Ceren Dilan'a yumruk atınca ağzım şaşkınlıkla açıldı. Ben koşarak merdivenlerden inip yanlarına giderken biri Ceren'e yumruk attı, benim canım acıdı lan. Ceren geri sendelerken başka biri çıkıp Ceren'e yumruk atana kafa attı. Daha sonrasında yumruklar havada uçuşurken Ceren için araya gireyim derken birinden anlamsızca tokat yemiştim, acımıştı. Herkes sanki bir olay bekliyormuş kavga etmek için. Ben Ceren'i kolundan tutup çekerken Dilan ayağa kalkmıştı ve beni geri itmesiyle yere düşmüştüm. Anın etkisiyle ben çığlık atınca herkes durup bana bakmıştı. Elimin üstüne düşmüştüm, acımıştı. Ceren ile göz göze gelince gülümsedim. Ceren önüne döndü ve Dilan'ı yakasından tutup kendine doğru çekti. Ve her şey Ceren'in Dilan'a kafa attıktan sonra salona beden hocasının girmesiyle son buldu."Ben nasıl kişilere takımı emanet etmişim?" beden hocasının bağırmasıyla yüzümü ekşittim.
"Ayça sen ne alaka?" müdür yardımcısının sorusuyla herkes bana dönmüştü.
"Ben izliyordum hocam" yanımdaki kız sessizce güldü.
"Olay Ceren ve Dilan arasında oldu diyorsunuz da sizin bu haliniz ne?" Ceren'e yumruk atan kız öne çıktı.
"Biz ayırmaya çalıştık" demesiyle "Yumruk atarak mı ayırıyorsun?" diye sordum.
Herkes aynı anda konuşmaya başlayınca müdür "Yeter" diye bağırdı.
Dilan öne çıktı. "Ben Özge'yi itince Ceren bana yumruk attı. Sonrasında ise devamı geldi"
Müdürün "Ceren" demesiyle arkamda duran Ceren de öne çıktı. Öne çıkışı bile güzeldi kızın.
Ceren "Özge'yi itince kendimi tutamadım ve ona yumruk attım. Benim hatam" dedi.
"Takım kaptanlığını böyle mi yapıyorsun?" birisi bedencinin ağzına vurmalıydı.
"Helin doğru söylüyor. Geri kalan sadece bizi ayırmaya çalıştı" ağzım şaşkınlıkla açıldı.
"Ve ben artık takım kaptanı olmak istemiyorum hocam" diye de ekledi.
"Ceren dışında hepiniz çıkın" dedi müdür. Yanımdaki kız kolumdan tutup beni de beraberinde sürükledi.
"Neden yalan söyledi?" diye sormamla Özge "Eğer yalan söylemeseydi ben de dahil burdaki dört kişi uzaklaştırma alırdık" dedi. Kaşlarımı çattım.
"Basketbol takımı olarak fazla belalıyız" dedi adını bilmediğim kısa saçlı kız.
"Maçlarda gereğinden fazla olay çıkardık. Daha önce de kendi aramızda kavga olmuştu. Çoğu olay göz ardı edilsede çok kez uyarı aldık. Bu bize verilen son şanstı" diye ekledi sarışın olan.
"Ceren'in Dilan ile zaten arasında sorun vardı ama şu ana kadar Ceren hiçbir kavgaya karışmamıştı. Hele de bir kavgayı asla ilk başlatan olmamıştı. Aramızda en sabırlı olan odur" Özge'yi onaylayan bir kaç mırıltı çıktı hepsinden.
"Ceren eğer takımdan atılırsa ben de çıkarım" dedi sarışın olan. Diğerleri de aynı şeyleri söylerken nefesimi sertçe dışarı verdim.
Hepsi manyaktı. Ceren'i ve takımı önemseyip bide üstüne bunları bilmelerine rağmen kavgayı ayırmak yerine dahil olmuşlardı. Manyaklar.
Ceren odadan çıkınca hepimiz ayağa kalktık.
"Ne oldu?" diye sordu sarışın kız benim önüme geçerek. "Sorun yok" dedi Ceren.
Hepsi aynı anda farklı sorular sorarken Ceren düz ifadeyle bana bakıyordu.
"Kızlar yeter" diyerek hepsini susturdu.
"Sorun yok dediysem yoktur. Uzatmaya gerek yok" hiç dedikodu insanı değildi. Her şeyi kısa kesiyordu.
"Ayça yürü" dedikten sonra benden bir cevap beklemeden merdivenlere yöneldi.
Kızların hepsi bana dönerken Ceren'in arkasından şaşkınca baktım. Bana mı demişti?
"Gitsene peşinden kızım" diyerek biri beni ittirince kendime geldim. Kafamı sağa sola sallayıp hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. Merdivenlerde ayağım takılınca son anda düşmekten kurtulup demirleri tuttum. Daha dikkatli ve seri adımlar atarken arkamdan gülme sesleri geliyordu.
"Ne oldu? Ne dediler? Niye anlatmıyorsun?" lavabonun kapısını kitledi.
Cebinden sigara paketini çıkartırken "Bir daha yakalanmak istemeyiz" dedi.
Ben ondan bir cevap beklerken o hiçbir şey demeden sigarasını yaktı.
"Anlatacak mısın?" sigarayı dudakları arasından aldı. "Ne anlatmamı istiyorsun?" anlamsızca ona baktım. Sorularım belliydi.
"Ne duymak istiyorsan onu cevap olarak kabul et" sigaranın dumanını yüzüme üfledi. Yüzümü ekşitip geri çekildim.
"Elin acıyor mu?" kafasını eğip sargılı elime baktı.
"Acımıyor. Senin yanağın acıyor mu?" kız nasıl vurduysa yanağının sol kısmı hala da kızarıktı.
"Çok az sızlıyor" dedi elini yanağına atarak.
Tüm cesaretimi topladım ve bakışlarımı kaçırdım. "Öpeyim mi? Belki geçer"
Gülerek "Geçeceğini sanmıyorum" dedi. Göz devirdim, öküz geldi öküz gidecekti.
"Ama denemekten zarar gelmez" diyerek yanağını bana doğru çevirdi.
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
"Daha çok bekleyecek miyim Ayça?" çok heyecanlanmıştım amk.
Parmak uçlarımda yükselip dudaklarımı yanağına bastırdım. Kısa bir süre bekledikten sonra öpüp geri çekildim. Yanına, duvara yaslandım. Yüzümü bu halde görmesini istemezdim. Yanaklarım kızarmıştı ve yüzümde aptal bir gülümseme vardı. Yanakları o kadar yumuşaktı ki tekrar tekrar öpme isteği uyandırıyordu.
"Geçmedi" diyerek sigarasını içmeye devam etti.
Kafamı da duvara yasladım ve dudaklarımı yaladım. Onun yakınında olmaktan daha güzel hissettirecek bir şey olmadığını düşünmüştüm, yanılmıştım.
"Maç tarihleri değişmiş. Haftaya çarşamba karşı okulla maç var. Gelir misin?" şu ana kadar hiçbir maçını kaçırmamıştım. Hepsine gitmiştim. Ama ilk defa birine beni kendisi çağırıyordu.
"O-olur"
"Cips ve kola bu sefer benden" gözlerimi kaçırıp güldüm. Kafasını kapıya yasladı ve sessizce sigarasını içmeye devam etti.
Zilin çalmasıyla Ceren ofladı. Derste olan herkes tenefüse çıkarken sigarayı söndürüp cebine attı ve lavabonun pencerelerini açtı.
"Hadi gidelim" diyerek kapının kilidini açtı. Kapıyı açıp bana yol vermesini umdum. Ama olmadı. Kapıyı açtı ve çıktı. Ben de arkasından onu takip ettim.
Günün anlam ve önemi, Ceren'i öpmüştüm. Elimle ağzımı kapatıp çığlık atmamla arkasına dönüp garipçe bana bakmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız |gxg|
SonstigesBazen kendinizi o kadar çok inandırırsınız ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığınız olacak olanı oldurtmaz.