Seni isterim...

213 19 2
                                    

"Komutanım teröristlerin sayısı iyice artıyor." dedi Cihan'ın yanına gelen asker

"Bizim de destek istememiz lazım. Ömer yüzbaşı nerde?"

"Askerlerin dediğine göre Erzurum'lu Yavuz ile çatışma alanından çıkmış."

"Ne?!" dedi Cihan şaşkınlıkla ve telsizi hemen çıkarttı "4113 Ağrı merkez Karargahtan Ömer Yüzbaşına...
4113 Ağrı merkez Karargahtan Ömer Yüzbaşına... "

Yok! Geri cevap yok!
Cihan endişeyle yüzünü avuçladı. Ve tekrar telsize konuştu;
"4113 denAğrı mevki karargaha...
4113 den Ağrı mevki karargaha... "

"4103 Ağrı mevki karargah dinlemede. Ben erbaş İbrahim KESTİL"

"İbrahim Ömer yüzbaşı karargaha geldi mi?"

"Hayır üsteğmenim"

"Ya Erzurum'lu Yavuz?"

"Oda burada değil"

"Tamam anlaşıldı" deyip kapattı telsizi

Neredeydi bu Ömer!!!

O sıra telsizden o kadın teröristin sesi duyuldu;
"Cihan asker!"

"Bu telsizde senin ne işin var?!" dedi Cihan sinirle

"Çok konuşma da dinle beni. Sizin komutan yanında bi askerle sizden 750 km uzaklıkta sol tarafta ki mağaranın içinde. Gelin alın ve acele olun çünkü yaralı var ben teröristleri hallederim"
Ve kesildi ses...

🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷

Dilan'ın silahından çıkan kurşun onları izleyen askerin kolunu sıyırmıştı.
"Asker!" dedi endişeyle Dilan ve hızla askerin yanına koştu Ömer'de onla beraber.

"Ne diye artistlik yapıp elimde ki silaha davranırsın ki? Bak senin yüzünden asker yaralandı" diye Ömer'e söylenirken askerin yarasını kontrol ediyordu.

"Çok derin değil" diyerek maskesini bir çırpıda çıkarttı ve sırtında kı çantayı indirip içinden pansuman eşyalarını çıkarttı.

"Sen bunları süreklı yanında mı taşıyorsun? dedi Ömer

Dilan sadece başını sallamakla yetindi ve pansumana başladı.

🇹🇷

Askerin ufak inlemeleri eşliğinde bitmişti pansuman.
Uyuşturmadan yapmıştı pansumanı.
Ve asker iyi dayanmıştı.

" Asker bitkin düştü. Al sen şunu yedirt ona" diyerek çantadan çıkarttığı ekmek ve suyu uzatarak.

Ömer Dilan'a bir süre baktıktan sonra aldı elindekilerini ve askere yöneldi. Pet şişede ki sudan askerin yüzüne serptiktten sonra içirtti.

"Yüzbaşım siz zahmet etmeyin" dedi asker Ömer'in uzattığı ekmeği almaya çalışarak.

"Asker yaralısın. Rahat dur da şunu ye" diye payladı Ömer ve yedirtti.

Asker yerde dinlenirken mağaranın dışarısında onları kollayan Dilan'ın yanına gitti Ömer.
"Ben seni gerçekten hiç anlamıyorum." dedi Ömer sistemle

Dilan ise tebessümle karşıladı ve konuştu;
"Ne güzel düşündüklerimiz aynı komutan. Bende seni anlamıyorum."

"Yahu yarım saat önce beni rehin alıp öldürüyordun. Şimdi ise yaraladığın askerî tedavi ettin ve bizi kolluyorsun. Amacın ne senin?"

Dilan yavaşça baktı döndü Ömer doğru ve uzun uzun baktı. Aklında birşeyleri tartıyormuş gibi...
Ardından küçük küçük adımlarla komutan ile olan aradaki mesafeyi yok etti ve gözlerini yumdu bir süre. Açtığında bir sürü belki anlam yüklediği ama Ömer'in çözemediği o gözleriyle onun gözlerinin içine bakarak cümleler döküldü dilinden;
"Önceden askerlerden nefret ederdim. Anamı, babamı benden aldı diye düşman bellemiştim.
Sonra öğrendim ki kardeş dediğim teröristlermiş benim asıl düşmanım.
Asıl anama, babama kıyan onlarmış." Gözlerini yere indirdi ve yutkundu Dilan. Ömer onun gözlerinde kı acıyı görmüştü. Sarılmamak için kendiyle ne kadar savaş verıyor içinden kendi biliyor.
Dilan başını tekrar kaldırıp devam etti konuşmaya;
"Senin benı eğer tutuklamana izin versem intikamımı alamam komutan.
Ama merak etme, intikamımı aldığım gün ben bizzat gelip teslim olacağım."

SÖZ VERİYORUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin