Sevmek için sebep aramadım hiç sesi yetti kalbime. Gülünce kısılan gözleri ve yahut yanagındaki derin gamze. Yetmişti işte sımsıcak bakışları, buzlarımı eriten tebessümü, bir annenin evladına beslediği şevkat gibi korka korka bana yaklaşmasını...
Herşey boş bütün kelimelerim yalandı. Sevgide neden olmaz ki. Nedensizdi benim ki... Sevdim işte başka açıklamaya gerek var mı?Şimdi ki kırgınlığım ise nedensiz değildi. Sevgi nedensizce ısıtır kalbi, kalp kırmak ise bile isteye iradeye bağlı olarak yapılan bir eylemdir. O şu an şu dakikalarda tüm iradesini kullanarak beni kırmıştı. Hiç beklememiştim. Bu yüzden değil miydi derin kırıklığım.
Hayal kırıklığıyla elimi elinden kurtardım. Bir kere bile ona bakmadan arkamı dönerek sınıfa koştum. Durmak istemedim sadece koştum. Etraftaki bakışların arasında sınıfa girdim ve kimseye bakmadan çantamı alarak sınıftan çıktım. Arkamdan ismimi seslenen bir ses duydum fakat dönüp bakmak istemedim.
En sonunda okuldan çıkmıştım ve kısık bir şekilde ağlayarak otobüs durağına gelmiştim. Durakta on dakikalık bir süre sonunda otobüs gelmiş boş bulduğum bir koltuğa oturarak eve doğru gitmeye başladı.
Yorulmuştum. Hayal kırıklığına uğramaktan insanlardan yorulmuştum.Otobüs evimize yakın olan bir durakta durdu, inerek yavaş yavaş yürümeye başladım. Başım ağrıyordu hatta o kadar agriyordu ki dayanılacak gibi değildi. Bu yüzden eve gitmeyip dışarıda biraz hava alsam daha iyi olacaktı. Yönümü çevirip evimizin bir aşağı sokağında bulunan parka doğru ilerledim. Park görününce çok kişinin bulunmadığını fark ettim. Benim için daha iyiydi. Boş bir salıncağa oturup yavaş yavaş sallandım. Tabi ağlayarak. Duygusal bir yapım vardı ve benim için oldukça ağır bir tecrübeydi yaşadıklarım. Ben sakın sakin salıncakta sallanırken telefonuma bildirim sesi geldi. Heyecanlandım, nefes alışverişlerim hızlandı. Ama sonra bugün yaşadıklarım aklıma gelince heyecanla kalkan omuzlarım tekrar indi. Mesaj gelmişti o olmadığına göre bakmama da gerek yoktu. Ancak bildirim sesleri üst üste gelince merak ettim ve çantamdan telefonumu çıkararak ekrana baktım. Üst üste beş mesaj gelmişti ancak bu numarayı tanımıyordum. Ondan başka kimse bana mesaj atmadığı için şaşırdım.
05...: Gökyüzü gibisin, gözümün önündesin. Tüm saflığınla tüm masumluğunla tüm güzelliğinle... Ama ulaşılmazsın. Söyle bana ne yapmalıyım.
05...:
Bir gece
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben..
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen05...:
Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gece de ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice...
Aklımda sen.05...:
Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El-pençe duruyorum,
Yüzünr bakıyorum
Söylemeden
Tek gece05...:
Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda...
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık
Uyuyorsun yanımda
Güzelce...Kaşlarım çatık birsekilde okudum. Bu da kimdi? Yeni bir Burak vakası kaldıramazdım ve o yoksa başkası ile de konuşmak istemiyordum. Cevap yazmadım ayağa kalkarak ağır adımlarla eve doğru yürüdüm.
Nasıldı?
Sizce hergün bir bölüm atmalı mıyım?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Dili
SpiritualBilinmeyen numara: Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya bu hep böyle, böyle biter mi? Aybüke: Çok güzel neden menekşe? Bilinmeyen numara: Menekşelerin kokusu yoktur. Ama şair öyle imkansızı sevmiş ki aşkının, sevdasının imkansızlığını menekşe çi...