "Cidden hala da çözemedin mi?" cipsten iki tane alıp ağzına attı.
"Kolayları çözüp zorları bana bıraktın" bahaneleri çoktu. Elindeki kalemi aldım. Biraz daha eğilip soruyu okudum.
"Bak şimdi" diyerek şıkları inceledim. "Üssü yedi olduğu için bir kere A ve D şıkkını eliyoruz. B şıkkını zaten pozitif olduğu için sen baştan elemişsin. İki şık kaldı. İki saat formülden gitmek yerine şıklardan gidebilirsin. Daha kolay ve hızlı" kafamı çevirip ona baktım. Soruya değil, bana bakıyordu.
Bakışlarımı kaçırırken "Anladın mı?" diye sordum.
Kafasını sallayıp elimdeki kalemi aldı. Doğrulup derince nefes alıp verdim. Kalemi kitabın arasına koyup kapağı kapattı.
"Biraz mola verelim" oysa daha yeni başlamıştık. Masanın üzerindeki bardağı aldı ve tek dikişte içindeki suyu bitirdi. Çok fazla su içmiyor muydu?
"Evde kimse yok mu?" diye sormasıyla "Yok" dedim.
Sessizlik oluşunca "Acıktın mı bu arada?" diye sordum.
"Evet, pizza söyledim" pizza mı söylemiş?
Kapının çalmasıyla ayağa kalktı. "Hah, geldi işte" yanımdan geçip odamdan çıkarken şaşkınca arkasından baktım. Öküz geldi öküz gidecekti.
Ceren'in "Ayça" diye bağırmasıyla irkildim. Odamdan çıkıp kapıya gittim.
Üst kattaki ailenin küçük kızı kapının önünde elinde defteriyle ve kalemiyle durmuş bana bakıyordu.
"Ayça abla, bazı yerleri yapamadım. Acaba yardım eder misin?" kafamı çevirip Ceren'e baktım.
"Çok mu?" diye sordu Ceren.
"Sadece dört soru" dediğinde Ceren kapıyı açıp Elif'e yol verdi.
"Ben çözerim. Ver bakalım defterini" Ceren Elif'in elindeki defteri alırken kapıyı kapattım. Ceren olduğu yere oturup defteri açtı. Elif de yanına otururken onlara bakıp gülümsedim.
Ceren ile çocuğumuz olsa ne güzel olurdu.
Elif gidince kapıyı kapatıp bana doğru döndü. "Pizza nerde kaldı?"
"Yanlış adres vermiş olmayasın?" kafasını belli belirsiz salladı.
"Makarna yapabiliyorum" dememle gülümsedi. "Ha yok dersen, bir daha pizza söyleyebiliriz" gözlerini tavana dikip düşündü.
"Ölüm mü? Pizza mı?" göz devirdim.
"Sosu ben yaparım" omuzum üzerinden kafamı çevirip ona baktım. "Domates" diyerek buzdolabını açtı. Domates demesine anlam veremesemde gülmemek için kendimi tuttum.
"Bakma. Bu çok özel bir tarif" peh.
"Sosun neresi özel olabilir?" dolabın kapağını kapatıp elindeki domatesleri tezgaha bıraktı.
"Yedikten sonra da aynı soruyu sorabilirsin" domatesleri yıkamaya başladı.
"Bakma Ayça" oflayarak önüme döndüm.
Kim derdi ki Ceren Atay evimde makarna sosu yapacak ve benden tarifini gizleyecek?
"Küçük bir tabak nerden bulabilirim?" diye sormasıyla kafamı hafif yukarı kaldırıp "Ordan" dedim.
Elindeki kaşığı bırakıp arkama geçti. Ben makarnanın suyunu süzerken bunu yapmasaydı çok daha iyi olurdu. Elini lavaboya koyup dolabın kapağını açtı. Bedenini bana yaslayıp yukarıya uzandı. Nefesimi tutup elimdeki makarnayı dökmemeye çalıştım. Geri çekildiğinde nefesimi sertçe dışarı verdim.
"Şimdi çok az da kekik atıcam ve biticek" az önce onun yüzünden kalpten gidiyordum o ise hala da sos derdindeydi.
"Ayça sana diyorum" bağırmasıyla irkildim.
"Efendim" onun yüzünden dalıp gittiğim yetmiyormuş gibi birde ondan azar işitiyordum.
"Kekik nerde? Bulamadım" anlamsızca ona baktım.
"Kekik Ayça. Nerde Ayça? Kekik. Ayça. Kekik nerde Ayça?" göz devirdim.
"Kekik Ceren. Üçüncü çekmece Ceren. Kekik üçüncü çekmecede Ceren. Bunu sana üç kez söyledim Ceren" gülümsedi.
"Bir daha söyle Ayça"
![](https://img.wattpad.com/cover/201625411-288-k600662.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız |gxg|
RandomBazen kendinizi o kadar çok inandırırsınız ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığınız olacak olanı oldurtmaz.