'1

13.4K 467 187
                                    


Gözümün önünde şaklatılan parmakla irkildim. "Yine daldın gittin?"

"Dersleri düşünüyordum" Duru inanmayan gözlerle bana bakıp çayından bir yudum aldı.

"Okul birincisisin zaten. Daha neyini düşünüyorsun?"

"İl birincisi olmayı" göz devirmesiyle güldüm.

Gözlüğümü düzeltip kantin kapısına bakmaya devam ettim. "Kimi bekliyorsun?"

"Kimseyi" bakışlarımı ona çevirdim.

"Öyle olsun" imayla söylediği cümleden sonra ayağa kalktı. "Ben sınıfa geçiyorum" bana çok bile katlanmıştı.

O kantinden çıkarken kapattığım test kitabının kapağını yeniden açtım. Kalemi elimde çevirirken paragraf sorusuyla bakıştım. Bu kadar seste tabiki de çözemezdim. Kapağı kapatacakken yanımda çekilen sandalyeyle kafamı çevirdim. Ulaş yanıma otururken karşımdaki sandalyeler de çekildi.

Ulaş "Burası sadece boştu" dediğinde omuz silktim. En azından açıklama yapma gereğinde bulunmuştu.

"Kütüphane de çalışman daha yararlı olmaz mı?" kafamı çevirip Beyza'ya baktım. İma ile söylediği cümleden sonra sadece gülümsedim, onu ciddiye almıyordum.

Beyza'nın yanındaki Fatih telefonuyla oynarken sadece Ceren nerde diye düşünüyordum. Onlar okulun en 'popüler' grubuydu, 'popüler'. Ceren kesinlikle okulun en güzel kızıydı, dalga geçmiyorum. Ben ise onların karşı sınıfındaki sürekli elinde test kitabıyla gezen gözlüklü kızdım.

"Tıp mı istiyorsun?" kafamı kaldırıp telefonla oynamaya devam eden Fatih'e baktım. "Anlamadım?" telefonu masaya koyup bana baktı.

"Bu kadar çalışmanın başka bir mantığı ola-" onun sözünü bölen şey Ceren'in sandalyelerden birini çekip oturmasıydı.

Kalp atışlarım hızlanırken bakışlarımı kaçırdım. Heyecandan saçma sapan bir şey yapmadan buradan acilen uzaklaşmalıydım. Kalemimi ve kitabımı elime alıp ayağa kalktım.

"Kütüphaneye mi ahıra mı? Möö" kaşlarım şaşkınlıkla yukarı kalktı.

Sırf geçen yıl sinemaya gitme teklifini reddettim diye Fatih'in bu kadar kaba olması saçmaydı. Anana gidiyorum demek isterdim ama Ceren'in burda olması ve okul birincisi olmam buna engel oluyordu. Sandalyeyi geri itip kantinin çıkışına doğru yürüdüm. Arkamdan gülme sesleri gelirken aldırış etmedim. Cevap vermeye değmezdi.

Ders zili çalmış herkes sınıfına yönelirken sınıfımın kapısına yaslanıp koridorun başına bakmaya başladım. Ulaş ve Beyza'yı görmemle heycanla kafamı biraz eğip onu görmeye çalıştım. O genelde arkada yürürdü. Yine tahmin ettiğim gibydi. Elleri cebinde gözleri sabit bir yere bakarken yürüyordu. Onu görmemle yüzümde istemeden bir gülümseme oluştu. Beyza ve Ulaş sınıfa girerken Ceren kapının önünde durdu. Kafasını bana doğru çevirmesiyle bakışlarımı kaçırdım.

"Hey" kolumda hissettiğim elle kafamı çevirdim. "Çözemediğim bir kaç soru var. Bakar mısın?" tam da sırasıydı. Görkem beni içeri çekerken kafamı çevirdim son kez onu görbilmek için, yoktu.

"Tam olarak neresini anlamadın?" kafasını sıranın üzerine sert bir şekilde bırakmasıyla güldüm.

"Görkem dokuzuncu kez baştan anlatmamı ister misin?"

"Yirmi bir kez anlatsan yine anlamam"

"Keşke bunu ikinci anlatışımda söyleseydin" gülerek kafasını kaldırdı.

"Senin de değerli zamanını boşuna harcadık, tüh" göz devirdim. Neden herkes benimle iğneleyici konuşuyordu?

"Duru ile ne kadar yakınsın?" birden gelen soruyla anlamsızca ona baktım.

"Fazla yakın değiliz" ofladı. "Boşu boşuna dinledim o zaman seni" o kitabı alıp yanımdan kalkarken şaşkınlıkla arkasından baktım.

İmkansız |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin