12.Bölüm

1.3K 172 164
                                    

Gelecek bölüm için sınır 50 oy arkadaşlar.

Keyifli okumalar🌺

🌸

İnsanı kalbinden tutmazsanız, kayıp gider elinizden... Onu bir ev veya bir araba ya da dış görünüşünüzle etkileyebilirsiniz. İnsan bu nefis sahibidir ve çoğu zamanda ona uyar. Bunun iyi birşey olmadığını bile bile... Ama bunlar çok geçici şeylerdir. Bir zaman sonra bu saydıklarım yetmemeye başlayacaktır. Sevgi isteyecek, saygı isteyecek, aynı konulara oturup gülmek isteyecek ya da birlikte oturupta derstleşmek isteyecek... Bunları bulamadığında ise yavaş yavaş uzaklaşmaya başlayacaktır. Bu yüzden insanları kalbinden tutun, fani özelliklerine değil... mesela namazına aşık olun, edebine veya sesine, en çokta kalbine... Ne kadar acı olduğunu bilsem de bu saydıklarım birçok kişinin aramadığı şeyler. Çok ağır bir dönemden geçiyoruz. Namaz kılan gencin evliya sayıldığı bir dönemden... Edepli insanın bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar az olan bir dönemden... Kavganın, dövüşün, silahın, ihanetin, yalanın ve ahlaksızlığın bolca olduğu... Tek temennim bu savaştan yaralı bile olsa zaferle çıkmaktır niyetimiz.

Bu adil olmayan savaşta silah arkadaşını iyi seçmek gerekir. Yürekli, cesur, mert ve inançlı... Silah arkadaşımı seçmiştim. O bu saydıklarımın hepsinden fazlası...  O tövbe etmiş eski bir günahkar... Şu an benim gözümde bir bebek masumluğunda... Bana kol kanat gerecek, arkamdan sinsice yaklaşan düşmanı yerle bir edecek tek kişi... O benim imtihanımın bittiğinin habercisi... O benim ödülüm...

Ona verdiğim cevaptan sonra utanmış sonra da kaçmıştım. Böyle durumlarda nasıl tepki verildiğini bilmiyordum. O an en doğru şey kaçmak gibi gelmişti.

Eve geldiğimde beni bekleyen sürprizden haberim yoktu. Kapıyı bana Alihan abim açmış, sevincimden adeta çığlık çığlığa kollarına atılmıştım. Ona bu kadar özlediğimin farkında değildim. Onu görünce farketmiştim. Ne kadar korumacı davranışları beni boğsada benim iyiliğim için yaptıklarını biliyordum. Kahkahalarla

"Dur dur sakin ol. Boğdun beni. Anne ne yedirip ne içiriyorsun şu kıza. Maşallah tosun gibi olmuş. Ezdi beni. Ahhh belim..." diye benimle dalga geçmişti.

"Nedense o kilolarını bir tek biz görmüyoruz. Bir deri bir kemik kaldı. Birşey yediği mi var."

Mutfaktan seslenen annemin sitemini duymuştum. Ama elimde olan birşey değildi. Kendimi bildim bileli böyleyim. Çok yemek yemez ve her zaman zayıf... Kilo almak için çok çabalamıştım ama nafile, değişen birşey olmamıştı.

Annemin sitemine hafif bir tebessümle karşılık verdim. Abim annemin her zaman ki halini bildiği için çok üstünde durmadı. Elimden çekip içeri çekti. Heyecanlı gibiydi. Beni koltuğa oturttu, kendide hemen yamacıma oturdu.

"Sana birşey söyleyeceğim Aybüke ama aramızda tamam mı? Annem mutfakta bizi duymaz. Anneme söylemek yok. Yani en azından şu anlık... Kesinleşsin ona sonra söylemek zorunda kalacağım zaten."

Merakla ona baktım. Hayırdır insallah. Abimi ilk kez bu kadar telaşlı ve heyecanlı görmüştüm. Haliyle şaşırmıştım. Ellerimi kullananarak

"Tamam." Dedim.

"Şey sana yenge gelecek." Nasıl bir ifade ile ona baktım bilmiyorum eli ayağı birbirine dolanarak açıklamasına devam etti.

"Yani birini seviyorum."

"Sen birini seviyorsun? Abi ben bile severim ama sen değil."

Allah'ım neler diyorum. Allah mı söylettiriyor ceza olsun diye? Yanaklarım utançtan kızardı.

"Yani abi sen böyle konularda hep anneme bıraktığını söylersin. O kimi uygun görürse o dersin. Nasıl oldu bu çok şaşırdım."

Sen Dili Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin