Tırnaklarımı yerken gözlerimi saatten çekmiyordum. Şu an Ceren ve Güneş disiplin kurulundaydı. Ceren'in okuldan atılma ihtimali aklıma geldikçe kötü oluyordum."Biraz sakin olur musun?" derince nefes alıp verdim.
"Nasıl sakin olabilirim ki Duru? Okuldan atılabilir"
"Ayça ve Duru bu iki oldu, üçüncüye sınıftan atarım"
Hocanın sesiyle Duru konuşmak için açtığı ağzını kapatmıştı. Tüm dersler boşken bu dersin dolu olması ise baya güzel şanstı. İçimden hocaya söverken kafamı sıraya bıraktım.
Zil çalar çalmaz sınıftan çıkmıştım. Koridorda ilerleyip müdür odasının olduğu kata inecekken kenarda Ceren'i oturmuş şekilde gördüm.
Ona doğru yürüdüğümde kafasını kaldırmıştı ve göz göze gelmiştik.
"Ne oldu?"
Omuz silkip "Atıldım" dedi.
O ayağa kalktığında ağlamamak için kendimi tuttum. Bir nevi her şeyin suçlusu bendim.
"Sorun yok Ayça, üzme kendini"
Karşı karşıya durduğumuzda elini ensesine atıp kafasını yere eğdi. "O gün çok fazla sinirliydim, düşünmeden konuştum ve sana karşı kaba davrandım. Özür, özür dilerim"
Dedikleri üzerimde bir şok etkisi yaratmış bir tepki verememiştim. Bunu hiç ama hiç beklemiyordum. Ceren önce beni sevdiğini kabul etmiş sonra bir önemi yok demişti. Şimdi ise özür diliyordu. Fazla hızlı ilerlemiyor muyduk?
Uzun süren sessizlikten sonra "Sorun değil" diyip gülümsedim.
Bakışları yüzümde gezerken gözlerimi kaçırdım. O ise cebinden sigara çıkartıp dudakları arasına koyduğunda gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
O çakmakla koridorun ortasında sigarasını yaktığında "Ne yapıyorsun?" diye sordum.
"İkinci kez atamazlar"
Sınıfına doğru elinde sigarayla yürürken arkasından şaşkınca baktım, diğer herkes gibi.
Önceden her gün onu görüyordum ve artık bu mümkün olmayacaktı. Bu gerçek kalbimi çok kırmıştı. Daha kötüsü ise bana karşı şu an ne hissettiğini bilemememdi.
"Hey" Güneş'in sesiyle arkama döndüm.
Konuşmasına fırsat vermeden "Sana ne ceza verdiler?" diye sordum.
"Uzaklaştırma aldım"
"En azından atılmadın" diye mırıldandım.
"Ceren atılmış mı?" kafamı salladım.
Şaşırmıştı, anlaşılan haberi yoktu. "Bana uzaklaştırma verilince ona da aynısından verilir diye düşünmüştüm"
Duru da yanımıza geldiğinde koridorun kenarındaki oturaklara oturmuş sorduğu soruları cevaplamıştım. Şu an Güneş ile aynı ortamda olmam beni garip hissettiriyordu. Her şey aynı gibiydi ama değildi de. Beni sevdiği aklıma geldikçe kötü hissediyordum. Bugün genel olarak kötü hissediyordum.
Ceren elinde montuyla önümüzden geçerken arkasından Ulaş ve Beyza da geçmişti.
Duru "Peşinden gitsene" dediğinde ayağa kalkmıştım. Sonrasında ise vazgeçip geri oturmuştum. Konuşacak pek bir şeyimiz kalmamıştı.
Dik bir şekilde Ceren'in çoğu zaman oturduğu yere bakıyordum. Duru "Hey" diyince kafamı ona çevirmiştim.
"Bu şekilde olman beni de üzüyor"
Omuz silktim. Ceren okuldan atılalı iki saat bile olmamıştı ama sanki asırlardır onu görmemiş gibi hissediyordum. Okula her sabah onu göreceğim için mutlu bir şekilde geliyordum. Şimdi ne yapacaktım? Eskiden mükemmel olduğunu düşündüğüm okul artık bok gibiydi. Bok.
Konuyu değiştirip "Ulaş ile ne oldu?" diye sordum.
"Sizin yüzünüzden biraz tartışmış olabiliriz ama iyiyiz"
Gülümsedim. En azından onun ilişkisi yolundaydı. Benim ise bir ilişkiyi geçtim sevdiğim insan bile ortada yoktu. Gülerek kafamı sıraya bıraktım.
Okul bitince Ceren'in evine gelmiştim. Kaldırımda oturmuş apartmanın kapısına bakarken ne yapacağımı bilmiyordum. Ceren'in de beni sevdiği gerçeği hala da inandırıcı gelmiyordu.
Ceren bana göre o kadar imkansızdı ki hiç beni sevme ihtimalini düşünmemiştim.
Bazen kendimi o kadar çok inandırmıştım ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığım olacak olanı oldurtmamıştı.
Ama unuttuğum bir şey vardı, bu kitabın yazarı shutthefucker. Evet, evet o benim.
"Ayça"
Ceren'in sesiyle kafamı kaldırdım. Apartman kapısından çıkıp bana doğru geldi, ayağa kalktım.
"Burada ne işin var?"
"Seni görmek istedim" dediğimde gülümsedi. Bu dürüstlüğüme önce pişman olsamda gülümsemesi her şeye bedeldi.
İç çektim, gülümsemesi çok güzeldi. Alt dudağını ısırdığında dik bir şekilde dudaklarına baktığımı fark edip bakışlarımı kaçırdım.
"Gördün, artık gidebilirsin"
"Ne?"
İki kaşını da kaldırmış ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Öküz gelmiş öküz gidecekti.
"T-tamam, görüşürüz o zaman"
Arkamı döndüğümde elimi tutmasıyla durdum. Ona döndüğümde belimden tuttu ve beni kendine doğru çekti. Aramızdaki mesafe yok denecek kadar az kalbim ise hissedebileceğim kadar çok atıyordu. Şaşkınca ona baktığımda daha önce hiç görmediğim bir şekilde gülümsüyordu. Kalbim bu duruma daha fazla dayanamacak gibiydi.
"Bana hiç gözlerime bakarken seni seviyorum demedin Ayça"
"Ne?"
Eğilip dudaklarımızı birleştirdiğinde gözlerimi kapattım. Ayakta durabilmek için ellerimi omuzuna attığımda belimde olan eli beni kendine daha çok çekmişti. Gerçek olamayacak kadar güzeldi ama gerçekti.
Aslında ilk bölümden beri hep Güneş ile yapmayı düşündüm ama baktım çoğunluk Güneş'i istiyor o yüzden Ceren ile yaptım
Bide aşk bu arkadaşlar hop diyince mantıklı olanı yapıp kötü davranandan vazgeçtirip iyi olana yönlendirmiyor
Ve şerefsizler her zaman kazanır evet
![](https://img.wattpad.com/cover/201625411-288-k600662.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız |gxg|
RandomBazen kendinizi o kadar çok inandırırsınız ki bazı şeylerin hayal olduğuna, asla gerçekleşmeyeceğine, imkansız olduğuna; imkanı bile olsa inanmışlığınız olacak olanı oldurtmaz.