'8

4.3K 369 110
                                        


Gözlüğümü işaret parmağımla düzeltip okula girdim. Konserden sonra bir hafta geçmişti ve ben Ceren'i bir hafta boyunca sadece üç kere görebilmiştim. Sınıfından çıkmıyordu ve bu çok sinir bozucuydu. Beyza ve Duru ise konserden sonra samimiyeti ilerletmiş sürekli konuşuyorlardı. Ben de denk geldikçe Ulaş ile konuşuyordum ve Fatih benimle uğraşmayı bırakmıştı. Konserin bir artısı daha olmuştu, Ceren'in dört yıldır aradığım numarası artık bende vardı.

Sınıfa girince en arkada oturan Duru'nun yanına çantamı attım. Hayır, tüm çalışkan öğrenciler en önde oturmazdı. Çünkü hoca ders işlerken en arka sırada soru çok daha kolay çözülürdü.

Ders boştu ve herkes kendi halinde takılırken telefonumla uğraşmaktan sıkılmıştım. Kafamı çevirdiğimde Duru'nun uyuduğunu gördüm. Sıradan kalktım ve yavaşça hırkamı üzerine örttüm. Sıraları birleştirmiş kart oyunu oynayanlarının yanından geçip sınıftan çıktım.

Alt kata inip kütüphaneye gittim. Kapısı kapalıydı, açık olsa şaşırırdım zaten.

Oflayarak az önce indiğim merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Koridorun başındaki kızlar lavabosuna yöneldim. Kapıyı kapatıp bir kaç adım attım. Aldığım yoğun sigara kokusuyla kaşlarımı çattım. Merakla kafamı eğip duvarın arkasına baktım.

Ceren yerde bağdaş kurmuş otururken duvara yaslanmıştı. Gözleri kapalı sigara içiyordu. İstemsizce gülümsedim. Resmen iki gündür onu göremiyordum. Bu bir işaret değildi de neydi? Duvar arkasından çıkıp aynadan kendime baktıktan sonra ona doğru bir adım attım.

"Sigara içtiğini bilmiyordum" gözlerini açtı.

"Ben de ders esnasında lavaboya geldiğini bilmiyordum" bir kere de iğnelemeden normal düz konuşsa acaba ne olurdu?

"Ve hayır sigara içmiyorum" sigarasını yere bastırıp söndürdü. Cebinden bir sigara daha çıkarıp dudakları arasına koydu.

"Yalan söylemeyi beceremiyorsun" dedim ona doğru adım atarken.

O sigarasını yakarken ben de yere, yanına oturup arkama yaslandım. Normalde olsa lavabonun yerine asla oturmazdım. Ama şu an oldukça temizdi ve Ceren yerde oturuyordu, yeterli nedenler.

"Senin çözmen gereken sorular yok mu?" çok komikti.

Parmakları arasındaki sigaraya bakmam ile bana uzattı. Parmakları arasından sigarayı alıp oldukça küçük bir nefes aldım. Sigarayı dudaklarım arasından çekmemle dumanı vermeyi beceremedim ve öksürmeye başladım. Ceren parmaklarım arasındaki sigarayı aldı.

"Daha önce hiç sigara içmedin mi?" öksürmem durunca kafamı çevirip ona baktım. "Nargile içtim"

Bir süre ciddi şekilde yüzüme baktıktan sonra güldü. Bu gülüş fazlasıyla kısaydı ve gördüğüm ilk gülüşüydü. Resmen kıza tekrar tekrar aşık oluyordum.

"Seri köz getirin diye bağırmışlığım da var" gülümsedi.

"Getirdiler mi peki?"

"Hayır getirmediler" istemeden güldüm. Sigarasının dumanını yüzüme doğru üfleyince kafamı biraz geri çektim.

"Neden ve ne zaman?" diye sordu sigarasını yere bastırıp söndürürken, oysa daha bitmemişti.

"Üzgündüm biraz. Ve kuzenim zorla götürmüştü. Onuncu sınıftım ve masumdum" kafasını duvara yasladı, gözleri hafif kısık bana bakıyordu.

"Neden üzgündün?" Ceren ve Ulaş'ı sevgili sanmıştım, benim için bir yıkımdı. "Hatırlamıyorum"

"En sevdiğin renk ne?" şaşkınca ona baktım. Bana ciddi ciddi en sevdiğim rengi mi sormuştu?

"En sevdiğim renk siyah da neden sordun?" omuz silkti. En sevdiğim renk siyahtı çünkü Ceren hep siyah renk giyiniyordu.

"Senin ne?" diye sormamla "Sarı" dedi. Şaşkınca ona baktım, ben siyah diye düşünmüştüm. Hem sarı ve siyah çok uzak renklerdi.

"Hiç sarı renginde bir şey giyerken görmedim seni"

"En sevdiğin çiçek ne?" güldüm. Sanırım içtiği sigaralar onda kafa yapmıştı. "Ne yapacaksın?"

"Belki çi-" Ceren cümlesini bitirmeden sustu. Adım seslerini duymamla kafamı çevirdim. Okulun hademesi önce bize sonra da yerdeki sigaralara baktı.

"Ders saati lavaboda sigara içmek, bu ne cesaret? Bu ne kendini bilmezlik?"

Kafamı önüme eğmiş parmaklarımla oynuyordum. Sabahtan beri müdür bağırıyordu ve başım ağrımaya başlamıştı.

"Ayça özellikle de sen" kafamı kaldırıp müdüre baktım.

"Böyle bir şeyi nasıl yaparsın?" bakışlarımı kaçırdım.

Gayet rahat yaptım işte, ne uzatıyorsun?

"Fazla abartmadınız mı?" kafamı çevirip şaşkınca Ceren'e baktım. "Artık bağırmayı bırakıp bir sonuca varmaya ne dersiniz?"

Ben müdür olsaydım ve Ceren bana böyle bir soru sorsaydı çok kırılırdım.

"Hocam ben içtim sigaraları. Ceren sadece yanımda oturuyordu" ikisi de şaşkınca bana baktı. Ceren ağzını açtı ama bir şey demeden geri kapattı.

"Tenefüste bahçedeki çöpleri toplarsınız, şimdi çıkın odamdan" ney?

En azından okuldan sonra bir yeri temizleme cezası bekliyordum, her kitapta öyle olmuyor muydu? Romantik anlar falan filan. Birde okulda kilitli kalsaydık benim için ceza değil kesinlikle ödül olurdu.

Ceren kapıyı açıp bana yol verdi. Ben çıktıktan sonra oda çıkıp kapıyı kapattı. "Tenefüste bahçedeki çöpleri toplamada kolay gelsin"

Yürümesiyle "Hey, o ne demek?" diye bağırdım. Arkasını dönüp bana baktı. "Ne anladıysan o"

Ceren siyah torbayı tutarken ben de içine çöpleri atarken gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Senin o havalı hallerin müdür denk gelene kadarmış dememek için kendimi zor tutuyordum.

"Pis pis sırıtma Ayça" demesiyle kendimi tutamadım ve güldüm.

Okuldaki çoğu kişi bizi izliyordu. Okulun örnek öğrencisi ve en güzel kızı beraber çöp topluyordu, bence baya haklılar bakmakta.

"Ne bakıyorsunuz?" Ceren'in bağırma sesi bahçede yankı yapmıştı ve herkes yavaş yavaş önüne dönmüştü. Ben bile korkmuştum.

Yerdeki çikolata kabını alıp Ceren'in tuttuğu siyah torbanın içine attım. Çok ciddi ve sinirliydi.

Gülmemek için alt dudağımı ısırdım ve "Ne anladıysan o" dedim.

"Komik mi Ayça?" kafamı salladım.

Bir süre sessizce bana baktıktan sonra "Boş konuşmayı bırak ve çöpleri toplamaya devam et" dedi.

O kafasını başka tarafa çevirince gülüp yerdeki çöpleri toplamaya devam ettim.

İmkansız |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin