"Yani diyorum ki" kafamı çevirip ona baktım."Ne diyorum ben de bilmiyorum" güldüm.
"Soruma cevap vermeye ne dersin Güneş?"
"Hayır derim"
Göz devirdim. Ceren ile aralarında bir sorun vardı, bu bariz belliydi. Güneş ve Ceren bir haftadır ne zaman aynı ortamda bulunsa ortam geriliyordu.
"Güneş, ne oldu? Anlatsana ya"
Cevap vermedi. Ceren'e sorsam zaten cevap vermezdi, Güneş'in cevap verme ihtimali daha yüksekti.
"Aramızda bir sorun yok" Güneş Ceren'den daha beter çıkmıştı.
"Emin misin?" kafasını salladı.
Çalan düdükle irkildim. Ceren sahanın ortasına doğru yürürken Güneş yanımdan kalktı.
"Cidden bir sorun yok Ayça"
Gülümsedi, sanırım daha inandırıcı olmak için gülümsedi. Güneş sahaya inerken arkasından bakıp iç çektim.
"Göt herif" yanıma oturan Duru'ya baktım. Fazla sinirli gözüküyordu.
"Ne oldu?"
"Kantinci ile kavga ettim, göt beyinli adam" gülmemek için kendimi tuttum.
"Neden?" diye sormamla "Anlattırıp daha da sinirlendirme beni" dedi. Anlatırken daha da sinirleniyordu, fazlasıyla.
"Ulaş da sinirlendirdi beni zaten" asıl mesele anlaşılmıştı.
"Sonra anlatırsın" dedim sahaya doğru dönerken.
"Maç saat kaçta başlıyor?" telefonumdan saate baktım. "Rakip takım bir saat sonra gelicek. Şimdi kendi aralarında antreman yapıyorlar"
"Beyza'ya söyle yiyecek bir şeyler alıp da gelsin. Çünkü ben hiçbir şey alamadım" kafamı salladım. Yiyeceksiz olmazdı.
İlk defa tribünleri bu kadar kalabalık görüyordum. Çeyrek final maçıydı ve bizim okulda oluyordu. Bir bakıma normaldi. Okulun çoğu derse girmek yerine hocalarla beraber maçı izlemeye gelmişti. Biz en önlerde otururken sesi en çok çıkan Beyza'ydı. Karşı takım öndeydi ve garip bir şekilde bu bizim tarafın daha çok bağırmasına yol açmıştı, tersten etki. Güneş sahanın her yerinde gibiydi. Top nerdeyse oraya koşuyordu. Ceren ve Özge daha çok sayı yaparken diğer iki kız genelde savunma yapıyordu.
Beyza'nın Ceren sayı yapınca bağırmasıyla yüzümü ekşittim. Ceren bize bakıp gülümsemişti. Beyza'nın sesi yüzünden gülümsemesine mutlu bile olamamıştım.
Beyza ellerini birbirine vururken Duru kolundan tutup onu oturtmuştu. "Sen her maç böyle bağıracak mısın?" diye sormamla kafasını salladı.
Güneş oyundan çıkmıştı. O soyunma odasına doğru giderken şaşkınca arkasından baktım. Maçın bitmesine daha vardı. Bacağını tuttuğunu görünce yerimden kalktım.
"Ne oldu?" diye sordu Beyza.
"Sanırım Güneş sakatlandı" oturakların üzerinden eşyalarımı aldım.
"Yukardaki merdivenlerden soyunma odasına giriş var" dedi Duru. Ona bunu nerden biliyorsun diye sormayı aklıma kazıdıktan sonra merdivenlere yöneldim.
"İyi misin?" kapıyı kapatıp ona baktım. Bacağında olan elini çekti.
"İyiyim"
İnanmamıştım. Yanına gidip önünde çöktüm ve tuttuğu yere baktım.
"Ne oldu?" parmaklarımı kızarmış kısma sürmemle inledi.
"Bilmiyorum. Sonradan fark ettim"
Her maç bir yerini yaralamaya sözü var gibiydi.
