Dilan sığınağa geldiğinde ilk dikkatini çeken şey sessizlikti...
Ölüm kadar sessizdi sığınak...!
Herkes köşelere çekilmiş korkulu gözlerle bakıyorlardı Dilan'a.
"Ne oluyor?" diye sordu Dilan ortaya, içine düşen tereddütle... Ama Dilan'ın sorusunu sessizlik karşıladı.
Dilan Azer'in olduğu çadıra doğru ilerlerken gördüğü şeyle gözleri dehşetle açıldı, midesi bulandı ve başını çevirdi başka tarafa.
Şuan karşısında uyku ilacı verip te komutanın yerine koyduğu adam çırılçıplak şekilde infaz edilmiş boynundan asılarak.Başını çevirdiği tarafta ise küller içinde yakılmıs olan şey, askerin kıyafetleri olduğunu anlaması zor olmamıstı.
"Beğendin mi marifetini?" duyduğu fısıltı halinde ama bir o kadar sert olan Azer'in sesiyle hızla arkasını döndü;
"Başkan-" diye söze başlamıştı ki yanağına gelen sert tokatla susturuldu;
"Niye hainlik yaptın lan!" diye resmen kükredi Azer!Tokat yüzünden düşen başını dikçe kaldırarak konuştu Dilan;
"Ben hainlik yapmadım!"
"Asker nerde lan o zaman?!" diyerek bir anda Dilan'ın sarı buklelerini tutup sertçe çekmeye başladı.
"Nerde bileyim asker nerde? Bırak saçımı!"
"Ajar gel hatırlat bakalım Dilan Hanıma"Ajar???
Diye düşündü Dilan
Tabı ya sabah onu hesaba tutan heval"Şerefsiz" diye söylendi Dilan.
Ajar Dilan'ın önünde durduğunda ona pis pis sırıtarak konuştu;
"Biz gece yarısından sonra saldırıdan dönüyorduk sığınağa. Dilan hevalide başka bir hevalle gördük. Yaralıydı yanında kı. Aynı asker gibi bacağından. Ve sığınağa ters gidiyorlardı.""Buna ne diyeceksin?" dedi Azer saçlarını daha sert çekerken
"Doğru ama o asker değildi. Hevaldi" dıye tısladı Dilan.
"Göster lan hangi heval o?"Ne diyecekti? Öldürdüm dese? Bunu Azer'e sormadan yapamayacağının bilincinde
Öldü dese? Cesedi nerde diyecekler!Allahım sen yardım et
Duyduğu sesle neye uğradığını şaşırdı;
"O heval benim başkan! Dilan heval doğru söyler. "Dilan adama baktığında belki bir iki defa görmüştür.
Sarıya yakın kumral dalgalı saçları, mavi büyük gözleri, kirli sakalları ve uzun boyu...
En son olarak bacağından kanlı pansuman askerle aynı yerden...Dilan anlamamıştı bu hevalin ne yapmaya çalıştığını.
Ama şuan susmak zorundaydı."Pansumanı açın! "
Azerin dediği ile Dilan hızla ona döndü;
"Deli misin? Yaralı o? "
"Ne bileyim sahte pansuman olmadığını? "Dilan da bundan korkuyordu ya...
Heval acımasızca adamı yere itince acıyla inledi. Ve pansumanı açtılar..
"Yaralı başkan. Hemde baya derin" dedi kontrol eden adam.
"Hani pek ehemmiyetli değildi?" dedi Ajar
Azerin saçını bıraktığı Dilan "Ben sana şimdi ehemmiyeti göstereceğim" diyerek sert bir yumruk yerleştirdi Ajar'ın yüzüne.
"Buda bana iftira attığın için" diyerek karnına tekme attı."Artık bu işimize yaramaz!"
Azer'in söylediği cümle Dilan'ın beyninde yankı yaptı.
Hızla ajar'ı bırakarak kendisine büyük iyilik yapan hevalin yanına gitti.
"Ne demek işimize yaramaz?!" diyerek hevalin yanına diz çöktü ve dizine baktı.
Kurşun kemiğe denk gelmişti. Ve bu sakat kalması için yeterliydi..
Sakat kalmasa da sekerek yürümesine..."Başkan adam ölmedi ya" diyerek hevale döndü. Hevalle bakışları birleştiğinde çok farklı hissetti.
Çünkü ona diğer hevaller gibi donuk bakmıyordu. Bu gözlerde çok farklı şeyler vardı. Dilan bu düşüncelerden sıyrılıp asıl işine odaklandı
"Adın neydı senin?" dedi Dilan
Ve O sıra hevalin yüzünün donduğunu farketti. Evet kendisinin canı için kendi canını feda eden birinin adını bilmiyordu."Ne yanı sabah çatışmaya çıktığın hevalın adını bilmiyor musun?" dedi Azer şüpheyle
"Biliyor başkan. Sadece ismimi garip buluyor ve sürekli unutuyor." dedi heval ve Dilan'a dönüp "Yekta. Yekta ismim demiştim ya? " dedi yumuşak bir sesle..
"Doğru. Yine unutmuşum.... Yekta! " dedi Dilan yalan bir mahcubiyetle sonra konuyu değiştirdi;
"Bacaklarını hissedebiliyor musun?"
"Evet" dedi Yekta ve Dilan ümitlendi Yekta'nın son sözüne kadar;
"Ama tek bacağımı"
"Olamaz olamaz" diyerek Yekta'nın bacağına yumruk atmaya başladı. Ama hiçbir tepki alamıyordu.
Azer sankı çok normal bir şeymiş gibi "yarın infaz sehpasını hazırlayın" dedi ve gitti..Dilan "hayır" diyerek onun arkasından gidecekti ki yekta elini tutarak izin vermedi.. Dilan ona dönerek hemen elini çekti. Yekta Dilan'ın çektiği eline bakarak konuştu;
"Boşver kaderim böyleymiş, böyle kalsın""Saçmalama ölmekten bahsediyor. Yarın seni öldürecekler!"
"Dilan ben zaten dün gece öldüm.
Beni daha kimse öldüremez" dedi Yekta dudaklarında zor duran tebessümüyle karsında kafası karışmıs kaşları çatık güzel kadına belki son defa bakarken.....Son..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ VERİYORUM
Teen Fiction"Dilan!" diye seslendi Ömer ardından. Dilan ismini Ömer'den duymasıyla ilkte afalladı. Sonra ise hemen toparlanarak güler yüzüyle ona döndü; "Efendim Komutan?" Ömer önce kalbine sonra aklına işaret ederek konuştu; "Unutma şu fani dünya da ölsek te...