18. Bölüm

816 103 95
                                    

Keyifli okumalar ☺

Etrafımı saran kişilere korkak ve şaşkın gözlerle bakıp duruyordum. Daha önce onları görmemiştim, hatta eminim! Benden ne istiyorlar neden benimle böyle imalı bir şekilde konuştuklarını anlamamıştım. Ayrıca bakışlarını da hiç beğenmemiştim. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bana burada birşey yaparlarsa hiçbirşey yapamazdım. Sesimi kimseye duyuramazdım ki... Şu an ilk defa isyan etme isteğim oluşmuştu. Neden Allah'ım ben demek istemiştim. Ben de bir insanım benim de nefsim bulunuyordu. Hata yapmaya meyilliydim. Ama hayır isyan etmeyecektim, bu benim sınavımdı, isyan ederek bu imtihanı kapatamazdım.

"Ahmet'e bak sen! Bizden koruyup sakladığı şey bu muydu yani?"

Başımı önüme eğmiş kurbanlık bir koyun gibi bekliyordum ve onların bana karşı sarfettikleri iğrenç lafları dinliyordum.

"Pişt baksana bana? Hasta mısın? Neden başını sardın?"

Bunu söylemesi ile diğer iki kişi de gülmeye başlamıştı. Komik miydi yani? Konuşan kişinin  yanında ki oğlan bu sefer konuşmaya daha doğrusu benimle dalga geçmeye başladı.

"Saçmalama Serkan, olur mu öyle şey? Bence kesin kel, bu kadar sıkı bir şekilde sarıp koruduğuna göre orada utandığı birşey var? Belki de orada örümcek ağları vardır."

Zihniyeti bozuk insanlar!Ahlakı bozuk insanlar! Karakteri bozuk insanlar! Hayır hayır  hiçbiri, bunlar kafası bozuk insanlar. Beyninin her yerini kuşatmış, ince ince yayılan bir tümör var kafalarında ve onları yavaş yavaş eritiyordu ancak farkında değillerdi.

Örümcek kafa şakasından ve onu sürekli bize karşı bir aciz gibi kullanmalarından nefret ediyordum. Çünkü bunu peygamberimiz(s.a.v.) Medineye hicret ederken Hz. Ebubekir ile sığındığı mağarada ağ ören örümceğe ithafen dalga amaçlı söylüyorlardı. Peygamberimizin adının ve hayatının böyle iğrenç kokan insanların ağzında dolanması benim çok zoruma gidiyordu. Elimden hiçbir sey gelmiyordu. Tek yapabildiğim kötü kötü bakıp kaşlarımı çatmaktı. Hem Yapabiliyorsan birşeyler yap onu da yapamıyorsan birşey söyle onu da yapamıyorsan kalbinle karşı çık ama tarafın belli olsun demişlerdi. Zulme boyun eğme, hiçbirşey yapamıyorsan kalbinle onaylama. Benim de elimden kalbimle ve mimiklerimle karşı çıkmak geliyordu.

"Neler oluyor burada?"

Sesini duyunca gözlerimi kapattım. Böyle her zora girdiğimde yanıma mı koşacaktı. O zaman hep koşsun, herşeye rağmen o iyi ki vardı. İyi ki yanımdaydı.

"Birşey olmuyor kardeşim, senin ki ile sohbet ediyorduk. Baksana Ahmet senin ki hasta falan mı? Ne zaman görsem başındakini sıkı sıkı sarmış, kel falansa yardımcı oluruz. Aramızda para toplar ona saç ektirebiliriz."

Yazık gerçekten yazık. Bunlar ve bu gibi insanlar için nefesini bile tüketmemen gerekir.

"Ulaannn."

Onun ağzından ilk defa böyle bir kelime duyuyordum. Bu yüzden yönümü ona çevirip şaşkınlıkla baktım. O da o kelimeyi söyledikten sonra birşeylerin farkında olurcasına susmuş, sonra da bana baktı yüzündeki mahçup ifadesi ile.

"Kusura bakma Aybüke. Ama bunların anladığı dil bu."

Yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Onun bu yönünü ilk defa görüyordum. Biraz şaşkındım ancak ne bileyim komiğime de gitmişti. Yüzümde ki ifadeyi görünce, onun da yüzünde bir tebessüm oluştu ve ifadesini yine eski haline çevirip onlara baktı.

"Bir; Ben senin kardeşin değilim. İki; Bence senin için para toplayalım, bir beyin nakline ihtiyacın var pe.. öhh öhh"

Lafını tamamlayamadan bana döndü.

"Kusura bakma. "

Sorun yok dercesine gözlerimi açıp kapattım. Şu an olay nasıl bu kadar yumuşadı anlamadım. Yüzümdeki gülümseme ile başımı önüme eğdim. Bir süre bir ses çıkmadı. Başımı kaldırdığımda Burak'ın onların yanına gidip benimle konuşan adamın kulağına birşeyler fısıldadığını farkettim. Oğlan birden kıpkırmızı kesildi ve yandaşçılarını da alarak buradan uzaklaştı. Bir süre arkalarından ikimizde bakakaldık. Sonra Burak yavaşça yanıma yaklaştı.

"İyi misin?"

"İyiyim." Dedim.

"Bir daha seni rahatsız etmeyecekler, bundan emin olabilirsin .Eve mi gidiyordun?" Bana verdiği güvence ile içim rahatlamıştı.

"Evet."

"Eve kadar sana eşlik etmeme izin var. Yanlış anlama sadece sağ salim eve gittiğinden emin olmak istiyorum."

Başımı hafifçe salladım.

"Tamam" dedim. Açıkçası hala korkuyordum. Az önce yaşadığım şey hayatımda ilk defa başıma geliyordu ve bu beni biraz korkutmustu. Kafama takılan şey ile yönümü ona çevirdim.

"Bu arada onlara ne söyledin de birden kaçıp gittiler."

Yüzünde ilk defa şahit olduğum tuhaf bir gülümseme geçti. Kötü kötü gülmek buna deniyordu herhalde. Önce derince boğazını temizledi, sonra da soruma cevap verdi.

"Anladıkları dilden konuştum."

Anladıkları dilden kastının ne olduğunu anlamıştım. Az önce yanımda kullandığı kelimelerin bir üst leveli olmalıydı.




Günaydın gençler.
Çok erken bir saatte bölümü attım farkındayım ama size karşı mahcubum. Bu yüzden hemen bölümü yazıp atmak istedim.

Bölüm nasıldı?

Eleştirilerinizi buraya yazabilirsiniz.

Bu arada bölümü bırakıp kacacağim. Bahsetmistim size hala bazı sorunlarım onlarla boğuşuyorum. Bu yüzden yorumlara cevap veremezsem bana gucenmeyin olur mu?

Oy ve yorum yapmayı unutmayın bu arada.❤❤

 

Sen Dili Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin