Uzun zamandan sonra selaaammm🤗
Biliyorum yazmayalı uzun zaman oldu.
Ama maalesef dersler sebebıyle pek vakit bulamıyordum.
Ama artık hafta da 1 gün bölüm atmaya çalışacağım.
Sizleri seviyorum..🤗😘🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
"Dilan ben zaten dün gece öldüm.
Beni daha kimse öldüremez" dedi Yekta dudaklarında zor duran tebessümüyle karsında kafası karışmıs kaşları çatık güzel kadına belki son defa bakarken.....🇹🇷
" O ne demek!? " dedi Dilan çatılmış kaşları ile,
"Dilan sana söylemek istediklerim var. Beni çadıra götürür müsün?" dedi Yekta.
Dilan onu başıyla onayladı ve kalkmasına yardımcı oldu.Dilan'ın çadırına gittiklerini farkeden Yekta lafa atıldı hemen;
"Dilan, hevaller söz falan eder."
Dilan Yekta'nın bu sözüne göz devirip yönünü değiştirmeden konuştu;
"Yekta heval benı dellendirme!
Gözümün önünde olmanı istiyorum, ki sana hesapta soracağım. Kimse de birşey diyemez. Geç içeri"
Bu sözlerin üzerine Yekta el pençe içeri girdi.Yekta'nın uzandığı koltukta ayağına destek veren Dilan "bekle geliyorum" dedi ve çıktı çadırdan. Kısa süre içinde elinde güzel yemek tepsisi ile geri dönmüştü.
"Al şunları ye" diyerek Yekta'nın kucağına koydu tepsiyi.
"Gerek yoktu"
"Offf! Fazla sözden nefret ederim. Getirdik ye işte. Hem sana bir sır vereyim mi?" Yekta'nın hevesli bakışlarına bakıp devam etti sözüne;
"İlkkez birine yemek hazırlayıp getirdim. Değerini bil." dedi gülerek
"Askere de mi götürmedin?"
Dilan'ın gelen soruyla gülüşüde solmuştu. Yekta sebep olduğu şeyi farkedince lanet etti içten kendine
"Ne askerî?" dedi Dilan anlamamazlığa vererek
"Dün ki askere de mi götürmedin?"
"O ne alaka?"
"Sadece sormuştum." dedi ve önüne döndü Yekta .
"Sen askerî falan bırak ta, ne için yaptın onu söyle?" dedi Dilan
"Neyi ne için yaptım?"
"Beni neden kurtardın?"
"Kurtuldun mu? Kurtuldun. Gerisinin önemi yok!"
Dilan'ın bu umursamamazlığa karşı son sabrıydı!
"LAN IYI MISIN?! YARIN ÖLDÜRÜLECEKSİN! ÖNEMİ YOK DİYORSUN!" diye resmen çığırdı.Yekta ise hala sakinliğini koruyarak, kulağını bastırdı ve;
"Dilan'cım idama gerek kalmadan senin şu minicik (!) sesin sayesinde öleceğim gibi gözüküyor." dedi yüzünde ki dalgavari sitemle. Dilan ise hayretle bakıyordu. Yüzünde ki ifadeyı silerek devam etti Yekta;
"Ve anlatamam. Benim sebebim öyle basit değil."
"Anlat dinliyorum. Anlatmazsan Azer'e yalan söylediğini söylerim." deyip çadırın dışına doğru bir adım atmıştı ki Yekta kolundan tuttu.Dilan bunu sadece deneme amaçlı yapmıştı.
Ve yanılmamıştı!
Yekta Dilan'ı koruyordu, başka bir niyeti yoktu.Ama neden???
"Peki. Dayanabilecek misin anlatacaklarıma Dilan?"
"Niye dayanamayayım ki?"
"Çünkü anlatacaklarım annene dayanıyor!"
Yekta'nın dudaklarından çıkan cümle bomba etkisi yaratmıştı Dilan'ın yüreğine
"An- annem mi?" dedi kekeleyerek
"Evet annen. Askerlerin öldürdüğünü zannettiğin annen...!"
Dilan susmuştu...
Yutkunamıyordu...
Konuşamıyordu...
Sadece Yekta'ya bakıyordu.
Yekta annesi hakkında ne biliyor olabilirdi ki.
Evet annesini askerler öldürmüştü.
Bu yüzden yıllardır askerlerden hep intikam almaya çalışmıyor muydu?
Bu yüzden bu dağlara gelmedi mi?
Bu yüzden bunca zorluğa, Azer'e katlanmadı mı?
Ama hala tek bir askeri bile öldürmemişti. Ufak tefek sıyrıklarla zarar vermişti sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ VERİYORUM
Teen Fiction"Dilan!" diye seslendi Ömer ardından. Dilan ismini Ömer'den duymasıyla ilkte afalladı. Sonra ise hemen toparlanarak güler yüzüyle ona döndü; "Efendim Komutan?" Ömer önce kalbine sonra aklına işaret ederek konuştu; "Unutma şu fani dünya da ölsek te...