'2

6K 432 81
                                    


"Ayça en arkaya geç" önümdeki kalabalığı aşıp duvar kenarının en arka sırasına ilerledim. Sırayı itip en köşeye oturdum. Hoca diğer öğrencileri de oturturken kalemliğimden kalemimi çıkardım ve sıraya çok cool bir A harfi çizmeye başladım.

İkinci soruyu okumaya başlamamla eş zamanlı kapı açıldı. Aldırış etmeden soruyu okumaya devam ettim.

"Geç kaldığım için özür dilerim. Sınıfları karıştırdım" tanıdık sesle kafamı kaldırdım. Ceren'i görmemle nefesimi tuttum. Bu kadar güzellik fazlaydı.

"Sorun değil" diyen hoca ayağa kalkarak etrafa baktı. "Ayça'nın yanına geç"

Hocanın bana bakarak söylediği cümleden sonra Ceren kafasını çevirip bana baktı. Göz göze gelmemizle kafamı önüme eğdim. Derince nefes alıp verdim ve soruya odaklanmaya çalıştım. Tabiki de odaklanamadım, Ceren yanıma oturacaktı. Düşüncesi bile çığlık arttırdı.

Sırayı yavaşça itip yanıma oturdu. Ona bakmamak için kendimle savaş verirken ikinci soruyu dördüncü kez okuyordum.

"Fazladan kalemin var mı?" kafamı çevirip ona baktım.

Dediği şeyi algılamak için kısa süre yüzüne baktıktan sonra abartılı bir şekilde kafamı salladım. Ani bir hareketle elimdeki kalemi ona uzattım. İlk başta aşırı ciddi olan yüzü kısa bir süreliğine gülümsedikten sonra elimdeki kalemi aldı.

Onu hiç kahkaha atarken görmemiştim. Nadir gülümserdi ve bu sefer sebebi bendim. Kalbim hızlanırken kahkaha atma isteğimi bastırdım.

"Sağol" içimden bir şey değil diyip kafamı salladıktan sonra önüme döndüm. Eğer cevap vermek için ağzımı açsaydım bir şey değil demeden önce çığlık atardım. Kalemliğimden diğer kalemimi aldım ve ikinci soruyu beşinci kez okumaya başladım.

Elimi kaldırmamla hoca bana doğru geldi. "Kontröl ettin mi?" sanki üçüncü sınıftayız. "Ettim" diyerek kağıdı hocaya uzattım.

Hoca kağıdı elimden aldıktan sonra uzaklaşırken arkama yaslandım. Kafamı çevirip belli etmeden Ceren'e bakmaya başladım. Yanaklarını şişirmiş kalemi belli aralıklarla sıraya vuruyordu. Şu an o kadar tatlıydı ki. Nefesini sertçe verip kalemi sıraya bıraktı. Kesinlikle o kalemi saklayacaktım. Sol bileğindeki tokayı çıkartıp sağ eline aldı. Kumral saçlarını anlamadığım bir hızda topuz yaptı. Bakışlarımı ondan çekip kağıdına baktım. Üç ve beşinci sorusu boştu. Kafamı hafif kaldırıp hocaya baktım. Kağıtları düzeltiyordu.

"Üç A, beş E" kafasını çevirip bana baktı.

"İkinci soruyu da yanlış yapmışsın. Orda yanlıştır diye değil doğrudur diye soruyor" bakışlarımı kağıttan çekip ona baktım.

Düz bir ifadeyle bana bakıyordu. Zaten yüz ifadesi çoğunlukla düzdü. Bir şey demeden önüne döndü. Adını ve soyadını yazdıktan sonra elini kaldırdı. Bu hareketi karşısında kaşlarımı çattım. Hoca gelip onun kağıdını alırken önüme döndüm. Dediklerimi yapmadan kağıdını vermesi beni sinirlendirmişti. Kalemimi önüme bırakmasıyla kafamı çevirip ona baktım. Ellerini hırkasının cebine koyup arkasına yaslandı.

"Neden doğru cevapları işaretlemeden kağıdını verdin?" bana doğru döndü.

Gözlerime kısa bir süre baktıktan sonra yüzümde göz gezdirdi. Ve bunu iki defa hiçbir şey demeden yapınca bakışlarımı kaçırdım. Bir soru sormuştum ve cevap vermek yerine sadece bakmıştı. Şu an kızardığıma emindim. Zilin çalmasıyla bir şey demeden sırayı itip ayağa kalktı. Ben arkasından şaşkınca bakarken sınıftan çıktı.

"Ayça" test kitabının kapağını kapattı. "Söz aramızda kalacak"

"Duru çok fazla ses yapıyorsun. Birazdan bizi atacaklar"

Kütüphanede bağırarak telefonla konuştuğu yetmiyormuş gibi şimdi de benim kimden hoşlandığımı sorup duruyordu.

"Lütfeeen anlat" kısık sesle söylediği cümleden sonra en masum bakışını atmıştı. "Hoşlanma denemez" diyerek konuya girmemle gözleri açıldı.

Bir cevap almadan vazgeçmeyecekti. Her şeyi değil ama bir kaç şeyi bilebilirdi.

"Bu sadece" derince nefes alıp verdim. "Ben bilmiyorum Duru"

"Biri var mı? Tüm konu bu" belli belirsiz kafamı salladım.

"Biri var" önümüzdeki hareketlilik ile kafamı kaldırıp baktım.

Ulaş ve Beyza ellerindeki kitapları masaya bırakırken Ceren sandalyelerden birini çekip oturdu. Tesadüf diyemiycektim çünkü onların her gün bu saatlerde kütüphaneye geldiğini biliyordum. Bu yüzden zaten buradaydım. Ceren kulaklıklarını taktıktan sonra kafasını arkaya atıp gözlerini kapattı.

"Biri var ama ne manada var bilmiyorum. Sürekli onu görmek istiyorum, sürekli onunla konuşmak istiyorum, sürekli onu düşünüyorum" gülümsedim. "İnan bana birini düşünürken paragraf sorusu çözmek çok zor"

Duru bir şey söylemediğinde konuşmaya devam ettim.

"Onun fazla mükemmel olduğunu biliyorum ve bazen bunun sadece bir hayranlık olduğunu düşünüyorum. Ama onu her gördüğümde normalden hızlı atan kalbim sayesinde ona sadece hayran olmadığımı biliyorum. Fazlası var ve ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Hem bu, bu çok imkansız" Ceren'in gözlerini açmasıyla göz göze gelmemek için kafamı çevirip Duru'ya baktım.

"Ben sanırım çok yanlış birine aşık oldum Duru" Duru kafasını bana doğru çevirip şaşkınca baktı.

"O kişi Ceren mi?"

İmkansız |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin