Askerler yemekhane merdivenlerinden inen yüzbaşlarını görünce hemen yemek masalarından kalkıp selam verdiler.
Ömer kendisine selam veren askerlere baş sallayarak, az ilerde bir kaç askerin karşısında, masanın önünde duran Cihan'ın yanına gitti"Üstteğmen Cihan!"
Önünde ki sarmaya dalmış tıka basa yiyen Cihan ise, ne Ömer'in geldiğini görebiliyor nede karşısında Yüzbaşı geldiği için selam da duran askerleri.
O şuan hayatının en güzel anını yaşıyor olabilirdi karşısında ona bakan sarmalarla"Cihan!" diye ikaz etti birdaha Ömer ta ki Cihan'ın önünde ki sarma tenceresini görene kadar
İki avucuyla yüzünü sıvazlayıp askerlere döndü;
"Bu sarma ne iş?""Yüzbaşım köyleri kontrole çıkan askerlere köyde ki teyzelerden biri vermiş karargaha getirmesi için."
"Ne zamandan beri dışardan birşeyi kabul ediyoruz?"
"Cihan komutanım sarma lafını duyunca tencereye atıldı direkt. Bizde bişey diyemedik"
"Diğer askerler yedi mi?"
"Yanı Cihan komutanın elinden almak pek mümkün değil"
"Şu hala yaşıyorsa sarmalar güvenli. Alın şunun önünden askerlere dağıtın"
Asker Cihan'a ve sarmalara korkulu gözlerle bakıp Ömer'e döndü
"Ama yüzbaşım-""Al diyorum. Olay çıkartırsa ben el atarım"
"Emredersiniz"
Asker elini atıp tencereyi çektiği an Cihan'ın sabahtan beri çıkmayan sesi duyuldu;
"LAN NOLUYO? VER SARMALARIMI!""Cihan bırak şu sarmaları"
Cihan Ömer'in sesini duymasıyla ona döndü;
"Ömer sarmalarımı alıyor! Emret şuna versin" dedi küçük çocuk gibi"Ya sabır. Cihan sarmaların yarısından fazlasını yemişsin zaten. Bırakta gerisini askerler yesin"
Ömer kendisine buğulu gözlerle bakan Cihan'ın halini umursamadan konuşmaya devam etti;
"Hem askerleri hazırla, dağa çıkacağız"Ve işte, tek bir cümle ile Cihan'ın az önce ki halinden eser kalmamıştı. Tüm çocukluğu bırakıp, ciddiyete kavuşmuştu bile. Çünkü konu vatandı. Herşeyi bırakıp koşabileceği bir meseleydi, sarmaları bile ...
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
"Bir durum mu var dağa çıkıyoruz?"
"Bugün tarih ne?"
"Mayıs 12 neden?"
"Saat kaç?"
"15:45 noluyo Ömer?"
"Bugün Dilan'ı alma vakti?"
"Ne?"
"1 hafta sözleşmesinin son saatleri"
"Doğru da kendisi saat 17:25 de teslim olacağına söz verdi. Ve daha saati dolmadı"
"Zaten şimdi hazırlanıp olduğu yere gitsek saat ancak 17:25 olur."
"Sığınakta değil anlaşılan"
"Değil. Dağın ucralarında"
"Ömer, yanı kızı dakıka dakıkasına teslim almamızın başka sebebi yok dımı?"
"Elbette yok"
"Güveniyor musun ona?"
"Evet"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ VERİYORUM
Teen Fiction"Dilan!" diye seslendi Ömer ardından. Dilan ismini Ömer'den duymasıyla ilkte afalladı. Sonra ise hemen toparlanarak güler yüzüyle ona döndü; "Efendim Komutan?" Ömer önce kalbine sonra aklına işaret ederek konuştu; "Unutma şu fani dünya da ölsek te...