Duru ile karşı karşıya geldiğimizde ikimiz de aynı anda çığlık attık."Çok güzel olmuşsun"
"Harika gözüküyorsun"
Kapının önünde birbirimize iltifatlar yağdırırken bizi bölen karşı komşunun çığlığı olmuştu.
İkimiz de şaşkınca adama döndüğümüz de "Nasılmış?" diye sordu.
"Ne?"
"Ben sürekli çığlık atıp dursam hoşunuza gider mi kızlar?" diye sorduğunda Duru garipçe "Evet" demişti.
Ben de "Evet" dediğimde adam sabır diliyerek eve geri girmiş biz ise gülmüştük.
Elimdeki telefondan saate baktım. "Hiii geç kaldık Duru"
Apartmanın önünde durmuş arabaya yaklaştığımızda arabaya yaslanmış ve takım elbise giymiş Ulaş'ı gördüm. Gülümsedim, Duru ile çok yakışıyordu.
"Oo yakıyorsun Ulaş" diye bağırdığımda bize dönüp gülmüştü.
Ulaş'ın önünde durduğumuzda "Çok güzel olmuşsun" diyerek Duru'nun yanağını öptü.
Bakışları beni bulurken "Sen de çok güzel olmuşsun" dedi.
"Teşekkür ederim de Ceren nerede?"
"Arabada, bacakları üşüyormuş"
Ben dediğine gülerken Ceren arabadan inmişti. Üzerine baktığımda bir hafta önce beraber seçtiğimiz elbisenin ona şu an daha çok yakıştığını fark ettim. İkimizin üstünde de aynı model mini bir elbise vardı, tek fark renklerdi. Onunki siyah benimki ise beyazdı. Evet, çok uyumlu bir çifttik. Kusma işareti yapan herkesin aq.
"Çok güzel olmuşsun" dedim onu incelmeye devam ederken.
"Sen daha güzel olmuşsun"
Bana doğru eğildiğinde kafamı geri çektim. "Öpüşürsek makyajımız bozulur"
Ulaş ve Duru yanımızda bize gülerken Ceren oflamıştı. Parmaklarım ucunda yükselip yanağını öptüm ve "Gecenin sonunu bekle sevgilim" dedim.
Arabada beraber giderken müziğin sesini sona verdim. Camdan dışarı sarkıp şarkıya bağırarak eşlik ederken arabayı süren Ceren bana bakıp gülmüştü. Duru da diğer camdan çıkıp bana eşlik ettiğinde sesimi daha da yükselttim. Şu an çok mutluydum.
Mezuniyetin yapılacağı salonun önünde durduğumuzda Ceren bana dönüp "Girsek mi artık?" diye sormuştu.
Okulda mezuniyete beraber gelen iki kız kesinlikle tek bizdik. Etrafta bakışlar ve konuşmalar elbette olacaktı ve buna yanımda Ceren varsa her zaman hazırdım.
Ceren'in elini tuttuğumda bana bakıp gülümsedi. El ele beraber salona girdik.
Beyza, Ulaş, Güneş, Duru, Ceren ve ben bir masanın etrafında çevremizde dans edenleri izliyorduk. Herkes o kadar kendi ile meşguldü ki Ceren ve bana sandığımın aksine bakan hiç olmamıştı. Boşu boşuna kendimi germiştim.
Sahneden gelen sesle bakışlarımı oraya çevirdim. Müdür "Mezun tayfa" diye bağırdığında herkesten bağırma ve alkış sesleri yükseldi.
Yine bir konuşma yapmasını kaldırmazdım. Son gün fazlasıyla konuşmuştu zaten.
"Ben ne kadar istemesemde yoğun istek üzerine kral ve kraliçe seçmeye karar verdik"
Önüne getiren iki kabın içini aynı anda karıştırırken önüme döndüm. Benlik bir mesele yoktu. Önümdeki bardaktan bir yudum aldım. Çift müzikleri gelsin de Ceren ile dans edeyim diye bekliyordum.
"Ayça Yıldırım ve Ceren Atay" dediğinde şaşkınca sahneye baktım. Çok klişe oldu ama kurgu bunlar hep okuyup geçin
Müdür "Ne?" diye kendi çektiği isimleri sorgularken Güneş "Rica ederim arkadaşlar" demişti.
Gözlerimi Güneş'e çevirdim. Dişlerini göstererek gülümsedikten sonra göz kırptı.
"Buradalar hocam" diye bağıran Ulaş ile sessizlik oluşmuş herkes bize dönmüştü.
"Onlar çıktı, başka çekilişe gerek yok" diye bağıran ise Beyza'ydı.
"Kızım Ceren okulumuzun öğrencisi bile değil, bu sayılmaz. Bir yanlışlık olmuş olmalı"
Müdürün dediğiyle Duru "Yuuh" diye bağırmıştı. Başka yerden de "Yuh" sesi yükseldiğinde kafamı çevirdim, basketbol takımında oynayanlardı.
Yuh sesleri Beyza, Ulaş, Güneş ve bir kaç kişi sayesinde arttığında müdür "Tamam" diyerek kesmişti.
"Gelin de takalım taçlarınızı"
Ceren elimi tutup beni peşinden çektiğinde beraber sahneye çıktık. İşte şimdi herkes bize bakıyordu.
İkimize de taç takıldıktan sonra beraber sahneden inmiştik, her şey çok hızlı olmuştu. Herkes dans etmeye geri dönerken Ceren'in kolunu tutup güldüm.
"Az önce ne oldu?" diye sormamla "Galiba yılın çifti seçildik" dedi.
Ceren ile en köşede sessizce dans ediyorduk. Kafamı göğsüne yaslamış yavaş tempodaki müzikle sağa sola sallanmak güzeldi.
Kafamı geri çekip ona baktım. Gözleri kapalı bir dudağının ucu kıvrılmıştı. Ellerimi omuzundan ensesine çıkardığımda gözlerini açtı.
"Burada öpüşmemiz tehlike arz eder mi?" diye sormamla "Denemeden bilemeyiz" dedi.
Parmak uçlarımda yükseldiğimde birinin "Durun, siz kardeşsiniz" demesiyle durdum.
Kafamı çevirip garipçe Duru'ya baktım. Gülerek "Böldüğüm için özür dilerim, Ayça bana beş lira borç verir misin?" dedi.
"Duru mal mısın?"
O kafasını sallarken "Çantam masadaydı, al içinden" dedim.
Neden beş lira diye sormak istedim ama sırası değildi. Daha sonra hem onu hem de bayat esprisinin hesabını sorardım. Duru teşekkür edip gittiğinde tekrardan Ceren'e döndüm.
"Nerede kalmıştık?" diye sormamla kafasını beni öpmek için eğdi ve tacı kafama düştü.
Acıyla inleyip alnımı tuttuğumda Ceren gülmeye başladı. Tamam, gülmesi güzeldi ama sırası değildi. Canım acımıştı.
"Çok acıdı mı?"
Kafamı salladığımda ellerini yüzüme yerleştirip alnıma baktı ardından öptü. Her acıyan yerimi öpücekse ölmeye bile vardım.
"Hafif kızarmış" derken eğilip yerdeki düşen tacını aldı.
Bu sefer o "Nerede kalmıştık?" diye sorduğunda güldüm.
Tacını yanımızdaki masalardan birine bıraktığında ellerimi beline sarıp onu kendime çektim. Dudaklarımızı birleşirken gözlerimi kapattım.
Bitti
Bu kurguya puanım 5/10
İyi sonla bitirmem beni çok üzdü birini öldürmeyi çok istedim ama olmadı
Kötü son yazarı demezsiniz artık ve özel bölüm falan gelmez
Beğenen beğenmeyen fark etmeksizin buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız |gxg|
RastgeleBazen kendinizi o kadar çok inandırırsınız ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığınız olacak olanı oldurtmaz.