"Sizin okulda Ceren diye bir kız var. Tanıyor musun?" kafamı telefonumdan kaldırıp ona baktım."Soyadı ney?" diye sormamla gözlerini tavana dikip düşündü.
"Aaa-atay. Evet ya Atay'dı. Çok güzel bir kız"
"Sen onu nerden tanıyorsun?"
"Geçen bizim dershaneye geldi, sınav için. Benim yanıma oturdu. Tanıyor musun sen?" fazlasıyla yakından tanıyordum, evet.
"Sen kaşlarını niye çattın? Hem soruma cevap vermedin" nefesimi sertçe dışarı verdim.
"Tanıyorum Burak" kuzenim de Ceren'e karşı bir şeyler hissediyorsa ben direk öleyim.
"Aşırı güzel kız ya. Numarası sende var mı?" diye sormasıyla "Yok" dedim.
"Benim için bulamaz mısın?" istersen aranızı da yapayım?
"Bulamam Burak. O sana bakmaz" anlamsızca gülümsedi.
Tamam, bakabilirdi. Liseyi bitirmiş sınava çalışan normalin üç tık üstü yakışıklı biriydi. Ve bunlar yetmiyormuş gibi benim çelimsiz kollarıma karşılık kaslıydı. Çapkın ve kızlarla konuşmasını bilmesi ise biraz fazla gösterişti.
"Senin sevgilin vardı sanki"
"Ayrıldım, üç gün önce falan" ayrılmak ve yeniden başka biriyle sevgili olmak ona göre kolaydı.
"Bu sefer cidden aşık oldum diyordun" güldü. "Ben ve aşık olmak Ayça, puf" göz devirdim.
"Ama Ceren'den cidden acayip hoşlandım" dış görünüşünü gören herkes zaten Ceren'den acayip hoşlanırdı. Bide kolaysa Ceren'i konuşmaya başlayınca sevseydi.
"Burak o kız kimseden gelen çıkma tekliflerini kabul etmiyor. Zaten onu şu ana kadar hiçbir erkekle sevgiliyken görmedim. Yani o işlerle ilgilenmiyor"
"Beni görürse ilgilenmeye başlar, merak etme" dişlerimi sıktım. O kızı ben seviyorum ulan diye bağırıp yumruk atamazdım, ondan dişimi sıkıyordum.
*
Aynada kendime bakıp saçlarımı düzelttim. Bugünün perşembe olması ve akşam saat yedide Ceren ile ders çalışacak olmam kesinlikle şu an yüzümdeki büyük gülümsemenin sebebiydi. Telefonumun çalmasıyla elimdeki telefona baktım. Burak'ın aradığını görünce aramayı onayladım.
"Günaaaaydıın" bağırmasıyla yüzümü ekşittim. "Günaydın"
"Bugün seni okula ben götüreyim mi?" iki yıldır ehliyeti vardı ve ben istemedikçe beni okula bırakmamıştı. Normalde bu saattede uyanmazdı zaten.
"Neden?"
"Ben yalan söyleyemiyorum, biliyorsun. Seni bırakıcam ayağına yengeni de görürüm hem" kaşlarımı çattım.
"Yengem?"
"Ceren işte kızım" telefonu kulağımdan çekip derince nefes alıp verdim.
"Burak ben geç kalıyorum" diyerek telefonu yüzüne kapattım. Resmen en sevdiğim kuzenimden sadece iki sözüyle soğumuştum. Ceren'in bi yengem olmadığı kalmıştı.
Kaşlarımı çatmış bir halde sınıfımın önünde Ceren'in gelmesini bekliyordum. Duru ise yanımda durmuş yüzümü inceliyordu. Duru kafamı birden kendine doğru çekip bana sarıldı.
"Seni yine kim kızdırdı ayıcık?" kaşlarımı daha da çatarken onu itmeye çalıştım, başarılı olamadım.
"Sinirlenince çok tatlı oluyorsun Ayça" sinirle inledim.
"Kafamı bırak" gülerek kollarını geri çekti. Saçlarımı düzeltip ona baktım.
"Kuzenim Burak, Ceren'e yürüyor" anlamsızca bana baktı.
"Ceren'i nerden görmüş de yürüyor?"
"Dershanede denk gelmişler işte" sınav için başka dershane yoktu sanki de onun dershanesine gittin Ceren. Şu an Ceren'e bile sinirlenmiştim.
"Senin şu ultra yakışıklı olan kuzenin Burak, aynı kişiler demi?" oflayarak kafamı salladım.
"Çocuk 3-0 önde" anlamsızca ona baktım.
"Hem yakışıklı, hem kaslı. Ve erkek" koluna yumruk atıp "Saçma sapan konuşma Duru" dememle güldü.
"Sabah sabah bu neşenin kaynağı nedir?" yanımızda duran Ulaş ile Duru gülmeyi kesti.
"Günaydın" demesiyle Duru ve ben aynı anda "Günaydın" dedik.
"Duru şey" diyerek elini ensesine attı Ulaş.
Ulaş göz ucuyla bana bakınca gülmemek için alt dudağımı ısırıp "Ben kantine gidiyorum. İstediğiniz bir şey var mı?" diye sordum.
"Yok" dedi ikisi de aynı anda. Kafamı sallayıp gülerek yanlarından uzaklaştım. Arkama dönüp onlara baktım, yakışıyorlardı.
Parayı tezgahın üzerine bırakırken kantincinin bana uzattığı suyu aldım. Arkamı dönmemle Ceren ile karşı karşıya geldim. Bir adım gerilerken güldüm.
"Ne yapıyorsun?" elime baktı. "Su alıyorum" diyerek elimdeki suyu aldı.
"Sıradan çekilseniz mi ar-?" arkadan gelen kalın sesle Ceren arkasına döndü. Ceren'in arkasına dönmesiyle çocuk susmuştu.
"Ben de öyle düşünmüştüm" diyerek sıradan çıktı Ceren.
Ceren'in arkasından gidip yanında yürümeye başladım. Giderken beni de çekip yanında götürseydi iyi olurdu.
"Su için sağ ol" demesiyle "Rica ederim" dedim.
"Bu akşam ders çalışıyoruz, değil mi?" kafasını salladı.
Sınıfımızın olduğu koridora varınca hala da Ulaş'ın Duru ile konuştuğunu gördüm. Yanlarına gitmemiz ile ikisi de konuşmayı kesip bize baktı.
Ceren'in "Beyza nerde?" diye sormasıyla Ulaş "Fizik hocasının yanına gitti" dedi.
"Çıkma teklifini yaptıysan seninle konuşmam gereken şeyler var" Ulaş gözlerini kaçırırken gülmemek için alt dudağımı ısırdım.
"Daha yapmamıştım Ceren" dedi Ulaş kısık bir sesle.
Duru'nun yüzü kızarırken kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum.
"İyi. Çıkma teklifini et ve bahçeye gel" Ceren dönüp giderken arkasından şaşkınca ona baktım.
Duru'ya da "Sen de çıkma teklifini kabul et" deseydi tam olurdu.
"Şey, ben de sınıfa gideyim o zaman" diyerek ikisinin ortasından geçip sınıfa girdim.
Sırama doğru ilerlerken gülmeye başladım. Ceren, sen ne tür bir öküzsün?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız |gxg|
DiversosBazen kendinizi o kadar çok inandırırsınız ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığınız olacak olanı oldurtmaz.