"Ben iyiyim. Sen git maçı izle. Bir duş alsam geçer ya"
"Sen bu haldeyken ben maç mı izliyecem?" belli belirsiz kafasını salladı.
Ayağa kalkıp elimi ona uzattım. "Hadi kalk hastaneye gidelim"
"Ayça iyiyim. Duş aldıktan sonra krem de sürerim hiçbir şey olmaz"
"Saçma sapan konuşma da kalk Güneş" nefesini sertçe dışarı verdi.
"Vazgeçmeyeceksin, değil mi?" kafamı salladım. Elimi tutmasıyla kolunu tutup kalkmasına yardımcı oldum.
"Bak, hiçbir şeyim yok-" ona ters bir bakış atmamla sustu. Hastahaneye geldiğimizden beri boş yapıyordu.
"En azından ilaç falan verirler, hem nerden biliyorsun hiçbir şeyin yok?"
"Bir şeyim olsaydı doktor derdi Ayça. Sabahtan beri boşu boşuna bekliyoruz" bu salağa iyilik de yaramıyordu.
"Güneş ağzını bir daha açarsan o serum çubuğuyla seni döverim" güldü.
"Serum çubuğu" diye beni tekrar etmesiyle "Evet, beğenemedin mi?" diye sordum.
Ben sakin bir insandım ama beni sinirlendirmeyi başarmıştı. "Sen sakin bir insan değilsin Ayça. Bazen iç sesim diye dıştan konuşan bir manyaksın"
Güneş tekrardan gülmeye başlayınca kendimi tutamadım ve ben de güldüm. "Sensin manyak" doktorun odaya girmesiyle açılan ağzı geri kapandı.
"Maç ne oldu acaba?" kolumu beline sardım. "Kimin umrunda?"
Daha yürüyemiyordu bile ve eminim canı çok acıyordu. Ama o hala da maçın sonucunu düşünüyordu.
"Benim umrumda Ayça"
"Bi taksiye binelim. Arayıp sorarım"
"Beni kucağına mı alsan?" onu taşıyabileceğimi düşünüyorsa yanılıyordu.
"Ciddi misin?" diye sormamla "Yani, ne bileyim? Güzel olurdu" dedi.
Güldüm ve "Benim için güzel olmazdı" dedim.
"O kadar da ağır değilim kızım" sorun onda değildi, bendeydi. "Ben güçsüz biriyim kızım"
"Anne önemli değil diyorum" Güneş'in annesi Ayşe teyze onun etrafında dört dönerken gülümsedim. Ayşe teyze en son Güneş'in ayağını yastık üzerine yerleştirmişti ve geri yanıma oturmuştu.
"Aç mısın kızım? Yiyecek bir şeyler hazırlayayım mı?" kalkmak için hamle yaptığında elimi koyup durdurdum.
"Teşekkür ederim, hiç gerek yok" dediğimde Güneş "Ben açım" dedi.
"Sana sormadım" diyerek annesi geri bana döndüğünde güldüm.
"Her defasında dikkat et diyorum ama hiç umursamıyor beni. Her yeri yara, bu kadar da olmaz" Güneş'in önünde annesiyle dedikodusunu yapmak mükemmeldi.
"Ben de kaç defa dedim ama hiç. Çok asi, düşman başına" bu dediğime Ayşe teyze gülerken Güneş bana ters ters bakmıştı.
Ayşe teyze ayağa kalkıp "Ben yiyecek bir şeyler hazırlayayım" dedi ve odadan çıktı.
Kafama yediğim yastıkla Güneş'e döndüm, gülümsüyordu.
"Ne yapıyorsun ya?"
"İntikam" diyerek bir yastık daha yüzüme doğru fırlattı. Elimle son anda yüzüme değmesine engel oldum.
"Ayağın sakat diye bir şey yapamam sanıyorsan yanılıyorsun" gülümsedim ve "Ayşe teyzeee" diye bağırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız |gxg|
RandomBazen kendinizi o kadar çok inandırırsınız ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığınız olacak olanı oldurtmaz.