Hoşçakalın Aptal Aşıklar...

218 17 5
                                    

Ömer üzerinde kı halsizlikle gözlerini açtı.
Etrafını kolaçan ettiğinde anımsadı kaçırıldıklarını...

"Kahretsin" dedi ve debelenmeye başladı kı, çok geç olmadan farketti bağlandığını

Pekı Dilan nerde?
Bu düşünceyle Ömer'in yüreği alev aldı yandı.

"Allah'ım o benim sana emanetidir. Ne olur bir zarar gelmesin ona" diye yalvardı.

O sıra açılan deponun kapısıyla o tarafa döndü.

"Bırak lan beni! Bırak! Ulan Azer elbet bırgün elime geçeceksin. O zaman bugünü hatırlayıp intikmımı almazsam Dilan değilim. Sen de bırak be. Geldik işte!" diye sertçe çekti kolunu Dilan

"Dilan..." dedi Ömer çölde su bulan garibin mutluluğla ve tebessümüyle.
Ta ki Dilan ona dönene kadar. Yüzünde ki tebessüm silinmiş yerini bilinmezlik, karamsarlık, korku ve daha anlamdıramadığı birçok duygu yer edinmişti.
Çünkü Dilan'ın üzerinde ki gömleğin kolu, pantolonunun paçası yırtılmıştı. Ve gömleğinin ilk ıkı düğmesi açıktı, saçlarının dağınıklığı zaten ilk farkettiği detaydı.

Hayır olamaz dımı?
Dilan'a dokunmuş olamazdı dımı?
Kanını kuruturdu, derilerini liğme liğme ederdi. Eğer öyle birşey olsa, gözünden sakındığına dokunmuş olsalar, akla hayale sığmaz Ömer'ın onlara yapacakları...

"Komutan?" dedi Dilan sevinçle ve ona bir iki adım atmıştı ki, kolundan tutan terörist yüzünden sendeledi.

"Bırak" diye çekiştirdi ama nafile

Terörist zorla Ömer'e uzak olan bir köşeye oturttu ve Dilan'ın çırpınmalarına rağmen elını kolunu bağladı ve çıktı.

"Komutan iyi misin?" dedi Dilan merakla.

Ömer içinde ki korku ve sıkıntıyla başını kaldırdı ve baktı Dilan'a
Dilan'ın yüzünde ki morlukları, patlamış dudağını görünce daha da dehşete düştü.

"Dilan..." dedi fısıldarcasına ve ardından zar zor çıktı kelimeler dudaklarının arasından
"Sana... Sana... " devamını söylemedi. Kaldırmıyordu yüreği
Parçalarını bulamayacaklardı o itlerin

Ömer'in dile getiremediğini anlayan Dilan,
"Yapmadı" dedi fısıldarcasına. Bu söz Ömer'in ona bakmasına sebep olmuştu..
Dilan gülerek devam etti konuşmaya;
"Daha doğrusu yapamadı. Sen onun halini bide gör" deyip sırıttı.

Ömer öfkeyi, rahatlığı gururu ve hayranlığı aynı anda yaşıyordu.
Rahattı, öyle birşey olmamıştı.
Gururlu ve hayrandı, sarı buklelisinin bu kadar güçlü olmasına
Öfkeliydi, o itlerin hem güzeline kıymasına hemde pis düşüncelerine
Elbet bedel ödenecek!

Ama Dilan'ın 'sen bir de onun halini gör' demesini anlayamamıştı.
Azer'in öfkeyle içeri girmesine kadar...

Çünkü Azer'in bir yanağı boydan boya derin bir çizik atılmıştı. Ve kesin iz kalırdı.

"Şşştt Azeeerr! Sanat-ı eserimi beğendin mi?" dedi Dilan alayla ve gülerek yanağını gözleriyle işaret ederken.

Aslında o kesiğin karşılığında fena dayak yemişti. Ama olsun
Azer ona dokunamamıştı ya.
Dayak yese de sorun olmazdı.

Azer öfkeyle Dilan'ın üzerine yürüdü ve saçından tuttuğu gibi yüzüne yapıştırdı tokatı.
Ömer gördüğü dehşet ile elinin ayağının bağlı olmasına rağmen çıldırmışçasına ayağa kalkmaya çalılırken bağırıyordu;
"LAAAAAAAAAANNNNN DOKUNMA ONA!!"

Azer bundan zevk almışçasına Dilan'ı daha da dövmeye devam etti.
Buda Ömer'i daha da çıldırtıyordu.
Ömer şuan şuurlu davranmadığının farkındaydı.
Azer'in zevki Dilan'ın onlar farketmeden Ömer'e söylediği sözlere kadardı.
"Ömer sen askersin
Sana yakışanı yap
Böyle delirmen onları durdurmaz sadece mutlu eder.
Onlara istediklerini verme"

❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗

Ömer az önce ki halinin tersine kahkalarla teröristlerin kaybettiği oyunları, aptallıklarını Azer'in suratına vururken, Dilan'ın yediği dayaklara rağmen Ömer'in anlattıklarına gülüp dalga geçmesi Azer'ı çıldırtmıştı.

"Ajar!" diye seslendi ıkılıye nefretle bakarken

"Buyur başkan" dedi Ajar ellerini önünde pençe, deponun kapısından

Azer yüzünde ki pis sırıtmasıyla konuşmaya başladı;
"Bu kadar büyük aşkları ayırmak bize yakışmaz. Bu dünyada beraber yaşlanmasalar da, beraber geberip gitsinler. Bakın ne kadar merhametliyim."

"Yani ne yapalım başkan?"

"Her ikisininde üzerine 10 dakikalık bombalar koyun. Ve burayı boşaltın. Onlar patlarken biz aşşağıda keyifle izleyeceğiz." dedi iğrenç bir gülüş sergileyerek ve çıktı depodan.

🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫🚫



Patlayıcılar her ikisine de takılmıştı.
Artık bazı kurtuluş umutları tükenmişti.
Her ıkısınınde birbirlerine son bakışlarıydı belki..

"Eee adettendir sorayım bakayım. Son arzunuz nedir?" dedi alayla

"Senin gebermen" diye tısladı Dilan

"Ahhahaha Dilan.... Dilan.. Senin bu hırçın hallerin ne kadar hoşuma gidiyor haberin var mı?"

"Ben o hoşlanmayı bı tarafına s**acam. Bekle sen"

Azer Ömer'ı duymazlıktan gelerek devam etti;
"Ama bak bu hırçınlık senın başına bela açtı. Eğer zamanında şartımı kabul etseydin. Emin ol senın bu hainliğini bile belki kabul ederdim... Belki"

"Senin affına sığınıp, seninle yaşayacağıma, şu belime sardığınız bombayı ağzıma koyup kendımı patlatmayı yeğlerim."

"Anlaşıldı." diyerek bu sefer Ömer'e döndü;
"Aslında askerlere pek sormam. Ama dediğim gibi bugün çok merhamet edesim geldi... Yada vazgeçtim" dedi ve Ajar'a baş işareti ederek çıktılar depodan..

Azer çıkmadan son defa döndü ve Dilan'a bakarak konuştu;
"Çok yazık ettin kendine. Çok."

"Hoşçakalın aptal aşıklar" Ve kahkaha atarak çıktı depodan...

🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗

"Dilan... " dedi Ömer yorgun sesiyle

"Efendim" dedi onun gibi yorgun sesle

"Yolun sonuna geldik ha?"

Dilan buruk bır tebessüm ettik;
"Evet geldik komutan"

"Dilan" dedi tekrar

"Ha?"

"Özür dilerim. Hakkını helal et."

Dilan'ın kaşları çatılmıştı;
"Hayırdır Ömer? Ne için özür diliyorsun?"

Ömer Dilan'ın ismini söyleyişinin heyecanını bile yaşayamamıştı.
"Ben olmasaydım belki bugün ölümle karşı karşıya olmazdın be sarı buklelim."

"Ömeeer..." dedi ve derin nefes alarak devam etti;
"Emin ol şuan tek başıma yada teröristlerle dağda olmak yada tek başıma bir evde olmak yerine yine burda olmayı tercih ederim. Ben olduğum yerden memnunum. Sen niye özür diliyorsun? Kader de buda varmış, beraber ölmek te varmış. Ve emin ol senle ölmek dahi güzel. Ve asıl sen hakkını helal et. Az koşturmadım seni peşimden" dedi son cümleyle beraber gülerek. Onunla beraber Ömer'de gülmüştü.

Onların gülüşlerini durduran duydukları sesti....



Son....

SÖZ VERİYORUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin