SEKİZİNCİ BÖLÜM

1.4K 116 126
                                    





O zaman Let's go Let's gooo. 😸

Jennie

Jisoo'yu aradığımda, bana gelmek üzere olduğunu söylemişti. Neden bu kadar heyecanlı olduğumu sorunca "geldiğinde anlatırım." diyerek telefonu kapattım. Ne diyecektim ona? Nasıl sormam gerekiyor? Yanlış anlaşılmak istemiyorum. Acaba Lisa'dan bahsetmesem mi? Evet onu bu konuya dahil etmeden, başka birinin üzerinden anlatmalıyım.

Kapı çalınca irkilerek yerimden sıçradım. Kendine gel Jennie. Derin bir nefes alıp, kapıyı açtım. Jisoo kocaman bir gülümsemeyle davet etmeme bile izin vermeden içeri daldı.
"JenJen, çok mutluyum! Harika bir gün geçirdim. Hemen sana anlatmalıyım." diyerek salondaki koltuğa kendini attı. Ağzım açık kapıda kalmıştım.

"Bir şey içer misin Jisoo?" Hala sırıtırken, bana dönerek "bırak şimdi içmeyi Jennie. Gel otur sana anlatacaklarımı dinle." Beni uykusuz gecelerin beklediğini anlamak zor olmadı. Jisoo sabaha kadar bana Rose'yi anlatacak. Tanrım kendi derdimi araya sıkıştırabilirsem bir mucizeydi.

Jisoo'nun yanına, Lisa'yla oturduğum gibi oturmuştum. Pozisyonumun farkına vardığımdaysa, yine o his kendini hatırlattı.
Hemen normal bir şekilde oturarak "eee anlat bakalım neler oldu?" dedim. Sesime sahte bir heyecan katmıştım.

Jisoo Rose'yle yaşadığı, ona göre muhteşem ötesi seks macerasını ballandıra ballandıra anlatmıştı. Arkadaşımın benim gibi deneyimi olmayan birine bunları anlatırken ne düşündüğünü merak ediyorum. Ayrıca Rose'nin onu nasıl parmakladığını bilmek istediğimi düşünmesi de garipti.

"Eee JenJen ne düşünüyorsun?" Karşımda heyecanla benden yorum bekliyordu.
"Ş-şey, sen mutluysan ne diyeyim Jisoo? Tekrar ne zaman görüşeceksiniz?"
Jisoo heyecanını asla kaybetmeden "yarın!" diye haykırdı. Anlamıyorum gerçekten seks bu kadar güzel bir şey mi?

"Sen bana ne anlatacaktın Jennie?" Anlatmalı mıyım gerçekten? Oooof nerden girdin hayatıma Lisa? Seninle tanışmadan önce böyle değildim ben. Sapık işte! Bana da bulaştırdı sapıklığını!

"Jennie? Sana diyorum. Telefonda çok heyecanlıydın. Gelince anlatırım dedin ya?"
Dudaklarımı yalayarak bir nefes verdim.
"Jisoo, sana bir şey soracağım ama, benimle dalga geçmeyeceksin." Jisoo üç parmağını göstererek "izci sözü veriyorum. Anlat hadi."

"Ş-şeyy ben..." tırnaklarımla oynamaya başlamıştım. "Biri sana dokunduğunda ne hissediyorsun Jisoo?"
Ohh sordum.
Jisoo kaşlarını çatarak "bu ne demek Jennie? Biri seni taciz mi etti? Çabuk söyle kim o?"

Ah her şeyi bok etmekte üstüme yok değil mi?

Ellerimi sallayarak "hayır, hayır! Öyle bir şey değil. Nasıl desem... hah mesela Rose sana dokunduğunda ne hissediyorsun?" Jisoo taciz edilmediğimi anlayınca derin bir nefes vererek "nereme dokunduğuna göre değişir Jennie." Bir de göz kırpıyor Tanrım! Arkadaşım diye söylemiyorum ama bu kız gerçekten tam bir sürtük.

"Bacağına Jisoo. Bacağına dokunduğunda ne hissediyorsun?" Jisoo düşünür gibi yapmaya başlamıştı. Birden sırıtarak bana yaklaştı.
"Nasıl yani? Böyle mi Jennie?" Ellerini bacaklarımda dolaştırmaya başladı. Sadece gıdıklanmıştım. " hayır Jisoo kes şunu gıdıklanıyorum."

Sırıtmayı bırakıp, geri çekileceği sırada "bekle! Bacaklarıma nefesini ver." Söylediğim şey sanırım çok garipti. Jisoo gözlerini kocaman açarak "JenJen iyi misin? Bakayım ateşin mi var?" Elini alnıma koyup, ateşimi ölçtü.
"Cık cık cık ateşin de yok ama. Sen bana şunu doğru düzgün anlatacak mısın?" Başka çarem kalmamıştı. Omuzlarımı düşürerek anlatmaya başladım.

"Sorun Lisa. Bana dokunduğu zaman kendimi tuhaf hissediyorum Jisoo. Bütün bedenimden ateş çıkıyormuş gibi oluyor. Bana yaklaştığı zaman, öylece kalıyorum ve bacak aramda hissettiğim şey... bilmiyorum işte tarif edemiyorum. Hasta mıyım sence?"

Jisoo beni anlayışlı abla modunda dinlemişti.
Dalga geçmesini beklerken "Jennie, seninle yıllardır arkadaşız biliyorsun. Bu duygularla geç tanıştın. Sanırım Lisa'dan etkileniyorsun. Üzgünüm ama sevişmen gerekiyor." Kollarımı göğüslerimde çaprazlayarak "hayır! Ne saçmalıyorsun Jisoo? Ondan etkilenmiyorum. Hem o sapığın neresinden etkilenecekmişim ben?!"

Aslında çok güzel ve dolgun dudakları var. Keskin bakan büyük gözleri, uzun bacakları ve mükemmel vücudu... Tanrım kes şunu Jennie!
Jisoo kaşlarını yukarı kaldırıp "Lisa'nın yatakta çok iyi olduğunu duydum." diyince, bacağına fazla sert olmayacak şekilde vurdum.
"Kes şunu! Onunla sevişmeyeceğim. Hem benimle ilgilenmiyor. Tabi ben de onunla ilgilenmiyorum." Gözlerimi devirdim.

Jisoo kafasını eğerek yüzüme bakmaya çalıştı.
"Kızardın mı sen? Evet evet kıpkırmızı olmuşsun JenJen." Ellerimi yüzüme kapatarak "hayır! Sinirlendiğim için öyle."

"Hadi ama Jennie, ölene kadar bakire kalmayı düşündüğünü söyleme bana." Ellerimi yüzümden çekerek "kalabilirim. Hele ki, Lisa'ya vermektense öldükten sonra bile kalabilirim." Jisoo arkasına iyice yaslanıp "bence beraber iyi görünüyorsunuz. Ama sen bilirsin."

İyi mi görünüyoruz? Saçmalama Jennie! Saçmalama.

Jisoo'yu evine gönderdikten sonra, odama çıkıp uyumaya çalıştım. Gözümü kapattığım zaman Lisa'nın bana dokunduğu anlar aklıma geliyordu. Yatakta bir o yana bir bu yana dönüp durdum. Aklıma Lisa'nın söyledikleri geldi.

<ne yani rahibe misin sen? Anladık bakiresin. Peki ya hiç porno izlemiyor musun? Ya da hiç kendine dokunmuyor musun?>

Hiç porno izlememiştim. İzlesem ne olur ki?
Kenarda duran laptopumu kucağıma aldım.
Arama motoruna 'porno' yazıp ilk çıkan linke tıkladım. Açılmasıyla laptopu kapatmam bir olmuştu. İğrenç!!!!

Tekrar uyumaya çalıştım. Tekrar yatakta döndüm. Lisa bana ne yapıyorsun? Kafayı yiyeceğim! Kendime dokunmalı mıyım?

Ben bunlarla ne yapacağımı bilmiyorum. Gelişine yazıyorum bakalım. 🙄
















.

BİR BU EKSİKTİ! G!P (JenLisa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin