Keyifli okumalar
🌸
Merak,
Kötü mü, iyi mi karar veremediğim bir kelime beş harf. Son zamanlarda beynimi müthiş derecede zorlayan... Nereye gitsem hangi işle meşgul olsam kafamdan atamadığım... Belki de farkında olmadan yeni birşeye başlama kelimesiydi. Zaten insanoğlunun başına ne geldiyse merak duygusundan gelmemiş miydi?Dünyaya geliş nedenimiz... Adem ve Havva cennetteyken yasak meyveyi yeme sebebi, MERAK... Şeytanın bize karşı kullandığı çok güçlü bir silah... Hırsızlığı merak ederiz, ÇALARIZ... Ahlaksızğı merak ederiz, YAPARIZ... Birine karşı üstünlüğün ne demek olduğunu merak ederiz, ÖLDÜRÜRÜZ...
Ama bunun yanında iyi yanları da vardır. Bir işi merak ederiz, BAŞARIRIZ... Ateistsindir, MERAK eder, sorgularsın. Bunun sonunda inanırsın. Kafana birşey takılır, bir şey icat etmek istersin, uğraşır yaparsın...
Kısaca iki anlamı vardır. İyi ve kötü. Bu tamamıyla insanoğluna bağlıdır. Kötüyü merak etmekte senin elinde, iyiyi merak etmekte...
Üç gündür merak beynimi istila etmiş durumda. Gizemli adama karşı içimde müthiş bir merak var. Bu iyi bir şey mi? Kötü mü? Bilmiyorum. Belki de benimle bu güne kadar böyle konuşan olmadığı içindir.
Bugün sabah erkenden kalkmıştım. Fazla aç hissetmediğim için direkt çıkmıştım. Kulağımda kulaklığım, gözlerimi kapatmış halk otobüsünde okula doğru gidiyordum. Kendimi bakışlaran, herkesten herşeyden soyutlamak için çok güzel bir yöntemdi benim için. Müzik dinlemeyi seviyorum. Tabi seviyeli müzikleri.
Birden otobüsün içinde bir uğultu oldu. Kulağımdaki kulaklığa rağmen duymuştum. Arkamı döndüm. Otobüsün orta kısmında biri yerde uzanmış, biri de ona kalp masajı yapıyordu. Yüzüm sarardı, gözlerim doldu. Adamın üstüne oturmuş ona kalp masajı yapan adam birden yüzünü kaldırdı. Masmavi gözleriyle, gözlerime baktı.
Ağlamaklı halimi görünce, onun da yüzü buruştu. Gördüğü şey hoşuna gitmemiş gibiydi. Otobüs durmuş herkes başına toplanmıştı. Ambulans gelmiş, adamı apar topar hastahaneye götürmüşlerdi. Adamı götürdükten sonra otobüs yolculuğuna devam etmiş, ama otobüste ölüm sessizliği vardı. Şu an herkes bir bendi... Dilsiz...
Şairin müthiş bir dizesi aklıma düşmüştü.
"Herkes susar, konuşur ölüm."
Ne kadar doğru bir cümle. Bu yarım saatte, soğukluğunu hissettirerek bizi titrettirmişti.
En sonunda otobüsten inmiş, okuluma doğru gitmekteydim. Sonra birşey farkettim. Otobüste bana bakan kişi hemen yanımda yürüyordu. Bu durum beni çok korkuttu. Hızlı hızlı yürümeye başladım. Ben kendimi kaptırırken yanında ki kişinin ellerini kolumda hissettim. Hemen elini savurdum. Durdum ama yüzüne bakmadım.
"Dur dur! Tamam korkma. Seni takip etmiyorum. Sadece aynı okuldayiz tamam mı? Sakin ol."
Ben başımı eğmiş yine birşey söylemeden bekliyordum. Neyi bekliyordum ben de bilmiyorum. Derin bir iç çektiğini duydum.
"Edep sana ne kadar yakışıyor, ne kadar güzelleştiriyor bir bilsen."
Kimdi bu adam, neden bana böyle şeyler söylediğini bilmiyordum. Ona bakmadan arkamı döndüm, yoluma devam ettim. En sonunda sınıfıma ulaşmıştım. Yine hayalet kız rolüme girip en arka sıraya oturdum.
"Bu kızla aynı sınıfta olmak istemiyorum."
Bunun gibi birçok uğultu geldi kulağıma ama alışmıştım artık. Başımı eğdim kalemimle oynamaya başladım. Ben kalemimle oynarken sınıftaki uğultu kesildi. Sonrada yanımda yabancı bir nefes... Sırama birşey bıraktı. Göz ucuyla baktım. Bilekligim olduğunu anladım. Ama nasıl olur?
"Bilekligini düşürdün. Senin için değerlidir belki."
Başımı aşağı yukarı sallayarak işaret diliyle
"Teşekkür ederim. Benim için çok değerli."
O sırada sınıftan bir ses duydum. Kalbimi acıtan
"Dilsize bak sen. Ne yere bakan yürek yakanmışta haberimiz yokmuş."
Bu ne kadar ağır bir iftira duyuyor musunuz? Hiç bu ayeti okumadılar mı?
"İffetli ve habersiz mü'min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları gunahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır." (Nur:23-24)
Bu insanlar hiç korkmuyorlar. Namusuma dil uzatacak kadar. Beni Allah biliyor gerisi boş zaten. Yabancı hala başımda bekleyip tepkimi izliyordu. Sonra arkasını döndü sert bir ses tonuyla.
"Hepiniz gördüğüm en boş insanlarımız."
Sınıf sessizliğe gömüldü. O da gitti zaten. Beni korumuştu. Yüzümde tebessüm oluştu. Sonra hemen kendime gelip eski haline döndüm. O sırada telefonuma bildirim sesi geldi.
Bilinmeyen numara: Ay parçası. Boş bir neden için akmasın o inciler. Bir tek mutlulukla savrulsun etrafa birer birer.
Aybüke: Nerden biliyorsun ağladığımı?
Bilinmeyen numara: Sana ben sen olmuşum derken ciddiydim Ay Parçası.
Aybüke: Neden ismini söyleniyorsun bana. Bu çok adaletsiz bir durum sen beni biliyorsun. Ben senin ismini bile bilmiyorum.
Bilinmeyen numara: Sabır çok acı bir kelimedir ama meyvesi tatlıdır sabır Aybükem sabır. Sana yakişmak istiyorum.
Yanaklarım kızardı. Neler diyordu böyle.
Aybüke: Tamam.
Bilinmeyen numara: Ne güzel tamam diyorsun öyle ☺
Bilinmeyen numara: Ay parçası. Benim gözlerim yeşil dir. Seninkiler gece. Sen günah kadar beyazsın, ben tövbe kadar kara. Ne güzel demiş şair değil mi? Sanki bizi tanıyor. Uzaktan bizi izleyip bize şiirler yazıyor.
Aybüke: Şiir seviyorsun. Çok ince ruhlusun.
Bilinmeyen numara:Hayır! Bütün aşıklar şairdir biraz. Mesela benim bütün okuduğum şiirlerde bütün kelimeler, heceler, hatta harfler sensin. Saklamaya çalışmam bos bir çabaydı. Herbir harfte paril parıl parıldıyorsun ay parçam.
Ellerim titredi. En sonunda elimdeki telefon elimden kayıp düştü.
🌸
Bölüm nasıldı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Dili
SpiritualBilinmeyen numara: Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya bu hep böyle, böyle biter mi? Aybüke: Çok güzel neden menekşe? Bilinmeyen numara: Menekşelerin kokusu yoktur. Ama şair öyle imkansızı sevmiş ki aşkının, sevdasının imkansızlığını menekşe çi...