Karşımda ilk defa boynu bükük ve mahçup bir şekilde olan halini görmüş ve bunun şaşkınlığını yaşıyordum. Elini uzattı önce çekine çekine, sonra da eli titreye titreye geri indirmişti. Sonra da dudaklarını kıpırdattı zorlukla.
"Beni affet ay parçası." Dedi
Gözlerim doldu duyduğum son iki kelime ile birlikte. Başımı eğdim usulca tekrar kaldırıp bakamadım yüzüne. Çünkü ne zaman bakmak istesem bana söylediği o kötü kelimeler aklıma geliyordu. Hiçbir zaman unutmayacaktım, unutamazdım. Kalp bir kere kırıldı mı tamiri mümkün olmuyordu. Ne kadar birlestirilmeye çalışılsada hep küçük bir parçası kayıp oluyordu. Unutamazdım, o bana böyle baksa bile. Özür dilerim Ahmet, seni affedemem.
Ellerimi kaldırdım hayatımın en zor iletişimini onunla kurdum. Şu an, şu dakika, şu saniyede...
"Üzgünüm, affedemem."
Derin bir nefes çektiğini duydum. Sanki bu dünyadan aldığı son nefes gibiydi. Sanki o nefesi almazsa ölecekmiş gibi.
Özür dilerim Ahmet, benim için Burak öldü.
Tam arkamı dönüp gidecekken elimi birden bire tutup beni durdurdu ve şok geçireceğim o kelimeleri sıraladı.
"Ben bir Polisim Aybüke. Bunu sana söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama ben doğru birşey istemiyorum artık. Sadece seni kaybetmek istemiyorum. Beni affet, ben Polisim ve bu benim görevim."
Alıntı geldi. Küçük bir özür şeysi:)
Yarın yeni bölümde buluşmak üzere. Sağlıcakla kalın ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Dili
SpiritualBilinmeyen numara: Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya bu hep böyle, böyle biter mi? Aybüke: Çok güzel neden menekşe? Bilinmeyen numara: Menekşelerin kokusu yoktur. Ama şair öyle imkansızı sevmiş ki aşkının, sevdasının imkansızlığını menekşe çi...