"Burasıda temiz komutanım." dedi dağın eteğinden inen asker."Nerde bu hainler?!" diye söylendi Ömer.
O sorgudakı teröristin tarif ettiği yere gelmıslerdı ama kimse yoktu.
"Yalan soyluyor olabilir mı?" dedi Cihan
"Sanmam. Salak değil. Elimizde olduğunun farkında. Bize sığınmaktan başka şansı yok. Önceden haber alınmıs bence bizim burayı basacağımız. Ama nerden!" diye tekme savurdu önünde ki kayaya."Geri dönüyoruz!" diye emir verdi Ömer bir süre sonra. Öfkelıydı bırsey bulamadığına.
Herkes geri dönerken Ömer durmuştu. Arkadaşı Cihan'ın da dikkatini çekmişti.
"Ne o devrem? Gelmiyor musun?" dedi alayla.
"Hayır! Siz gidin. Şu mağaranın ardını kontrol etmedik. Ben orayı kontrol edeceğim."
Cihan dostunun dedikleriyle şaşırmıştı. Halbuki kendisi sadece şaka yapmıştı.
"Madem kontrol etmemişiz, hep beraber edelim." dedi Cihan."Hayır Cihan! Askerler zaten hem yorgun, hem uykusuz, hem aç. Sen onları götür. Ben kontrol edip peşinizden geleceğim. Eminim birşey yoktur, sıvarmışlar paçayı. Ben kuruntu ediyorumdur." dedi Ömer.
"Saçmalama!" diye çıkıştı Cihan, devam edecekti ki Ömer müsaade etmedi; "Cihan! Şuan söylediğimi dostun olarak değil, bir Yüzbaşın olarak emirdir! Askerleri al ve birliğe dön!"
Emir karşısında boyunları kıldan ince.
Ama böyle bir emre???...................Mecburi ona teslimiyetle bakan askerleri topladı ve birliğe doğru yol aldı kendi kendine mırıldanarak; "Umarım Ömer orada dediğin gibi bir şey yoktur. Umarım"
Ömer askerlerin uzaklaştığına emin olduktan sonra mağaraya doğru ilerledi. İçinde ki kuruntu mu yoksa hakikatli bir his mi? Bunu kontrol ettiğinde anlayacak.
Belinde ki silahını çıkarttı ve temkinli bir şekilde ilerlemeye başladı. Mağaranın içi temizdi. Ama dağın arka tarafına bir çıkış daha vardı.
Ömer o çıkıştan da tam çıkmıştı ki omzunda hissettiği acı ile sendeledi."KAHRETSİN ISKALADIM!" dedi karşısında ki terörist.
Şuan ikisi de birbirine silahlarını doğrultmuş bir hamle bekliyorlardı birbirlerinden.
Ömer'in omzu sıyrılan kurşunla kanıyordu. Ama bu onun için çokta önemli değildi. Nede olsa öldürecek kadar kanamıyordu. Önemli olan karşısında ki teröristti.
"BIRAK SİLAHINI VE TESLİM OL! BURADAN SAĞ ÇIKAMAZSIN!!" dedi Ömer sert ve yüksek sesiyle.
"ÇOK EMİN OLMA KOMUTAN! BİLEMEYİZ HANGİMİZİN SAĞ ÇIKIP ÇIKMAYACAĞINI!!!"
Ömer teröristin sesiyle afallamıştı.
Çünkü bu bir kadın sesiydi.
Olamaz değil mi? Karşısında ki kadın olamaz! Yüzünü ve saçlarını tamamen kapatan maskeden dolayı anlayamıyordu kadın mı erkek mi.?
Zaten giyinişi diğer teröristler gibi." BAK KENDİN TESLİM OLURSAN SANA ZARAR VERMEYİZ!" dedi Ömer ikna amacıyla
"YOK YAA!! SALAK MI SANDIN SEN BENİ?! TESLİM OLDUĞUMDA BENİ NASIL İŞKENCELERLE ÖLDÜRECEĞİNİZİ BİLMİYOR MUYUM SANIYORSUN???!"
"BİZ SİZİN GİBİ ZALİM DEĞİLİZ! BİZDE TESLİM OLANA SİLAH KALKMAZ!!"
"KUSURA BAKMA KOMUTAN! BEN ÖYLE HİKAYELERİ ÇOK DİNLEDİM." dedi silahının kilidini açarken.
Ömer ikisinden birinin zarar göreceğine emin olmuştu. Ve bu yüzden Rabbinden yardım istiyordu.
O sıra başka yerden gelen silah sesiyle neye uğradıklarını şaşırarak siper aldılar. Ama farklı bir yerde çatışma çıktığını anlamaları çok uzun sürmemişti.
Ömer düşmanının dikkatinin dağılmasını fırsat bilerek tam silahı ile elinin arasına ateş etti.
Korkuyla sıçrayan terörist silahınıda elinden düşürmüştü. Ömer yeni bir hamle için atıldı ki, karnına yediği tekme ile geri savruldu.
Bu sefer Ömer teröristin yüzüne yumruk attı. Yere düşen düşman Ömer'in ayağından tuttuğu gibi onuda düşürdü ve yüzüne yerleştirdi yumruğu. Terörist yeni bir hamleye geçmişti ki, Ömer iki elini tuttu. Üstte olan teröristi alta aldı ve tek hamleyle kafasında ki maskeyi çıkardı.Ömer uzun sarı buklerle neye uğradığını şaşırmıştı.
Şuan karşısında orman yeşili gözleriyle şaşkınlık içerisinde ona bakan güzel bir kadın vardı.
"Ama sen kadınsın!" dedi hayretle.
"Ne oldu? Hayatında hiç mi kadın görmedin?" dedi genç kadın yenilmişliğin verdiği hırsla.Dikkatini sadece karşısında ki teröristin kadın olmasına veren Ömer'in bu halinden faydalanan genç kadın kafasını yerden kaldırdığı gibi burnuna kafa attı.
Ömer acı duymasa da bu hareket onun geri çekilmesine sebep olurken, terörist fırsattan istifade az ileride ki silahına uzandı ve kabzasıyla Ömer'in şah damarını hedef alıp vurdu......
Ömer gelen ağır darbeyle bayılmıştı.
Dilan yerinden doğrulup adamı inceledi bir süre.Siyah yeni çıkmış saçları, uzun boyu hele az önce ona bakan ela gözleri.....
Dilan düşüncelerinin gidişatıyla sirkelendi. 'Ne diyorsun sen öyle Dilan?! O bir asker. Yani düşman!'
Genç askeri eğilip kollarından tuttu ve kayalıkların arkasına doğru sürüklemeye başladı.
Askeri iyice gizledikten sonra silahını yanına bıraktı.Aslında onu şuan öldürmesi gerekirdi.
Ama yapmamıştı, yapmak istememişti. Son bir kere genç adama bakıp hızla uzaklaştı oradan...**********************************
Ömer omzunda ki ağrı ile uyanmıştı.
Gözlerini açtığında odasında olduğunu farketti. Burada ne işi vardı? O en son bir teröristle savaşıyordu.
Hatta o terörist...!Ömer sarı bukleleri, yeşil gözleri anımsadı.
'Kendine gel Ömer! O bir terörist!' diye silkelendi.
"ASKER.!" diye çağırdı kapıda nöbetçi askerleri.
Askerlerden biri kapıyı tıklatıp içeri girdi. Askeri bir selam verdikten sonra "Emredin Yüzbaşım!" dedi.
"Cihan komutanı çağır bana!" dedi Ömer. "Emredersiniz!" dedi ve çıktı asker.Çok kısa süre sonra Cihan gelmişti. "Ömer iyi misin?" dedi endişeyle.
"Beni sen mi getirdin buraya?"
"Evet mağaranın arka tarafında kayalığın arkasında istiflenmiş bir şekilde yatıyordun. Silahın yanındaydı. Ne oluyor Allah aşkına?! Seni bulduğumuzda omzundan yaralıydın. Teröristlerle falan mı karşılaştın? Tabi karşılaşsan tek başına sağ çıkamazdın da..."Ömer omzunda ki sargılanmış yaraya baktı bir süre. O arada yaralı olduğunu tamamen unutmuştu.
Demek kendisini bayıltıp, gizleyip gitmişti ha? Peki ya neden öldürmedi?
Öyle bir fırsat elinde iken neden yapmadı? İlkte amacı o iken...Ömer aklında bin bir soruyla arkadaşına döndü; "Benim olduğum yerde başka kimse var mıydı?"
"Yoktu. Kim olması gerekiyordu ki?"
"Hiç.! Sordum sadece"Anlatmadı.
Anlatmak istemedi 24 yıllık arkadaşına...
İlk kez Cihan'dan bir şey saklıyordu.
Ve bu bir terörist!"Peki." demişti Cihan arkadaşını süzerken. Fark etmişti Ömer'in bir şey sakladığını. Ama üstelememişti.
Cihan kapıya yönelmişti ki Ömer'in seslenmesiyle durdu. "Cihan!"
Ona dönerek cevapladı; "Efendim?"
"Bugün o dağda nerde ve kimler çatışma açtı?"
"Biz birliğe dönerken bir grup teröristle karşılaştık."
"Yaralı yada şehit?"
"Yok çok şükür. Ama onlarda 8 ölü var."
"Yaralı."
"Maalesef yok. Zaten o çatışmadan sonra senin yanına geri döndük."'Rabbim yardım etmiş.' diye düşündü Ömer. Öyle ya... Rabbim hak ve hakikatte olanın hep yardımındadır. Tek sen ona güven, inan.
"Peki ölülerin arasında kadın var mıydı?" dedi Ömer genç kadını anımsayarak.
Cihan bu garip sorunun karşısında kaşlarını çattı. "Kadın ne arasın Ömer? Tabi ki yoktu. Hepsi erkek."
"Peki tamam. Sağol. Çıkabilirsin."Cihan Ömer'in bu değişik hallerini anlam verememişti. Kaşları çatık halde çıktı Yüzbaşın odasından....
***************************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ VERİYORUM
Teen Fiction"Dilan!" diye seslendi Ömer ardından. Dilan ismini Ömer'den duymasıyla ilkte afalladı. Sonra ise hemen toparlanarak güler yüzüyle ona döndü; "Efendim Komutan?" Ömer önce kalbine sonra aklına işaret ederek konuştu; "Unutma şu fani dünya da ölsek te...