ON İKİNCİ BÖLÜM

1.3K 125 40
                                    




O zaman Let's go Let's goooo😸

Jennie

Dudakları dudaklarımdaydı. Evet rüya görmedim. Gerçekti dudaklarını hissettim. Beni... öptü.

Parmaklarımı dudaklarıma değdirdim. O yumuşak his, aklımı başımdan alabilirdi. Daha önce yaşamadığım bu sıcaklığın sonsuza kadar sürmesini istedim. Peki neden beni öptü? Benden hoşlanmadığını sanıyordum. Hayır Jennie sen de ondan hoşlanmıyorsun. Sadece... sadece şu an onu deli gibi öpmek istiyorsun. Dudaklarında bıraktığı izi derinleştirmek istiyorsun.

Ondan etkileniyorum. Sonunda kabul ettim. Etkileniyorum...

Peki onun yüzüne nasıl bakacağım? Tekrar öpmek isteyebilir, öyle değil mi? Peki öpmek isterse ne yapmalıyım? Ona izin vermeli miyim? Yattığım yerde başımı sağa sola sallayarak saçlarımı dağıttım. Lisa'yla karşılaştığım ilk andan beri kafamı karıştırıyordu.

Uyumalısın Jennie. Yarın çok fazla işin var. Bu işlerden biri de Lalisa Manoban'a kendini kaptırmamak. Bu senin iyiliğin için.
Nasıl uyuduğumu bilmiyordum. Sabah telefonumun çalma sesine uyanmıştım. Arayan Jisoo'ydu.

"-Ne var Jisoo? Saat daha çok erken rahat bırak beni."

"-JenJen, iyi olduğundan emin olmak istedim. Nasılsın? Dün geceyi hatırlıyor musun? Seni evine Lisa bıraktı."

"-Teşekkür ederim tekrar hatırlattığın için. Tanrım çok utanıyorum Jisoo. Ne olduğuna inanamazsın"

"-Bana bak Jennie o sana bir şey mi yaptı? Çabuk söyle!"

"-Hayır Jisoo sakin ol. Bir şey yapmadı.
S-sadece beni öptü. Uyuduğumu sanıyordu. Ve... beni öptü Jisoo."

"-Jennie lütfen kendine gel ve bana her şeyi anlat."

"-Anlatacak bir şey yok Jisoo beni öptü diyorum. Uyandığımı anladı ve hemen kaçtı."

"- Ne kaçtı mı? Tam da Lisa'dan beklenecek hareket(!) Ucuz kurtulmuşsun Jennie. Lisa'nın öpücükten ileri gidip bekaretini almadığına şükretmelisin."

"-Tanrı aşkına Jisoo, bu öyle bir şey değil. Neden kaçtı? İşine devam etmek yerine?"

"-Ne oldu Jennie? Devam etmesini mi isterdin?"

"-H-hayır! B-ben öyle bir şey söylemedim. Sadece, kaçması tuhaf. Öyle değil mi?"

"-Bilmiyorum JenJen. Ah kapatmalıyım Rose uyandı. Okulda görüşürüz."

Cevap veremeden gelen öpüşme sesleriyle telefonu kapattım.
Acaba Lisa bugün gelecek mi? Gece olanlardan sonra ya gelmezse? Ahh onun dudaklarını delice öpmek istemem normal mi?

Kapı çaldığında irkilerek yatağımdan fırladım. Kapıyı heyecanla açtığımda, karşımda dünkü kıyafetleriyle sırıtan bir Lisa bulmuştum. Pislik! Kim bilir nerede sabahladı. Bir de hiçbir şey olmamış gibi sırıtıyor. Yanaklarıma tekrar çıkan ateşle dişlerimi sıktım "ne sırıtıyorsun karşımda?!" Lisa sırıtmasını asla bozmadan, içeri girdi. Salona ilerlerken, ben de arkasından sinirle ilerleyip, onu haşlayacağım sırada topuklarının üzerinde döndü ve ellerini iki yana açtı.

"Parti veriyoruz JenJen. Hem de senin evinde."
Olduğum yerde donakalmıştım.
"P-parti mi?"
Lisa kendini koltuğa atarak "evet kedicik parti. Hani kalabalık olan, eğlenceli, içki ve seksin bolca olduğu partilerden."

Kaşlarım çatılmıştı. Lisa'nın ayaklarını sehpamın üzerine uzattığını görünce, artık daha fazla kendimi tutamadım.
"İndir o ayaklarını çabuk! Parti falan yok! Ayrıca ben partilerden nefret ederim Lisa. Evimde bir parti düzenlemek mi? Kendine başka bir parti kızı bul."

Lisa ciddileşerek, ayaklarını sehpadan indirdi.
Cebindeki listeyi çıkararak sehpanın üzerine attı. "Pekala parti yoksa, fotoğrafları çeken kişiyi de bulamayız. Listedeki kişileri senin partine davet etmeyi planlamıştım. Hepsini bir araya toplarsak işimiz daha kolay olurdu. Her neyse senin parti kızı olmadığını tahmin etmem gerekirdi."

Ne yani fotoğrafları çekeni bulmak için mi parti vermemi istiyor. Sandım ki, derdi sadece eğlenmek. Ama o hala fotoğrafları düşünüyor. Sanırım ona karşı fazla önyargılıyım. Mahçup bir şekilde ilerleyip yanına oturdum.
"Üzgünüm ben parti deyince, yanlış anladım Lisa." Lisa ciddiyetini bozmadan "boşver Jennie, gönlümü almak zorunda değilsin. Hem biz arkadaş değiliz unuttun mu? Fotoğrafları bulunca eminim benden arkana bile bakmadan kaçarsın."

İçimdeki his sana doğru son sürat koşmamı söylüyor Lisa. Ama biliyorum senden dediğin gibi kaçmalıyım. Karşısına bakarak konuşan Lisa'yı yan profilinden izliyordum. Konuşurken hareket eden dudaklarını mütemadiyen birbirine bastırıyordu. Tanrım o dudaklar dün gece benim dudaklarıma değmişti. Ama Lisa hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Ne bekliyorsun Jennie? Ne istiyorsun?

"Eee partiyi veriyor muyuz? Sen sadece onay ver kedicik, her şeyi ben ayarlayacağım." Gülümseyen suratını birden bana çevirip konuşmuştu. Büyülenmiş gibi yüzüne bakıyordum. Bana kedicik demesini bile artık sorun yapmıyordum. "J-Jennie hey. Parti diyorum."
Elini yüzlerimiz arasında sallayınca sıçradım.
"Hah? Ahh pekala, fotoğraflarımızı çeken kişi yakalanacaksa kabul ediyorum."

Lisa şeytani sırıtmasıyla gözlerini benden ayırmadan, cebindeki telefonu aldı.
Bana bakışları normal değildi. Bunu fark edebiliyordum. Bakışları altında yine kızarmaya başlamıştım. Utanarak yerimden kalkıp mutfağa doğru yöneldim.
İçerden Lisa'nın telefon konuşmasını duyabiliyordum. Parti için içecek ve müzik ayarlıyordu. Telefon kapandığında birkaç dakika sonra tekrar  konuşma sesi geldi.
Bu defa partiye gelecek insanları ayarlıyordu sanırım. Konuşmalar o yönde ilerliyordu.

Bir bardak su alıp tekrar yanına gittim. Telefon kulağındayken geldiğimi anlayıp, bana bakarak göz kırpmıştı. Kalbim deli gibi atmaya başlarken elimdeki bir bardak suyu hızla başıma diktim.
Dün gece beni öptü. Ve... şimdide göz kırpıyor.

Lalisa Manoban benden hoşlanıyor olabilir misin?

Yok artık 🙄
Bir kere öptü ve göz kırptı diye siz artık nikahlısınız 😂😂😂










.

BİR BU EKSİKTİ! G!P (JenLisa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin