ON DOKUZUNCU BÖLÜM

974 109 74
                                    






O zaman Let's go Let's gooo😸

Jennie

"Hey Lisa, kendine gel."

Ne oldu buna? Çok mu acayip bir şey söyledim?  "Lisa diyorum!" Başını yavaşça bana çevirdi. Dili tutulmuş gibiydi.
Zorlanarak "s-sen ciddi misin?" Gülümseyerek başımı salladım. "Evet Lisa. Senden hoşlanıyorum."

Lisa kendine gelerek "bu nasıl olabilir Jennie? Daha düne kadar bana sapık diyordun. Şimdi gelmiş benden hoşlandığını söylüyorsun. Buna inanmamı bekleme."

"Fikrim değişmiş olamaz mı?" Lisa öfkeyle kalkıp yerdeki kıyafetlerini giymeye başladı.
"Olamaz Jennie. Anlıyorum sen artık benim tanıdığım masum kız değilsin. Bunu çok net gördüm. İstediğini elde etmek için kolayca birine ondan hoşlandığını söylecek kadar değişmişsin. Üstelik buna ben neden olduğum için de üzüntü duyuyorum." Kıyafetlerini giymeyi bitirmişti. Kırılmış görünüyordu. Onu bu kadar üzebileceğimi düşünmemiştim.

"S-sen neden bahsediyorsun Lisa? Doğruyu söylüyorum. Senden gerçekten hoşlanıyorum."
Son kez gözlerime bakıp "yalanına hala devam ediyorsun Jennie." Hızla kapıdan çıkıp gitti.
Dış kapının sert sesini duyduğumda, Lisa'yı bu kadar kıran şeyin ne olduğunu hala bilmiyordum. Birine ondan hoşlandığını söylediğinde alacağın tepki bu olmamalıydı.

Telefonumu çıkartarak Rose'yi aradım.

"-Rose yardımına ihtiyacım var."

"-Yine ne oldu Jennie?" Bıkkın bir şekilde söylemişti.

"-Lisa'ya ondan hoşlandığımı söyledim..."
Sessizlik oluşmuştu.

"-Rose orada mısın?" Bir hışırtı sesiyle karşıdan Jisoo'nun sesi geldi.

"-Jennie neler oldu? Rose tuhaf davranıyor."

" -Lisa'ya ondan hoşlandığımı söyledim sadece Jisoo. Anlamıyorum birinden hoşlandığını söylemek ayıp bir şey mi? Neden herkes bu tepkiyi veriyor?"

"-Tamam Jennie sakin ol neredesin yanına geliyoruz?"

"-Hala Lisa'nın evindeyim Jisoo. Ondan hoşlandığımı söyleyince çekip gitti."

"-Tamam bekle bizi geliyoruz."

Telefonu kapattıktan sonra kendimi Lisa'nın yatağına bıraktım. İyice içine girip yastığını kokladım. Lisa gibi kokuyordu. Tabiki öyle kokacak Jennie. Lisa'nın yastığı bu.
Tanrım neden kendi kendime konuşuyorum.
Ah tabi şimdi hatırladım. Lisa yine benden kaçtığı için.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Aşağıdan gelen sesleri duyduğumda Rose ve Jisoo'nun gelmiş olduğunu anlamıştım. Toparlanıp yataktan kalktım.
Altımda Lisa'nın baksırı vardı. Yerdeki şortu alıp giydim. Kapıya yöneldiğimde ben açmadan Jisoo beni karşılamıştı.
"İyi misin Jen?" Hemen arkasından Rose gelmişti. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı.

"Ben iyiyim Jisoo. Rose neler oluyor? Bu yüzünün hali ne?"
Jisoo kenara çekilerek Rose'yle karşı karşıya gelmemi sağladı. Rose ellerini birbirine bastırıp "y-yok bir şey Jennie. Lisa nereye gideceğini söyledi mi?"

Gözlerimi devirerek "hayır. Ondan hoşlandığımı söyledim ve beni yalancılıkla suçladı. Sonra da her zamanki gibi kaçıp gitti."
Rose düşünceli bir şekilde dudaklarını dişleyerek "peki ona yalan söyledin mi? Yani ondan gerçekten hoşlanıyor musun?"
Sorduğu soruya cevap vermekte tereddüt etmiştim. Evet Lisa'dan hoşlanıyor muyum bilmiyordum. Çünkü daha önce hiç böyle bir duruma düşmemiştim. Birinden hoşlandığımızı nasıl anlarız?

"Ş-şeyy hoşlandığımı sanıyorum." Rose kaşlarını çatarak "bu ne demek Jennie?"
Jisoo ortamın gerildiğini hissedip araya girdi.
"Arkadaşımın üstüne gitme Rose. Kızın bu güne kadar hiç sevgilisi olmadı."
Jisoo'ya içimden teşekkür ettim.
Rose bu defa beni bırakıp Jisoo'yla konuşmaya başladı.
"Ne olmuş yani Jisoo? Benim arkadaşımın da hiç sevgilisi olmadı." İkisinin de kaşları çatılmıştı.

"Senin arkadaşının sikmediği kız kalmadı be! Jennie'nin daha öpüşmüşlüğü bile yok."

mmm... şey Jisoo aslında Lisa'yla birkaç şey yapmıştık hatırlatayım.

"Jisoo seni uyarıyorum. Lisa hakkında düzgün konuş!"

"Konuşmazsam ne olur Rose?"

"Onu tanımıyorsun Jisoo. Jennie'nin ona ne yaptığını bilmiyorsun."

Jisoo omuz silkerek "hah! Eminim şu an başka bir kızın koynuna kendini çoktan atmıştır."
Rose öfkeyle merdivenlerden aşağıya inerek salona geçti.
Biz de arkasından inmiştik. Telefonunu kulağına götürerek bir süre bekledi.
Karşıdan cevap alamayınca sinirle telefonu koltuğa fırlattı.

"Açmıyor işte!" Gözleri bizi bulduğunda "gitseniz iyi olur. Ben Lisa'yı bulmaya çalışacağım." Yüzünde kırgın ve üzgün bir ifade vardı. Ne oluyor tanrı aşkına? Kötü bir şey mi yaptım ben?

Jisoo inatçı bir tavırla kolumdan tuttu. "Yürü Jennie, istenmediğimiz yerde durmayalım." Jisoo olayın hala farkında değildi. Ben Lisa'yı nedenini bilmediğim bir şekilde kırmıştım. O da benim yüzümden Rose'yi.

Kolumu Jisoo'dan kurtarıp "hayır Jisoo. Lisa'yı bulmalıyız. Benim yüzümden Rose'yle aranızın bozulmasını istemiyorum. Rose haklı Lisa'yı tanımıyoruz. Onu tanımaya bile çalışmadık. Sürekli sağdan soldan duyduklarımızla onu yargılıyoruz sadece." Söylediklerim Rose'nin gözlerinin parlamasına neden olmuştu. Benimle gurur duyuyor gibi bir hali vardı.

Jisoo utanarak gözlerini yere indirdi.
"B-ben üzgünüm Jennie. Seni korumaya çalışıyordum sadece." Jisoo'nun omzuna elimi koyarak "biliyorum Jisoo." Tekrar Rose'ye dönerek "nereye gitmiş olabileceğini biliyor musun Rose?"

Düşünceli bir şekilde "aslında Jennie, sen gelmesen daha iyi olur. Şu an seni görmek isteyeceğini sanmıyorum." 

"Neden Rose? Lisa neden böyle davranıyor? Onu incitecek ne yaptım ben?" Rose gözlerini benden kaçırmıştı. "Ona ondan hoşlandığını söylemişsin Jennie." Bunu sanki küfretmişim gibi söylemişti. Kaşlarımı çatarak "eee yani? Bu kötü bir şey mi?"

"Hayır normalde kötü bir şey değil. Lisa'nın açısından düşünmeye çalış Jennie. Etrafı ondan sürekli bir şeyler bekleyen insanlarla dolu. Hayatı düzenli değil. İlişkileri hep tek gecelik. Şimdi sen karşısına çıkıp ondan hoşlandığını söylüyorsun. Lisa'ya bunun ne kadar çok söylendiğinin farkında mısın?"

Demek Lisa bana bu yüzden inanmadı. Diğerlerinden bir farkım yokmuş gibi davrandım. Ama ben gerçekten ondan hoşlanıyorum. Bunu anlaması için ne yapmam gerekiyor?

"Rose Lisa'yı bulmalıyız. Ondan gerçekten hoşlanıyorum ve bunu kanıtlayacağım."

Nasıl kanıtlayacaksın merak ediyorum Jennie😸







.

BİR BU EKSİKTİ! G!P (JenLisa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin