Hayat sürprizlerle dolu, ne zaman ne yaşayacağını bilemiyor insan. Kafanda planlar kurarsın, planından öyle emin olursunki hiçbir şeyin bunu yıkamayacağına inanır ya da kendini kandırırsın. Ve sonra biri gelir tüm mucizeleriyle, suprizleriyle bütün planlarını alt üst eder.
Benim için de Burak bir mucizeydi. Zamansız gelen bir mucize... Karakteriyle gönlümü çelen... Küçük bir tebessümü ile soğuk buzlarımı eriten...
O bana rabbim tarafından gönderilmiş bir armağandı. Ya da tüm yaşadıklarıma karşılık bir ödül...
Ya da farkında olmadan birinin hayır duasını almıştım. Bilmiyorum, buna karar veremiyorum.
O benim kahramanımdı.
Dün yaşadıklarım ise bu düşüncelerimi kanıtlar biçimdeydi. En zor anımda yanımda olan, beni her kötülükten koruyan bir kahraman. Hala aramızda ki yaşananlardan dolayı soğuk buzlarımızı tam olarak eritmesekte.. Ama yine de olsun, o iyiki vardı ve iyiki yanımdaydı.
Dün sessiz bir şekilde geçen birlikte yaptığımız yolculculuktan sonra eve gelmiş ve yemek yiyip namazdan sonra derse oturmuştum. Dünden beri araya giren tatili fırsat bilerek derslere yoğunlaşmıştım.
Bu akşam da hiçbirşey ile uğraşmayıp ders çalışıyordum. Yani en azından uğraşıyordum. Son yarım saattir ders ile olan ilişiğim kesilmiş, kafamı hayaller alemine geçirtmiştim. Bu zamana kadar pek gelecek ile ilgili hayallerim yoktu. Ama son zamanlarda fazlaca kurar oldum nedense.
Elimi çeneme dayayıp daldım hayallere. Yani Buraklı hayallere...
Kapı çalınca birden irkilip kendime geldim. Ne yapıyordum ben ya, iyice saçmalamaya başladım.
Kapıya döndüm, ayağa kalkıp kapıyı açtım. Annem kapıda bir bardak sütle duruyordu. Kapıyı iyice açıp içeri girmesi için yer açtım. Içeri girip süt bardağını masama bıraktı. Sonra da yönünü bana çevirip sahte bir tebessüm ile bana baktı.
Biraz sıkıntılı bir hali var gibiydi. Bana birşey söylemek istiyor ancak buna cesaret edemiyor gibi bir hali vardı. Ellerimi kaldırıp onunla iletişim kurmak için oynattım.
"Birşey mi oldu anne?"Dedim merak bir şekilde ona bakarak. O da iki elimi tutarak beni saldalyeye oturttu. "Şuraya otur bakalım." Ben oturduktan sonra o da önümde diz çökerek iki elimi de tutmaya devam etti.
"Nasılsın canım, daha iyi misin kuzum?" Yüzünde küçük bir tebessüm ile bir annenin en güzel haliyle bana bakıyordu. Bu görüntüye dayanamayıp birden ona sarılıverdim ve ne olduğunu anlamadan, planlarım arasında olmamasına rağmen birden ağlayıverdim, hem de hıçkırarak.
Ben kendimi kaptırıp hıçkıra hıçkıra ağlarken o da sırtımı sıvazlayıp beni sakinleştirmeye çalıştı.
"Şşş ne oldu benim kuzuma? Kim üzdü seni de bugün bu haldesin?" Lafını tamamlar tamamlamaz başımı omzundan kaldırdı. Ve saklayıp kaçırmak istediğim yüzümü de gün yüzüne çıkardı. Yüzümü iki avucunun içine aldı. "Bana anlat Aybüke. Sana neler oluyor anlat kızım. Içinde saklama artık, biz senin aileniz canım, kötülüğünü ister miyiz?"
Gözlerimden akan yaşlar dur durak bilmeden akıyordu. Hem çok utanıyordum hem de bu durumu artık gizlemek istemeyeyip açık açık en azından anneme anlatmak istiyordum.
"Ben." Dedim cümlemi yarıda keserek, devamına cesaret edemeyerek ancak bunu yapmalıyım. "Biri var anne. Ben yani ben"
Bir süre bekledim annemden bir ses gelmeyince utanip eğdiğim başımı tekrar kaldırdım. Annem kocaman açmış gözleri ile bana bakıyordu."Biri var. " dedi dediklerimi tekrar ederek. Onu tasfiklercesine başımı salladım.
"Onu yani onunla evlenmeye karar verdik." En sonunda bombayı patlattım. Yine annemden hem utanip hem de vereceği tepkiden korkacasına gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Beş dakika ikimizden de hiçbir ses gelmedi.
"Gözlerini aç Aybüke." Gözümü usulca açtım ancak başımı kaldırıp yüzüne bakamadim. Ben öylece beklerken annemin sıcacık elini çenemde hissettim. Başımı kendine doğru kaldırdı. Yüzüne bakakaldım.
"Sevmek kötü birşey değil Aybüke. Birini sevmek çok güzel bir duygu ama helal yollarla yapılırsa bunun üstüne sevgi tanımam kızım. Haram sevgiden hiçkimseye hayır gelmez. Ben sana güveniyorum kızım hem de hiç şüphe olmadan. Sen akıllı bir kızsın neyi nerede nasıl yapman gerektiğini bilirsin. Haftaya çarşamba çağır çocuğu bir tanıyalım bakalım kızımızı kaç aydır leylaya çeviren kimmiş bir görelim." Sonra yüzündeki manidar gülümsemesi ile bacağıma bir iki defa vurarak dışarı çıktı.
Bu neydi şimdi?
Az önce annem Burağı eve davet etmemi mi söyledi. Aman Allah'ım aman Allah'ım çok utanç verici. Ne yapacağım ben şimdi. Hah telefon, Burağa haber vermem gerekiyor. Telefonu elime aldım ve engeli kaldırarak mesaj attım.
Aybüke: İyi akşamlar.
Burak: iyi akşamlar. Şu an şaşkınlıklar içindeyim. Bu bana kendi isteğinle attığın ikinci mesaj oluyor.
Aybüke: Bugün bizi anneme seni söyledim o da seni haftaya çarşamba yemeğe davet ediyor.
Hiç dolandirmadan söyledim.
Burak: En sonunda kayinvalidem yani annem, kayınbabam yani babamla tanışacağım desene.
O neden dünden razı bu kadar rahattı ve ben neden tedirgin ve korkuyordum.
Herkese hayırlı geceler tabi uyanık olan varsa 🙂
Bölüm nasıldı?
Eleştirilerinizi buraya yazabilirsiniz.
Gündüz ders çalıştığım için şimdi yayınladım gençler.
Ve son olarak bölümler kısa biliyorum ama hikayenin gidişatı bu şekilde . İlk bölümden beri bölüm uzunluklari aynı. Yani çok üzülerek söylüyorum daha fazla uzatamam. Üzgünüm 🙁
Emeğe saygı için oy ve yorum yapmayı unutmayın 😙😙😙

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Dili
SpiritualBilinmeyen numara: Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya bu hep böyle, böyle biter mi? Aybüke: Çok güzel neden menekşe? Bilinmeyen numara: Menekşelerin kokusu yoktur. Ama şair öyle imkansızı sevmiş ki aşkının, sevdasının imkansızlığını menekşe çi...